Cuma, Ağustos 30, 2024

TEVAZU

Tevazu konusundaki bu alıntıları yapmamı -benim yapmamı- absürt bulanlar olacaktır, beni tanımaya korkacak kadar kendilerini beğenmiş olduklarından (hah işte bu cümle doğru bir absürtlükte, harika oldu):

Le guin:

“Ve Hıristiyanlık orta­

ya çıktığında, Hıristiyan ahlakçıların kibre başat günah

gözüyle bakmasına rağmen; kibrin zıddı, tevazu değil,

uysallık ve boyun eğme oldu. İnsanın kendini aşağı koy-

ması, kibirden uzak durmasından çok farklı bir şeydir.

Uysallık ve boyun eğme zorlayıcıdır ve sıklıkla fazlasıy­

la görünürdür. Tevazu ise boyun eğme ve uysallık kadar

seksi değildir.

(...)

Kadınlar, cinsiyet hiyerarşisine başkaldırmaya başla­

yınca, yerleştirilmiş kadınsal erdemler -sessizlik, riayet

etme, itaat etme, edilgenlik, çekingenlik, tevazu- elbette

sorgulanmaya başlandı ve kadınlar bu erdemleri öfkeyle

terke giriştiler. Süreç, on dokuzuncu yüzyılın sonların­

da başlamıştı; bütün yirminci yüzyılı kapsadı ve bugün

hala devam ediyor. Bir kez daha bir cinsiyetçi yorum

genel özellik sıfatıyla tevazu fikrini ezmiştir. Hayranlık

duyulacak bir nitelik, bir insani erdem olarak tevazu bu­

gün ölüdür. Yazık.

(...)

Ama tevazu; çekingenlik, kendi kendini

silmek yerine had bilme, yapılan işin gerçekçi değerlen­

dirmesi ve bu değerlendirmeyi yapabilme yetisi olarak

yorumlanırsa, kusursuz sanatçıların baş erdemlerinin

tevazu olduğu söylenebilir. Bu türdeki sanatçılar, kendi

güçlerini bilerek başka kimsenin cüret edemediği şeyleri

yaptıklarından, tevazuları bize küstahlık, kendini beğen­

me gibi görünebilir. Ama insanın sınırlarını bilmesi ve

sınırlarına dayanması küstahlık değil, ruhsal büyüklük­

tür.”

Hiç yorum yok: