“Şaire gerekli olan imge genişliği için algının daraltılmasıdır. Yaşamın daraltılması yani. Hayatını tekdüze yaşayan şairin yeni algılarla kaybedecek vakti olmaz. Bildiği şeyleri günlük hayatın monotonluğu içinde sürdürür. O algıdaki sınırlılık da imgedeki genişliği getirir. (…) Görmeyi unuttukça kokularla ve seslerle yaşamın ne demeye geldiğini anlıyorum.” Hilmi Yavuz
Kedileri de göremiyor sanırım sayın şair...
Perşembe, Temmuz 21, 2011
Cumartesi, Temmuz 16, 2011
Profilinde Atatürk fotosu olan "köylü" kadın!
NE HABER
kötü
HAYIRDIR
bısı yok
AŞK YOK
İŞ YOK
HEYECAN YOK
?
aynen
NEDEN YOK PEKİ
cokkızıyorum ınsanlara
huysuz bır ıhtıyar olucam
INSANLARA MI KADINLARA MI KIZIYORSUN
hepsıne
ALLAH ALLAH
ÖYLEYSE DEMEK BANA DA KIZIYORSUN
tanısam kızarım
TERS TARAFIMI GORSEN KESIN PAPAZ OLURUZ SENINLE
BU KACINILMAZDA
GENELDE UYUMLUYUMDUR
ÖYLEYSE SENDE BIRSEY VAR
su yazdıgını bır daha okusana
BANA GICIKLIK YAPIP TERS TARAFIMI ORTAYA CIKARTMAZSAN UYUMLUYUMDUR
su yazdıgını da bır daha oku
OKUDUM
ne cıktı
HER KOSULDA SEN UYUMSUZ GÖZUKUYORSUN CIKTI
bu tartsımayı bloguma alıp senın uyumsuzlugunun kanıtı olarak yayımlayacağpım
SUPERSIN
TŞK. EDERİM
blogumu okusan su yazısmamızın en vasatı olanı oldugunu anlardın
neyse ıyı aksamlar
SAKINLESTIGINDE KONUSURUZ
ayıplarından dolayı ozur dılemedıkce konusmayacagız
baska bır cumle yazarsan da engelleneceksın
DOĞRU SÖYLEYENİ DOKUZ KÖYDEN KOVARLARMIŞ!!!!
kötü
HAYIRDIR
bısı yok
AŞK YOK
İŞ YOK
HEYECAN YOK
?
aynen
NEDEN YOK PEKİ
cokkızıyorum ınsanlara
huysuz bır ıhtıyar olucam
INSANLARA MI KADINLARA MI KIZIYORSUN
hepsıne
ALLAH ALLAH
ÖYLEYSE DEMEK BANA DA KIZIYORSUN
tanısam kızarım
TERS TARAFIMI GORSEN KESIN PAPAZ OLURUZ SENINLE
BU KACINILMAZDA
GENELDE UYUMLUYUMDUR
ÖYLEYSE SENDE BIRSEY VAR
su yazdıgını bır daha okusana
BANA GICIKLIK YAPIP TERS TARAFIMI ORTAYA CIKARTMAZSAN UYUMLUYUMDUR
su yazdıgını da bır daha oku
OKUDUM
ne cıktı
HER KOSULDA SEN UYUMSUZ GÖZUKUYORSUN CIKTI
bu tartsımayı bloguma alıp senın uyumsuzlugunun kanıtı olarak yayımlayacağpım
SUPERSIN
TŞK. EDERİM
blogumu okusan su yazısmamızın en vasatı olanı oldugunu anlardın
neyse ıyı aksamlar
SAKINLESTIGINDE KONUSURUZ
ayıplarından dolayı ozur dılemedıkce konusmayacagız
baska bır cumle yazarsan da engelleneceksın
DOĞRU SÖYLEYENİ DOKUZ KÖYDEN KOVARLARMIŞ!!!!
Perşembe, Nisan 14, 2011
Murathan Mungan’ın Kibrit Çöpleri adlı kitabıyla ilgili bir iyi bir kötü haber.
Hatta iki kötü haber; ikincisi; Kısa Çöp’den daha kötü bir ad Kibrit Çöpleri.
Hatta üç kötü haber; üçüncüsü; açağıdakiler haricinde pek vasat bir kitap...
İyi Haber
İlk
Genç kız, “Biraz daha tanısaydık birbirimizi,” diye itiraz edecek oldu. Cılız bir ses, kararsız bir itirazdı bu.
“Ya o zaman birbirimizden hoşlanmazsak,” dedi genç adam. Sözlerini tartmasını bekleyip ardından ekledi: “Bence bunu riske etmeye değmez, gel sevişelim. Sonra boşu boşuna birbirimizin aklında kalacağız.”
İlk sevişmeleri böyle oldu. Sonradan her ikisi de farklı nedenlerle doğru yapmış olduklarını düşündüler.
Kötü Haber
Kapı ağzında
Kahvede, kapı ağzındaki masalardan birine oturmuş, kapı her açıldığında içeri dolan soğuktan sanki gelen kişi sorumluymuşçasına, her yeni girenin yüzüne kötü kötü bakıp burnunda soluyordu.
İnsanın kendine kızgın olduğu zamanlarda, kendi dışında bir düşman yaratmak, öfkesini ona boşaltmak ihtiyacı duyduğunu bilen adamlardandı. Ya usulca kapıyı örtüp bir köşeye çekilecek ya da bu oyuna katılıp ona istediğini verecekti.
Bir an düşünüp hangisini seçmek istediğini tarttı içinde ve onu uyguladı.
Hatta üç kötü haber; üçüncüsü; açağıdakiler haricinde pek vasat bir kitap...
İyi Haber
İlk
Genç kız, “Biraz daha tanısaydık birbirimizi,” diye itiraz edecek oldu. Cılız bir ses, kararsız bir itirazdı bu.
“Ya o zaman birbirimizden hoşlanmazsak,” dedi genç adam. Sözlerini tartmasını bekleyip ardından ekledi: “Bence bunu riske etmeye değmez, gel sevişelim. Sonra boşu boşuna birbirimizin aklında kalacağız.”
İlk sevişmeleri böyle oldu. Sonradan her ikisi de farklı nedenlerle doğru yapmış olduklarını düşündüler.
Kötü Haber
Kapı ağzında
Kahvede, kapı ağzındaki masalardan birine oturmuş, kapı her açıldığında içeri dolan soğuktan sanki gelen kişi sorumluymuşçasına, her yeni girenin yüzüne kötü kötü bakıp burnunda soluyordu.
İnsanın kendine kızgın olduğu zamanlarda, kendi dışında bir düşman yaratmak, öfkesini ona boşaltmak ihtiyacı duyduğunu bilen adamlardandı. Ya usulca kapıyı örtüp bir köşeye çekilecek ya da bu oyuna katılıp ona istediğini verecekti.
Bir an düşünüp hangisini seçmek istediğini tarttı içinde ve onu uyguladı.
Çarşamba, Şubat 09, 2011
Arika bir cümle
“Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir, her şey de bambaşka gelişebilir miydi?” Orhan Pamuk
Harika bir cümle bu. Karakterin hissettikleri sadece cümleye değil cümlenin kuruluşuna da yansımış... Yalnız yazarın kendisi de görmüyor bunu yansıttığını... Bu daha da harika. Ve yazarının da görememesi cümlenin eleştirel değerini anlatıyor, içerden yaklaşmış yazar olaylara, en derininden, nasıl görebilirdi ki hatasını, dedirtiyor, karakterinin ruhuna girmek budur işte.
Harika bir cümle bu. Karakterin hissettikleri sadece cümleye değil cümlenin kuruluşuna da yansımış... Yalnız yazarın kendisi de görmüyor bunu yansıttığını... Bu daha da harika. Ve yazarının da görememesi cümlenin eleştirel değerini anlatıyor, içerden yaklaşmış yazar olaylara, en derininden, nasıl görebilirdi ki hatasını, dedirtiyor, karakterinin ruhuna girmek budur işte.
Cuma, Ocak 07, 2011
Bencil Özür 2
Murat Sohtorik tarafından gönderildi. Tarih: 31.Ocak.2009 , saat: 21:25
Murat Sohtorik tarafından gönderildi2. Tarih: Yine.Ocak.2011 , saat: 21:25
1. Mektup
Şimdi yazsam sana yazmak istediğim aklımda olanları, o derenin üstüne çok sular aktı boş ver eskiyi yok hiçbir şeyin önemi diyebilirsin(?)... Teşvike mi ihtiyacım var ne... Bildiğim murat; ince ve ayrıntılara önem verirdi…
Sendeki duygusallık belki de benim içimde seni unutturmadı. Hep o yüzden suçluluğum geçmedi sana karşı. Sebeplerim çoktu kendimce senden ayrılmak istememde. Ama zalimdim. Seni kötü hissettirdim özür bile dilemedim. Çok klişe gelecek ama sevmeyi gerçekten sevmeyi çok geç öğrendim.
Seninle ayrılma sebeplerime rağmen, bana verdiğin değerin değerini bilmedim. Belki de hak ettiğimden senden sonra; kendini olduğundan çok başka gösteren ve neden böyle bir şeye ihtiyacı olduğunu anlayamayacağım iğrençlikte bir adamla oldum... Kullanılıp hemen arkasından bırakınca, o acıyla (sana büyük haksızlık ederek hatta terbiyesizce) seni aradım.
Murat, beni o yağmurda evime bırakıp tam arabandan çıkmak üzereyken "çık hayatımdan!" dediğinde çok sinirlenmiştim. Tabii haklı olduğunu sonra anladım.
Keşke affını dileseydim. Tekrar benimle olman ya da hayatına girmem için değil sadece beni affetmen için.
Affedersin...(?)
(Muhtemelen artık umurunda değil, fakat yine de sormaya ihtiyacım var, kendim için.)
2. Mektup
Ben senin hislerini o zamanlar hiç hissetmemiştim. Belki gençtim belki İstanbul’un keşmekeşi, belki benim için her şeyden önemli sorunlarımı halletmek yaşamımın önüne geçmişti.
Maalesef dünya tatlısı bir insan olmana rağmen sorumluluk duygun yoktu. Benim ne durumda olduğumu bırak anlamak göremedin.
Kesinlikle yargılamıyorum senin hayatın senin hayatın.
Sen özeldin. Beni güldürüp mutlu ederdin. Bana en ufak kötülüğün olmadı. Olduysa da -benimleyken başka kadınlar olduysa da- bunu hissettirmeden yapıp beni üzüp kötü hissettirmedin. Terk ettiğim tek kişi tabi ki değilsin. Ama içimde seninle abuk kıstaslar yüzünden yaşamadıklarım için pişmanlık duyduğum tek kişisin. Her negatifliğinle, megalomanlığına, ayaklarının yere basamamasına, ütopyalarınla, bencilliğinle beraber iyi bir insansın. O yüzden senden özür dilemek istemiştim. Çünkü bin sene önce de olsa acı çektirmiştim.
3. Mektup
Seni sinirlendirdiğim için sorry. Gece hiç uyuyamadım. Eğer tarzım gereğinden fazla absürd kırıcılıktaydıysa sorry.
Ben kendi hatalarımı kabul ediyorum. Çok hata yaptığımı pişman olduğumu yazmışım. Ama belki de sen çok daha haklısın. Sevgiye tam değer vermiyorken seninle beraber olsaydım o zaman sana daha büyük haksızlık olurdu.
Ama ben yine de seninle daha fazla zaman geçirip beraber olmak isteyecek kadar sevdiğimi düşünüyordum...
Üzgünüm ki bana hala kızgınsın. Negatif bir insan demedim senin için negatif yanların demek istedim. Hepimiz insanız kimse mükemmel değil.
4. Mektup
Of murat cidden seni incitmek değildi sana o sıfatları söylememin nedeni. Ben zaten bildiğini düşünmüştüm.
Sana bunlara benzer şeyleri daha başka birçok kadın da söylemiştir değil mi... Benim söylediklerime benzer sıfatları daha önce de duyduğundan zaten kendini biraz biliyorsundur sanmıştım. İnsanları çileden çıkartıp sonra garip suçluluk hissettirerek sana özür dilerim diye dönmeleri hep senin insanlarla ilişkilerin yüzünden.
Bana cevap mektubunla hep kendini, kendi haklılığını, uzuuun uuzzuzuuun anlatan seni, benmerkezciliğini hatırlayarak söyledim söylediklerimi. Hayatta tek katlanamadığım kendisini öven insanlardır. Alçakgönüllülük mükemmel bir meziyettir. Keşke sen de biraz edinebilseymişsin.
Bana hala kırgınsın demek ki dememin sebebi (müthiş akıllı yazar olmana rağmen) yok canım affettim tabii seni deme nezaketini gösteremediğindendi. O sıfatların seni böyle deliye çevireceğini (senin deyiminle nemli beynim tahmin etmedi)…
Açıkçası sadece özrümü diler belki söyleyemediklerimi söylerdim, nasıl olduysa mektup suçlar tarza dönüştü. Zaten herkes bana böyle dönüyor şeklindeki yazın, senin insanlarda yaptığın kötü etkinin sonucuymuş ben de demek ki böyle hissetmişim diye düşündürdü.
Üzgünüm aramızdaki yine kırgınlıkla bittiği için… Bu görüşmeler maalesef amacımın tam tersi senin beni affetmenle değil, senin, kaba tepkinle nasıl biri olduğunu tekrar hatırlayıp senin asla beraberliğimin olamamasını kanıtladı. Keşke o zamanlar akıl edip konuşsaymışım seninle bunca zamanlar sonrasında böyle şeyler olmasına gerek kalmasaydı…
Bu mektubumu cevaplamasan daha iyi olur. Yeterince gereksiz zaman harcadık zaten…
Murat Sohtorik tarafından gönderildi2. Tarih: Yine.Ocak.2011 , saat: 21:25
1. Mektup
Şimdi yazsam sana yazmak istediğim aklımda olanları, o derenin üstüne çok sular aktı boş ver eskiyi yok hiçbir şeyin önemi diyebilirsin(?)... Teşvike mi ihtiyacım var ne... Bildiğim murat; ince ve ayrıntılara önem verirdi…
Sendeki duygusallık belki de benim içimde seni unutturmadı. Hep o yüzden suçluluğum geçmedi sana karşı. Sebeplerim çoktu kendimce senden ayrılmak istememde. Ama zalimdim. Seni kötü hissettirdim özür bile dilemedim. Çok klişe gelecek ama sevmeyi gerçekten sevmeyi çok geç öğrendim.
Seninle ayrılma sebeplerime rağmen, bana verdiğin değerin değerini bilmedim. Belki de hak ettiğimden senden sonra; kendini olduğundan çok başka gösteren ve neden böyle bir şeye ihtiyacı olduğunu anlayamayacağım iğrençlikte bir adamla oldum... Kullanılıp hemen arkasından bırakınca, o acıyla (sana büyük haksızlık ederek hatta terbiyesizce) seni aradım.
Murat, beni o yağmurda evime bırakıp tam arabandan çıkmak üzereyken "çık hayatımdan!" dediğinde çok sinirlenmiştim. Tabii haklı olduğunu sonra anladım.
Keşke affını dileseydim. Tekrar benimle olman ya da hayatına girmem için değil sadece beni affetmen için.
Affedersin...(?)
(Muhtemelen artık umurunda değil, fakat yine de sormaya ihtiyacım var, kendim için.)
2. Mektup
Ben senin hislerini o zamanlar hiç hissetmemiştim. Belki gençtim belki İstanbul’un keşmekeşi, belki benim için her şeyden önemli sorunlarımı halletmek yaşamımın önüne geçmişti.
Maalesef dünya tatlısı bir insan olmana rağmen sorumluluk duygun yoktu. Benim ne durumda olduğumu bırak anlamak göremedin.
Kesinlikle yargılamıyorum senin hayatın senin hayatın.
Sen özeldin. Beni güldürüp mutlu ederdin. Bana en ufak kötülüğün olmadı. Olduysa da -benimleyken başka kadınlar olduysa da- bunu hissettirmeden yapıp beni üzüp kötü hissettirmedin. Terk ettiğim tek kişi tabi ki değilsin. Ama içimde seninle abuk kıstaslar yüzünden yaşamadıklarım için pişmanlık duyduğum tek kişisin. Her negatifliğinle, megalomanlığına, ayaklarının yere basamamasına, ütopyalarınla, bencilliğinle beraber iyi bir insansın. O yüzden senden özür dilemek istemiştim. Çünkü bin sene önce de olsa acı çektirmiştim.
3. Mektup
Seni sinirlendirdiğim için sorry. Gece hiç uyuyamadım. Eğer tarzım gereğinden fazla absürd kırıcılıktaydıysa sorry.
Ben kendi hatalarımı kabul ediyorum. Çok hata yaptığımı pişman olduğumu yazmışım. Ama belki de sen çok daha haklısın. Sevgiye tam değer vermiyorken seninle beraber olsaydım o zaman sana daha büyük haksızlık olurdu.
Ama ben yine de seninle daha fazla zaman geçirip beraber olmak isteyecek kadar sevdiğimi düşünüyordum...
Üzgünüm ki bana hala kızgınsın. Negatif bir insan demedim senin için negatif yanların demek istedim. Hepimiz insanız kimse mükemmel değil.
4. Mektup
Of murat cidden seni incitmek değildi sana o sıfatları söylememin nedeni. Ben zaten bildiğini düşünmüştüm.
Sana bunlara benzer şeyleri daha başka birçok kadın da söylemiştir değil mi... Benim söylediklerime benzer sıfatları daha önce de duyduğundan zaten kendini biraz biliyorsundur sanmıştım. İnsanları çileden çıkartıp sonra garip suçluluk hissettirerek sana özür dilerim diye dönmeleri hep senin insanlarla ilişkilerin yüzünden.
Bana cevap mektubunla hep kendini, kendi haklılığını, uzuuun uuzzuzuuun anlatan seni, benmerkezciliğini hatırlayarak söyledim söylediklerimi. Hayatta tek katlanamadığım kendisini öven insanlardır. Alçakgönüllülük mükemmel bir meziyettir. Keşke sen de biraz edinebilseymişsin.
Bana hala kırgınsın demek ki dememin sebebi (müthiş akıllı yazar olmana rağmen) yok canım affettim tabii seni deme nezaketini gösteremediğindendi. O sıfatların seni böyle deliye çevireceğini (senin deyiminle nemli beynim tahmin etmedi)…
Açıkçası sadece özrümü diler belki söyleyemediklerimi söylerdim, nasıl olduysa mektup suçlar tarza dönüştü. Zaten herkes bana böyle dönüyor şeklindeki yazın, senin insanlarda yaptığın kötü etkinin sonucuymuş ben de demek ki böyle hissetmişim diye düşündürdü.
Üzgünüm aramızdaki yine kırgınlıkla bittiği için… Bu görüşmeler maalesef amacımın tam tersi senin beni affetmenle değil, senin, kaba tepkinle nasıl biri olduğunu tekrar hatırlayıp senin asla beraberliğimin olamamasını kanıtladı. Keşke o zamanlar akıl edip konuşsaymışım seninle bunca zamanlar sonrasında böyle şeyler olmasına gerek kalmasaydı…
Bu mektubumu cevaplamasan daha iyi olur. Yeterince gereksiz zaman harcadık zaten…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)