Pazar, Aralık 31, 2023

SOHTOYEVSKİ GİBİ BAĞIŞLANMAK

10 sene evin yer yatağında sevişmişsin. Karşıdaki ayna sizi görmüş.

Şimdi çoğunu hatırlamıyorsun...


Hepsi kayıt olarak bu akşam elinde. Ama sabah öleceksin?




Bağışlanıyorsun: 5 yıl daha veriyorlar.

30 yıl yerine.




OK.








(-Bu kadınlarla onların evlerindeki sevişmeleri de?

-De fol git!)

2089

Çocuk kitapları yayınlayan bir yayınevi yılbaşı fotosu paylaşmış; çalışanların hepsi çocuk! Espri değil sadece çocuklar yükselebiliyormuş...

Bu abartı tabii; neye dikkat çekmeye çalışıyor peki: Mesela kadın sorunlarıyla ilgili bir yayınevinde sadece kadınların çalışıyor olmasına...

Esas gelmek istedim yer: Demin bildiğimiz bir yayınevinin yılbaşı kutlama fotosunu gördüm, hepsi kadındı!

Düşün bunlar Nütopya'yı okuyorlar! Tek bir kadının okumasındaki sakıncayı ben algılamam, kadın olarak bakmam çünkü ona; ama mesela 8 kadından oluşan bir jüri okuyorsa orda işkillenirim... İnsanın gözü erkek aramaz mı...

Bu gericiliğin bitmesini dilerim yeni yıllarda. Tahminim 2089...

2. EMİR: BEĞENMEYECEKSİN

Yaşamın yazarları beğenmek gibi bir lüksü yok!




İKİNCİ

-İkinci kitapta sonra her şey su gibi aktı geldi...

-İlk kitap peki ama?

-İlk kitapta olan ilk kitapta kalır!

KABASABA

Ben iyi insanıyım dünyanın sen kasabanın...

KABAK

-”Hayır, Sisyphos mutlu değildir: İşinin anlamsızlığına değil yinelenmesine yabancılaşmıştır.”

-Laf söyledin, Barthes kabağı...

Cuma, Aralık 29, 2023

NİSPET

-Körler ülkesinde tek gözlü adam.

-Bu nispeten kolay. Herkesin gördüğü ülkede üçüncü gözü açık adam.

ŞAH

-Çevreni çok daralttın.

-Sıkılıp fışkırağım. Dışarda saklıyım ben.

RUH EŞİ

Ruhun maddeyi yenmesi.

MAYMUN’UN S’Sİ

-Sen zaten hep farklı bir maymundun.

-Ben hiç maymun olmadım...

FELSEFE YORUMLAMAYLA İLGİLİ DEĞİLDİR

Başlangıçla ilgilidir, başlangıcı takip etmek için geçilmesi gereken bir labirenttir. Diğer her kafadan bir sesin çıktığı ucuz olanına, Kelsefe denir.

ÖNÜMÜZDEKİ 100 YILDA KENDİNİZİ NEREDE GÖRÜYORSUNUZ?

10 ÇOCUK

10 çocuğum varmış. Bakıyorum şöyle. Birisi gözüküyor sağlam sadece gözüme. Diğerlerinin annesini merak ediyorum. Sadece onlar anneymiş.

İLİŞKİ 3’TEN OLUŞUR

Sen, ben ve bir yaşam. O yaşamı bulursak ilişkimizi buluşabiliriz.

DAHİ İLE BİLGE

Ayırıcı ve birleştirici.

Çarşamba, Aralık 27, 2023

KÖRÜN GÖZÜ AŞKTIR


YAŞ

-Yeni yazarlara ne söylemek istersiniz.

-Şunu: Yaşam bu işin bir parçası. Pardon yanlış söyledim: Bu iş yaşamın bir parçası... Yine mi olmadı; ama bunu kabul eden den den çıkar! Tamam şu: Bu iş ölümün bir parçası... Bu olabilir. Evet. Ya da yeni.

-Yeni mi!

-Yeni yazar demediniz mi? Yazar görmedim hiç...

GELECEĞİ ÇOK İYİ TAHMiN EDEMEMİŞSİNİZ...

O yüzden baltaladık...

HAK

Hakkımda istediğini öğrenebilirsin. Doğru soruyu sorman yeter. Ama kime soracaksın? İşte onu ben de bilmiyorum.

MUSALLA

-Ne ile öldürülebilirsin...

-Öldürülebilir olmamla.

-Nasıl ama!

-Onu da sen buacaksın... Saramago ile mesela.

-Okumuştum!

-Saramago beni okusun, ölürüm.

-Açık konuş...

-Hayaletimle... Açık mı yeterince... Onu bul, yer değişiriz.

-Musallat olursa ya?

-Kesin olur. Aslımdan iyidir ama...

DAKKA BİR GOL BİR

Kendi kalesine: “Kötü ve sadece daha kötü arasında seçim yapanların çağıydı.

ASILAN

-Bu asılanları anladım da bu yanındakiler neden?

-Asılanlar yalan söylediklerinden. Yandakiler ise yalan söylemeleri gerekirken doğruyu söylediklerinden.

ENTELEKTÜELGÜÇ

Niye hep yedekleri oynatıyorsun, esas takım nerde!

KEHANET

-Tüm kehanetlerin çıkıyor senin...

-Fal baktırmaya gelmiştik!

-Baktım işte.

TARİH

-99 kehanatin çıkmayacak, biri çıkacak.

-Tüm kehanetlerin çıkacak dedi bir önceki.

-Ama hiçbiri çıkmadı di mi!

-Aslında evet.

-Sonuncusu çıkacak. Hepsi doğru çıkacak dediğin kehanetin.

BARIŞ

-Ölümle barıştım.

-Hiç kavgalı olmamıştınız yanılmıyorsan...

-Yanılmıyorum. Ama barışmak başka şey. Ölüm değil yani.

İNSANLAR RÜYAMI GÖRÜYORLAR

Ben göremiyorum.

HER ŞEYE KURŞUN

-Otobiyografimi istiyorum.

-Yazmamı mı?

-Hayır sizinkini benimmiş gibi yayınlatacağım.

-İzin istiyorsunuz!

-Çok para ya da bir kurşun.

-Bir kurşun yetmez.

GELİŞ

-İki gelmeme nedenimiz var.

-Biliyoruz 1. ve 2. dünya savaşları

-Yok, kafkaesk ve matrix. Böcek ve pil.

IS

Çok sosyal bir adaya düşseniz, yanınıza ne alırsınız...

Perşembe, Aralık 14, 2023

ARMATHOR


KESER MİSİN ŞUNU

Ben annemin kucağında oturuyordum çocukken neyse bu hikayenin devamını bilirsiniz

yo bilmiyorum

anlatmışlardır

yoo anlatmadılar da

duymuşsundur

keser misin şunu

bir kadın beni kesiyor o canım cicim diye

sonra

sen bebeksin nerden bileceksin

neyi?

öyle kadınlara aşık oluyorsun işte sonuçta

canım cicim diyenlere yani

sana hep keser misin şunu, dedirttiler di mi hayatta

KISIR


 

LUD WICK


 

Çarşamba, Aralık 13, 2023

KATİL VE GÖLGESİ

-Herkesi kurtaran adam katil çıkıyor.

-Nasıl anlaşılıyor?

-Herkesi kurtardığından işte!

SENİ YAYINLAMIYORUZ SAYGIMIZDAN

Ben de tükürmek istemiştim, oturup Nütopya yazdım (Nütopya’yı değil, Nütopya yazdım, Nütopya türünde bir eser yani.) Tokat, yumruk, uçan tekme vs gibi geldi... Yarabbi şükür bile diyemiyorlar bak şimdi.

DEDİ KUBİLAY

Kırmızı kart verdikten sonra ekrandan bakıp iptal eden hakem gibi kalacak insanlık geleceğe.

Salı, Aralık 12, 2023

AHMET İNAM


 Mutluluk bir karakter özelliğidir. Buna benzer cümleyi sanırım ondan öğrenmiştim, almıştır birisinden ama önemli değil, bana onu hatırlatır. Bu kadar hatmetmiş bir insan için -felsefe ordinaryusu falan- çok yetersiz bir yaratıcılık. Bazı metinlerini okuyor söyleşide; kişisel gelişimci, olsun, diye dinleseniz bile sıkılırsınız. Niye diye düşündüm. Kimse de söylememiş. 20-30 kitabı var. Olsun; olmasın diyemiyorum.

BUTT


 

Pazar, Aralık 10, 2023

DOST BİRİKTİRDİM

Para bok gibi olduğundan ok gibi dost biriktirdim. Lazım olduğunda fırlatıveriyorum. Maksat işim görülsün.

ACI S.O.S.

Kötü edebiyat iyi edebiyatı kovar diye bilinirdi. Benimki hepsini kovunca nasıl da kötü edebiyat olduğunu anlamak için okumak zorunda kaldılar, başkaca da kalmadığından. Çok iyi iyinin düşmanıdır lafı da bu sayede değişti, gerçekleşerek. Bir de gerçek acıdır lafı değişti, şöyle ki: Gerçek, acısını kovar.

Cumartesi, Aralık 09, 2023

SOTORİ KANUNLARI

Kıllı suratıma bakmama gerek olmasın diye klonumu güzel bir kadın yaptırdım. Tam istediğim gibi yaptı kendini, ne de olsa ne istediğimi tam olarak biliyordu. Hoşlandın mı benden dedim, tabii ki dedi, hoş adamsın. Bunu hiçbir zaman anlamadım, ama anlaştık. Gerçi yasaktı ama serbest de olsa kimsenin kendisinden başka suratta bir klon istemeyeceğine inanırım, insancıklar... Klon kanunundan haberlere geçtik. Ölenlerin sayısı milyonları bulmuş. Zorunlu klonlar zorunlu olarak insanlık genine sahip olduklarından önce asıllarını sonra kendilerini geçmişlerinden kötülüklerden dolayı öldürüyordu. Bazıları önce bir dolu kötülük erbabını öldürdükten sonra intihar ediyorlardı; bazı klonlar ise bu işi meslek edinip intihar etmeden devam ediyorlardı kötülük sahibi olarak katilliğe. Engel olmuyorduk. Bizi iyiler ilgilendiriyordu. Neredeyse iyiler yani... Onlar da eziyet çektiriyor, psikolojik bunalımlara sokuyor, ruhsal hapisler yaşatıyordu sahiplerine ve başkalarına; cezasız kul olmaz... Hayatımız mutluydu; herkese bir klon kanunu sayımızı aşırı artırmıştı ve giderek azalıyorduk şimdi, kalitemiz artarak.

Perşembe, Aralık 07, 2023

KAĞIT

Önünde bir kağıt duruyor. Üzerinde başka şeyler yazıyor. Benim ona çıktı aldığım fikirlerim değil. Ama kağıda bakıp bana bir şeyler söylüyor. “Anlayamadım.” Önemsemiyor. “Ne demek istedin?” Suratını asmasını bekliyorum, asmıyor. Birileri gelip bir şeyler söylüyor, o bir şeyler söylüyor etraftakilere. Bazen kalkıp gidiyor, sonra geliyor, işlerine devam ediyor, benim fikirlerim dışındaki kağıt önünde. Ben yokum. Aslında biliyorum: Benle çalışmak, iş yapmak istemiyor. İşine devam ederken diğerleriyle, ben sadece orada oturayım. Karşısında, dizinin dibinde... Ben de kalkıyorum. Dolanıyorum salonu, camsız. İnsan niye böyle bir yerde çalışmak ister. Yaratıcı Yönetmen. Uzaktaki bir camı fark ediyorum, önce duvar sandığım. Oraya yürüyorum, dışarısı karanlık, kar aydınlatıyor. Çok güzel. Arkamı aniden dönüyorum, uzaktan bana bakıyor. Gitmemi istiyor da olabilir, belki yanlış düşündüm. Umursamazca ve umarsızca, dolanıyorum. İnsanlar işlerini yapıyorlar, gelip gidiyorlar. Çıkışa doğru yöneliyorum. Merdivene. Asansör de var. Paltosunu giymiş asansöre geliyor. “Ben bakıcam.” diyor, binip iniyor... Ben de yavaş yavaş merdivenlerden. Otoparkta karşılaşmak istemiyorum, zorlamak. Etrafı kolaçan ediyorum, boşken çıkıyorum. Bir anda yine uzakta karşımda. “Ayrılıyorum.” diyorum, biraz yüksek sesle. Bakmaya devam ediyor. “Sen yapamayacaktın.” Arkamı dönüyorum, bina çıkışına yöneliyorum. Hızlı ayakkabı seslerini duyuyorum. Sarılıyor. Öylece duruyoruz. Etrafımızdan iş arkadaşları geçiyor, bir dolu. Bize bakıyorlardır, fark etmiyorum. Utanmış olabilir, yukardaki soğuk kadın, ama bırakmıyor. Arabalar hareket ediyor, ortalık yine boşalıyor... Duruyoruz. Öyle arkamda sıkıca sarılmış. Gülümsüyorum. Bırakıyor. “Ne oldu? Farkında değilim.” Bu metni yazmışım ve ona veriyorum, diye hayal ediyorum. Bakıyor, ama yukardaki o başka şeylerin yazılı olduğu metni çıkarıyor. Gülüyor. Tüm gün ilk defa. Arabasının anahtarına basıyor. Sonra başka bir yöne başka bir yöne basıyor. Etrafımda dolanıp fazla uzaklaşmadan deniyor tekrar tekrar. “Seni de böyle aradım.” Sonunda uzaklardan bir yerden arabası bipliyor. “Hadi...” Yatakta sigara içiyor. “Bu ilk oluyor.” diyorum. “Dolu oldu sana” diyor. “Sigara!” diyorum. “Onu bilmem, ama seni izliyordum.” “Benimle çalışmak istemiyorsun.” “Çalışmayalım.” diyor. “Gel ve ajansta dur. Akşam da buraya geliriz.” “Kocan?” Şaşkın bakıyor. "Ayrıyız, bilmiyor muydun!” “Takip etmedim.” “Hatırlamıyorsun da.” İşe nasıl başvurdum, o mu beni çağırdı; hatırlamıyorum. Vücudunu, sevişmemizi de. “Bu sevişmemizi hatırlayacak mısın?” diyor. Birkaç kere sonra, evet.

KULLANIŞLILIĞINI ARAYAN EDEBİYATÇI

-Kitabımın adını aynen kullanmışsınız!

-Özür dilerim, farkında değildim... Ama bir dakika, benimki sizinkinden iki yıl önce basılmış.

-Kitabımın adının tek olmasını isterdim. Değiştirebilir misiniz!

Çarşamba, Aralık 06, 2023

Tİ SAYISI

-Topçunun Galaksi Rehberi'nde Douglas Adams, evrene kesin bir yanıt bulması istenen Dire Straits [Dar Boğaz] isimli bilgisayarın, yedi buçuk yıl çalışarak sonunda "32" yanıtını bulduğunu anlatır.

-42 olacak.

GÖKTAŞI TRAMVAYI

-Başka ufaklıklara müdahale edemeyiz biliyorsun dedi uzaylı.

-Tamam da ben etsem.

-Başka ufaklık diyorum!

-O kadar yani... Üçüncü dünya savaşı mı?

-Keşke...

-O kadar kötü yani!

-Savaş nedir ki... İnsanlar ölür.

-Mimari? Çok güzel şehirler var, en azından binalar.

-Mimari nedir ki! Küstahlık...

-Hadi canım!

-Mimar olsan şu en edebiyata yaptığını mimariye yapacaktın.

-Olabilir...

-Unutmak, beklemek. Beklemek, unutmak. Son kurbanın. Moris Blackcat.

-Tüm kitaptan topu topu iki cümle çıktı.

-işte bunu diyoruz... Her şey yolunda.

-Diyoruz’lar da bir göktaşıyla mı yok oldu.

-Bu yüzden müdahale edemeyiz. Ama sana...

Salı, Aralık 05, 2023

(ÇEVRİLEMEZ DEĞİL) ÇEVİRMEN HATASI KAÇINILMAZ KİTAPLAR

1. Kadın onunla konuşuyor, o işitmiyor, ben kadını adamda duyuyorum.

2. -Kaçınılmaz olanı reddediyorsun. -İmkansız olanı. -İmkansızı kaçınılmaz kılıyorsun.

Yani... Pas da gelmedi, absürt, absürd, absürtük, ironi, tersinleme vs, bahska, sachma başka, saçma başka.

-Çevirmen sorunudur belki Murat? (Neden, çünkü koca koca Moris!)

-Çevirmen de anlamamış ne çevirdiğini!

İYİ: ANCAK İKİ KİŞİ.

-Sana o kadar da iyi davrandık, o ise kötü davrandı. Ama onu sevdin!

-Ben kötü biriyim çünkü.

-Hata ettik demek! Ama kötü biri nasıl sever?

-O iyi biri.

-Ona gidelim o zaman.

-Kötü davranırsınız... Sizi bu yüzden de sevmedim.

RÜYA

-Rüya görmüyor olamazsın!

-Az da olsa kabus görürüm. Kabuslarımda hep rüya görüyorumdur.

-Bu korku neden?

-“Rüyalar yalancıdır, yatağına işemek, gerçek olan budur.” Cioran

YAKAR TOPLUM

Bir şey yazdım ama yayınlamaya utanıyorum...

(Keşke böyle bir toplumda yaşıyor olsaydım.)

BİLANÇO'T


 

KÖR GÜCÜNÜ KÜTÜRDETTİĞİMİN


 

Pazar, Aralık 03, 2023

OTO TİRE

İyi denen okur özgür biri değil, otoriteye saygılı.

İyi eleştirmenin özgür bıraktığı okur, tek iyi okur.

İyi eleştiri sadece olumsuz olabilir. Bir eserde neleri kaçırdığının okura gösterilmesi tabii ki iyi bir şeydir; ama o kadar da önemli değildir; en azından nicelikte; çünkü böyle eserler azınlıkta.

Bir eserde nelerin abartıldığını göstermek sadece sanata değil hayata katkı yapmak, hayatta nelerin kaçırıldığın okura göstermek demektir, çok önemlidir. Zaten nicelik olarak da böyledir: Böyle eserler çoğunlukta.

Yazdığım gibi: İmza toplamayalım; imza çıkartalım.

Eserlerin üzerini tümden çizemeyebiliriz; parça parça otoriteyi sallayalım-sallamayalım: Oto Tire. Kelimelerin üzerine tire atarak başlayalım.. (Mesela burda ben, tire’yi bağlamımda kullanmak istiyorum ama olmuyor-olmadı. Silinebilir. Silmiyorum: Böylelerim azınlıkta.)

Cumartesi, Aralık 02, 2023

İKİ BASKI REJİMİ

Kitabın iki baskısı yapıldı, ama onlarca farklı okuması denendi... Birinci baskıdan ilk sayfayı ve ikinci baskıdan ikinci sayfayı okuyup bir kedinin gözlerine bakınca ipnozite oluyordunuz. Sonra da böyle ilk baskıdan tek numaralı sayfalar, ikinci baskıdan da çift numaralı sayfalarla devam ediyordunuz; kediyi isterseniz göndererek. Diğer farklı okumalar özle bir işe yaramıyordu, eğer kendinizi kandırmıyorsanız. Zaten ipnozite olmak da yanlış anlaşıldı -herkes ipnotize olmak sandı- oysa sadece nefes almış oluyordunuz, ilk nefes alışınızmış gibi...


Perşembe, Kasım 30, 2023

EMİNE ELİMİNE

Dedektifimizin adı bu. Ben Elimine, diyor kendini tanıtırken; Emine Elimine...

-Yasaklanmış kitaplar kütüphanesini buldunuz. Ama açıklamıyorsunuz!

-Evet. Elimine.

İkizinizin adı da Mine di mi?

-Konumuzla ne alakası var! Evet... Yasaklanmış kitaplar diyorduk.

-Artık demiyoruz. Yoklar çünkü. Yerleri de belli değil.

-Neden ama?

Ama Elimine: Annenizin adı. Ama mı adı gerekten?

-Emma mı olsaydı!

-Kızlık soyadı neydi?

Konumuzla...

-Babam annemin soyadını aldı. Babamınki Kaleydesktap’tı.

Ne demek?

-Ne demek efendim; söyleşiye devam edebilir miyiz!

-Arkadaşınıza söyleyin...

-Arkadaşım değil; şoförüm.

Ama araba benim!

-Neden böyle bir şey yaptınız? Neden sakladınız!

-Saklamadım! Saklayacağım... Zararlı kitaplardı. Kitaplar değil; kitaplar-dı.

-İnsanoğlunun şeyi... Dağarcığı...

-Darağacı... İdam ediliyordu, adam edildi insanlık...

-Uygarlığı... Kültürü...

-Son yapıt kendi öncüllerini yaratır; yani siler. Gerçekten eleştirelse eğer. Edebiyatları farklı, ama hepsi aynının tekrarı.

-İkiziniz Mine hanımın böyle düşünmediğini duyduk!

-O emin değil. Ve Emine. Konu kapanmıştır!

Kütüphane?

-Kütüphane de... Burada her şey. Beyninizi gösterin bakın benim gibi... Siz değil. Siz.

GÜSEL KAHRAMAN

Herkes süper yeteneklere sahipti o sene. Bir sene süreceğini tahmin etmiştim yanılmışım, ya da yanılmamışım... 19 ay 23 gün sürdü. Tabii şimdi bunlar süper olunca zamanı da değiştirmişlerdi; işte o değiştirme dedikleri de bu: 365 gün olmasın 1 yıl... Aman efendim... Neyse, hemen tersine döndü tabii, eski usul. Bunlar bana özenmeye başladılar. Siktir çekiyorum falan, normal olarak... 3 gün sürdü; eski özelliklerine geri dönmeleri... Oh demeyen yoktu; eve dönmek ne güzel... Güsel, dedim... Tarihi, bu saçma tarihinizi hatırlayın diye hep, bundan sonra kelime budur: Güsel... Devrimdi.

ÖNCE SÖZ VARDI

Bunu diyen ruh. Önce ruh var. Sonra ruh yarattı, kelimeleri. Kim kullanacak bunları; kedi mi; işte insan... Kelimelerin ruhu vardır derken bunu diyemezler... Bilmezler. Kelimelerin insanı vardır.

SAYGIN SOYGUN

Yedi yaşındayken, arkadaşımla birlikte mahalledeki bankayı soymuştuk. Elimizde sahici gibi görünen tabancalarımızla girip, kıpırdamayın, bu bir soy­gundur! dedik.

Dediğin dedik dedi içerdeki soygunculardan biri!

Siz de mi dedi, elleri havadaki güvenlik görevlisi.

Bu ikinci bir soygundur, dedim tabancamı indirerek...

Sonra çıktık. Bize engel olmaya kalkmadılar, engel olana engel olurdum, çok kafam bozulmuştu.

İlk, arkadaşımın babası bizi sorguya çektiğinden, ben yapmadım o yaptı, diye satmıştı beni yumurcak...

Sevindim. Yapmış kadar olmuştum.


Büyüyüp yazar olunca hapishanede, soygunu yapamayanlarla görüşmeye gittim.

Üzülme, dedim elebaşına...

Ne deseydim, bari bize engel olmasaydınız mı! Acısı kendine yeterdi adamın: Ömür boyu yemişlerdi. Güvenlik görevlisini vurmuşlar; biz çıktıktan sonra silah çekince soygunculara; ne düşündüyse artık; fazla rahat davranmamak lazım. Her an soyunabilirsin, ölümle.

Soyguna engel olmuş olabiliriz; ama bir kayıpla... Arkadaşımla görüşmüyorum...

BAKKAL

Bakkala gidecek birini buldum allahtan, sırılsıklam döndü, teşekkür ettiğim an bana geçti ıslaklığı çünkü hak ettim.

KURYE. TANRININ.

Haiku'ları akşamdan yatır ölmeye.

SEVİNCE OLUYOR

Sevmediğimdi, aldattım. Senle aldattığımı sanıyordum. Sana dönünce olmaz sanmıştım. Ama seni de aldattım. Senden öyle görmüştüm çünkü. Ona dönünce şimdi, daha rahatım. Sevince oluyor aldatma.

Salı, Kasım 28, 2023

KOBAY ZEKA

Saygın bir Zen ustası ölüm döşeğinde yatıyormuş; pencere­sinin hemen dışında ansızın taka tuka diye çene çalmaya başlayan sincabı duyunca doğrulup şunu beyan etmiş: "İşte, hepsi bundan ibaret!"

Sen dün de başka bir hayvan için -kedi miydi- aynını dedin demiş dayısı.

“Ondan ibaretti...” demiş yaygın Zen ustası.

İkisinden de nasıl ibaret yahu, deyince öte berideki karısı, son nefesini vermiş kaygın Zen ustası: “Zen de haklısın...”

MEM SAYIMI

Yaşlanınca okuyacaklarım müthiş çoğalmış, çünkü aklım alt seviyeye düşmüştü... Kendi yazdıklarımın anlaşılmaz gelmesi ise içten içe hoşuma gidi...

TEKİLLİK


 

BEYLERBEYİ

-Her insana cennetin kapılarını açan bir anahtar verilir. Aynı anahtar cehennemin kapılarını da açar.

-Beylerbeyi ne tarafta bilmiyorum desene şuna!

DÖVÜŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİM

O kadar değişmezsin ki, eşi benzeri olmayan bir şeye dönüşürler.

Cumartesi, Kasım 25, 2023

ISSIZ ADA 2

Film: İstanbul için son çağrı


“Ne saçma, kadın cüzdanını ve cep telefonunu neden uçağın alt bagajına versin ki...”

İnternette bu paylaşımı okuyup da haberim oldu filmden. Seyretmeye başladım; evet, haklı, çok saçma. Adam ile böyle tanışıyorlar ama başka bir yol da bulunabilirdi.

Filmin sonunda kadın yine bagajla ilgili benzer bir hata yapıyor, ama mutlu son olduğundan buna gülüyorlar, gülüyoruz artık...

Kadının bu tarz düşüncesizlikleri filmde yok; tam tersi her şeye gayet hakim; ama ilişkiler ve aşk dışında!

Çünkü internet paylaşımındaki şu cümle de ilgimi çekmişti daha seyretmeden: “Filmin sonu çok seksist; kadın adam için kariyerini bırakıyor.”

Evet, doğru; ama: Yıllar önce kendi kariyerini hem de kadının babasının aşağılamalarıyla bırakan adam için bırakıyor kariyerini...

Böylece de artık bu internet paylaşımını yapan kişinin bir kadın olduğunu belirtmem gerekli oluyor, tahmin edilmeyecek gibi değilse de aslında...

Filmin sorunu, kadını kariyerinden vazgeçen biri olarak değil, aptal ve bencil olarak göstermesi; bavul ötesi bir aptallık ve zengin baba sonrası bir bencillik, şımarıklık -büyümüş çünkü artık.

Salı, Kasım 21, 2023

GODOT’YU BEKLETİRKEN

-Eee? Gidiyor muyuz?

-Evet, hadi gidelim.

Kımıldamazlar...

DEĞİŞ YERİNDEYSE

Değişmeyen tek şey değişimin kendisi; ama ancak öyle olmasaydı, değişen tek şey değişimin kendisi olsaydı gerçekten farklı bir şeye dönüşebilirdiniz.

BUMELAS’IN KUTLU İNSANLARI

Bunlar kutlu insanlardır çünkü mutluluktan vazgeçmişlerdir. Umutsuzluklarından değil ama kendilerini bilmiş olmalarından. Hatalarını bilirler, kusurlarını, günahlarını bilenler vardır; birbirlerine hatırlatır, gerekmezse uyarırlar. Hepsi bilir böylece ve inanır: Başkanlarına. Başkanları mutludur, çünkü hatasızdır... Başkan dünyalarının merkezinde yaşar ve tüm gözetleme cihazlarını kurduran kişidir. Her şey, herkes apaçık ortadadır. Kimse bundan gocunmaz, utanmaz, gocunan ya da sözde utanandan şüphelenilir çünkü. Demek bir kusurunu saklamak istiyordur böyle bir kişi...

Geçmişin kandırıkçı öykülerini aşağılamayı da bırakmışlardır, sadece gülerler. İşte her yerde gözü olan Big Brother hikayesi; halbuki kendi uygarlıklarının ana kuralı budur, saklayacak bir şeyinin olmaması; yalan söylenmesine gerek olmayan bir düzen kuramıyorsan, yalanının hemen ortaya çıkacağı bir düzen kurarsın; değil mi...

Ya da İsa hikayesi ve onun da kötüsü olan -üstelik akıllı bir kadının yazdığı- Omelas hikayesi...

Neymiş efendim; peygamber(!) insanların tüm günahları için çarmıha gerilir ve acı çekermiş! Omelas’da bu acı küçük bir çocuğa çektirilirmiş... Bazıları da buna dayanamayıp çeker gidermiş, üstelik bu hareketleri de gururlu bir hareket olarak gösterilmiş; halbuki düpedüz korkaklık değil mi bu... O çocuğun yerine, ya da İsa’nın yerine kendilerini önerenler nerde!

İşte Bumelas’da... Herkes kendin önerir acı çeken yerine ve hepsi de günahkar olduklarından zaten, hepsi çeker acıyı. Bir kişi hariç...

Onun mutluluğuyla da mutlu olur Bumelas halkı... Olması gerektikleri kadar; olması gerektiği gibi.

Pazartesi, Kasım 20, 2023

FUCK LONDON


 

DENİZ VE TAŞLAR

Bir deniz olsa da şu taşları sektirsem. (Deniz bir kadın adı. Taşlar eski sevgililer. Sektirmek, karşılaştırmak.)

Cumartesi, Kasım 18, 2023

SOYSAL MEDYA

İnsanların sosyal medyayı ikincil görmesi yüz yüze iletişimi daha çok önemsemesi belki anlaşılabilir; ama bir yazarın böyle düşünmesi geri kafalılıktır. Soysal medya bağımlısı olmayın, biraz kafa değiştirin; gerekirse, soy...

DOĞUMUM SİZE BİLDİRİLMİŞ OLMALI

-Öz, yetenek gerektirmez.

-Özel yetenekler gerektirmesin.

-Yeteneklerle donandıkça ruhsal doygunluğun yiter.

-Kendinde ikinci bir çocuksuluk icat etmelisin, dememiş miydin; burdan devam etsek...

-Nurdan mı dedin?

-Adem Geri Çağrıldı, adlı metnimi okumadın tabii. Neden? Öldün çünkü.

-Ölsem okumam! Ben bir başkası...

-Ve başkası diyalektikçinin uydurması.

-Doğumum bile bana bir şey ifade etmiyor... Sen kalkmış...

TANRI

Olamam senin gibi, olduğumdan fazla gösteremem o zaman kendimi.

ŞEYTAN ÖLDÜ

Tanrıya acımasından öldü Şeytan.

AÇI İLAÇ

Niye öldürdün.

Sırrımı açıklayacaktı.

Neden verdin sırrını!

Öldürmek için.

Beni de mi?

Kış uykusu gibi düşün.

Ama değil!

İşte şimdi verdim...

RÜYA

-Rüya görmüyor olamazsın.

-Boş rol oynamayı sevmiyorum.

GÖZLERİNİN LUCİFERİ SÖNMÜŞ SENİN

-Adım K, Süper K... Super Kahramanım işte.

-Ben de Kırpan.

-Tırpan mı!

-Hayır Kırpan, Göz Kırpan’daki gibi. Göz kırpan birini sakın underestimate!

-Andırestımeyt ne yahu?

-Super neyse o...

YAKIN

38 ile 50’yi daha yakın sanırız, 38 ile 49’dan.

Perşembe, Kasım 16, 2023

TUTANAMAYANLAR

Alaveremeyen ile Dalaveremeyen’in barışma partisine davetliymişler. Beni de çağırdılar; sen de gel, ne olacak ki...

Güçsüzlüklerimizi birleştirebiliriz diye karar almışlar çevrelerindeki Kararalamayanlar ve Arkadaşolamayanlar; neden bir Birleşemeyen olalım ki, demişler.

Partide Unutamayanlar, Utanamayanlar, Kotaramayanlar, Katamaranamayanlar, Atanamayanlar, Titanamayanlar, Çapulamayanlar ve Sotoramayanlar ile birlikte Evlenemeyenler, Paralanamayanlar, Paralayamayanlar gibi isimlere rastladım; bir Varolamayanlar yoktu sanki... Beni davet eden Çakozlayamayanlar ile birlikte onları izledik; Zevkalamayanlardan biri olmak istemesem de erken kaçtım.

HAVALE

-Benim gibi olmak istemediğinden kızgınım sana; o yüzden oynaştırdığım kadar dalaştırdım da insanlarla.
-O yüzden sadece insanı küçümsedim Tanrım; seni Allaha havale ediyorum.

GÜVENSİ

Belki de düşündüğüm gibi biri değilim; belki iyi biriyim.

Pazartesi, Kasım 13, 2023

KEŞFETTİN KEŞFETTİN EFENDİ

“İnsan, hayatının yüzde 99’unu kentte, yüzde 1’ini doğada yaşıyor. O yüzde 1’i yüzde 100 kaliteli yaşa.”

Cip reklamının başlığı. Yüzde 99’u su olan beyinlerin yazdığı, onayladığı, yayınladığı bir ilan...

Ama bloglar için kullanabilirim bu başlığı: Geleceğin yazarının yüzde 99’u bloglardan, yüzde 1’i dergilerden çıkacak... O yüzde 1’i yüzde 100 kaliteli yaşa.

Pazar, Kasım 12, 2023

7/24


 

69


 

ALFA, BETA, AMMA

3 tip uzaylı keşfetmiştim o dönem.

Benle ilk iletişim kuranlar çıkarcıydı. İnsanlık için bir şey yapıyor gözüküyorlardı sadece. Onlardan ayrıldıktan kısa süre sonra uygarlıkları büyük oranda çöktü. Zaten oturmamıştı. İkinci tür uzaylıların bundan yardımı da oldu. Gerçekten insanlığa bir şey verdik onlarla birlikte; ve ilk türün etkisiz kalmasını da sağladık böylece. İnsanın en dalavereci türleriyle iletişim kurarak yakınlaştılar bu hep bana hep banacılar ve onları gözümüzün önünde tuttuk böylece. Bir de üçüncü tür uzaylılar vardı; hizmetçi uzaylı; dalaverecilerle aramızdaki mesafeyi iyi koruyorlar ve bizim üçüncü sınıf işlerimizi yapıyorlardı. En kalabalık insan grubu üçüncü sınıf uzaylılarla birlikteydi. Üçüncü dünya ülkesi oluşturmuşlardı bir çeşit. Ama tabii uzaylıların olgunluğunda, haddini ve üçüncü sınıf isteklerini bilen... Birinci sınıf dalavereciler bizden fazlaydı ama kontrol altında olmaları haricinde eski dünyada olduğu gibi ukalalık yapmalarına izin verilmiyordu. Üçüncü dünya uzaylılarının düzeyinden de aşağı düşmeleri çok kolaydı bunu yaparlarsa.

Alfa’larla (diğerlerine Beta ve Amma’lar diyebiliriz, hep amma amma dediklerini hayal edebilirsiniz dalaverecilerin.) evet Alfa’larla dünyayı kurtardık. Nasıl olduğunu anlatmıyorum; bunu hizmetçi hatta dalavereci bile olsa her insan bilir.

İyi günler.

Cumartesi, Kasım 11, 2023

S

Daha saçma haikular da okudum

Daha saçma haikularda

Sanırın ki o da ayrı kulvarda

RORO

“Zenginden alıp fakire, fakirden alıp daha fakire.” Ro-ro-bin Hood

KİP



Kırkının da kırpı kürek kip.

DEĞİRMEN

Yazma yöntemin bir silme yöntemi. Koca metinlerden birkaç sayfa, paragraf, en sonunda birkaç cümle kalıyor, ondan da aforizma yapıyorsun... İnsanlara da böyle davranacağız.

ÖN

Ben önden gideyim; sen önden gidersen senin arabayı da ben kullanmak zorunda kalırım.

ZAR

Zar tutuyorsun, salladığın halde...

GELİŞMEMİŞ TÜRLERE KARIŞILMAZ; KARİKATÜRLER HARİÇ.



Öncelikle uzaylılar asla köylü, aptal tiplere gelmez; enteller, entelektüeller olmalı geldikleri-göründükleri... Buradaki espri: Yani... Sopayla uzaylı, enteli dürter ve onun şaşırması üzerine, insanca iletişim kuruyoruz işte, ne var, der...

TAKMA PELERİN

Çıkmaz sokakta yolumu kesmelerine izin verdim. Yoksa bırakmayacaklardı peşimi; yani pelerinimi. Çıkarmalarına izin verdim. Gücümü ondan aldığımı biliyorlarmış; neden kolayca teslim olduğumu anlamasalar da heyecanla teker teker takıp denedi hepsi... Sonuncusunun da hayal kırıklığını seyrettikten sonra hepsini bir güzel patakladım... Pelerini kuru temizlemeciden önce giymek zorundaydım eve dönüş yolunda; kendime hakim olabilmemin tek yolu buydu. Power is nothing without pelerin...

ET

Tanınmış yazar şöyle dedi: Kalemim avuç dolusu para getiriyor, buyruklarım dinleniyor, karım bana sadık, dostlarımın her biri bir deha, evimdeki sanat yapıtları ise gerçek yapıtlar.

Ben de şöyle dedim: Ete kemiğe büründürülmüş bir sanat eleştirisisin sen! Gerçek eleştiri de zaten yapılmaz, işte böyle olunur.

ADOĞRU

-Eşittir, sanatta eşit değildir.

-Doğru...

-...Sanatta, doğru değildir.

ALLAHIM YİNE MAĞDUR

Fotoların kolay paylaşımı kadınlara çok zarar verdi. Artık eskortlarla aynı ortamdalar, üstelik azınlıklar. Bunu yine anlayamayacaklar tabii; erkekleri suçlamak kanlarına karışmış, ruhlarına işlemiş.

GÖRÜLMÜŞTÜR

Televizyon çıkmak içindir, seyredilmek için değil.

Sanat da -özellikle şiir- buna çok benzer...

O yüzden rüyalar: Görülmüştür...

OLACAK

"Kendisiyle ilgilenmeyen kişi, kendisiyle ilgilenecek birini bulur. O bir uşak ya da bir efendidir.”

O bir uşak ya da karşıtı bir uşaktır.

JİGOLO

(Kitabını) Bastırıp üstüne para alan.

UMUT

Umutsuzluk etki bırakır ama iz bırakmaz. O yüzden sevilir.

NEDEN SAVUNUYORSUN BENİ:

Kendim de ahlaklı olmadığımdan ahlaksızlığı yarattım. Senin başına da bela olsun diye insanı yarattım, ben yapsam ağır ahlaksızlık olacaktı.

DİNLE BÜYÜK ADAM

-Ülkeyi bir baskı rejiminde yönetiyorsunuz.

-Biz kim?

-Kibarlıktan siz diyorum!

-Sen kimsin?

-Tanıyamadınız mı! Ben direnişçilerin lideriyim...

-Dilenişçilerin...

-İroni yaptığınızı sanıyorsunuz!

-Doğrudan dalga geçiyorum. Kibarım derken sen ironi yapıyordun asıl! Kabalık mı yapıyorsun, kaba biri misin... Ben de senin efendinim.

-Buna siz karar veremezsiniz!

-Öyle bir karar verdim ki... Beni nasıl yeneceksin!

-Özel yetenekleriniz olduğunun farkındayım. Hipnotize ediyorsunuz. Bir çeşit.

-Özel yeteneklerim yok; özel biriyim.

-Herkes özeldir.

-Sen git başkası gelsin o zaman...

-Beni lider olarak seçtiler.

-Ben seçmedim.

-Ben de sizi seçmedim.

-Neden? Senden iyiyim.

-İyilik yetmez.

-Kötülük de artık yeter...

-Beni tanımıyorsunuz!

-Herkesten iyi biriyim.

-Megalomansınız!

-Beni tanımıyorsun...

-Yaptıklarınızı gördüm.

-Yapmadıklarımı görmediniz; bundan korkuyorsunuz; sen ve diğerleri. Peşinden gelmeyecekler; gelenler de peşinden gidecekler... İyiden korkulması: Mükemmellik...

-Bana da öğret! Büyüye ihtiyacım var...

-Olur! Buna varım...

-Sizi şaşırtmak için söylemiştim! Neden böyle bir şey yapasınız ki.

-Öğrenemeyeceğini göstereceğim.

-Öğrencinizdim zaten. Kovmuştunuz.

-Her düzeyde kovulmayı öğrenmen gerek... Büyüden yoksun beceriksizliğine rağmen lider olabildiysen...

-Bereciksiz değildim. Otoriterdiniz.

-Çapulcusun.

-Siz zorladınız.

-Çapulcuydun. Baskı bahane.

-İnsan özgür doğar; her yerde zincire vurulmuştur!

-O laf öyle... Ezberle geç...

-O laf öyle değil, diyeceksiniz sandım!

-Ona laf demem yeterli küçümseme... İnsan otoriterdir, iyi ki, her yerde, iyi ki, zincire vurulmuştur, iyi ki. Sence nereye koyalım?

-Mükemmeliyetçiydiniz!

-O laf öyle değil... Büyü adam, diyeceksin...

ÖRTÜLÜ

Mutlak Doğru'nun reddi; Mutlak İlkesizliktir... İkinci bir doğru iddiasıyla gelmez, Mutlak Doğru'yu inkar eder. İlkesizlik, büyüklük taslamaktan (kibirden) kaynaklandığı için örtülü bir "ben" iddiasıdır. "Ben" tek başına bir ilke olamaz. Bir ilke olması için başkalarına ait olan malzemeleri kullanmadan bir sanatın yaratıcısı olması gerekir.

KENDİNE

“Hayran olmak, çirkin olmayı reddetmektir." Jean Lacroix

Hayran olmamak peki; güzelken.

RÜYANDAN UYANIYORUM VE SENİ GÖRÜYORUM

-Rüyadan uyanıyorum ve gördüğüm şeyi tutuyorum. Gerçekte, evimde, yatağımda. Dün yazığım notu tahtada görüyorum. Rüya zamanından ve mekanından şimdiye ışınlıyorum rüyamı. Bir şey mi oldu canım diyor rüyada seviştiğim kadın nota bakışımı fark edip; ve rüyaya geri dönüyoruz. Rüya kaldığı yerden biraz daha sürebiliyor ve normal uyanmayla uyanıyorum, yalnız. Tahtadaki notu görüyorum. Ya da dün gece bitiremediğim rakı kadehini, aldığım giysiyi masanın üzerinde.

-Not neydi mesela?

-Ne önemi var. Sabah kalkınca yapacağım iş.

-Tamam, önemi yoksa!

-O kızı bul, yazmışım...

-O zaman akşamdan ne rüya göreceğini....

-Rakı kadehini gördüğümde de rakı ortamındaydık rüyada.

-O normal. Giysi üzerinde miydi?

-Evet. Bu herkese olmuyor mu?

-Akşam yaşadığını rüyaya taşıyanlar rüyalarını sabaha taşımıyorlar. Notu o yüzden sordum...

-Bir keresinde de, buna inanma yazıyordu tahtada.

-Başka da oldu demek?

-İşte, inanmadım ama!


Her zaman akşamdan planladığımızı sabah uyanınca yapmayız di mi...

O kızı eve getirmen gerekiyordur!

Kızı tanımıyorum ki. Yüzü yok.

Evini değiştirebilirsin.

Ne alaka!

Rüyalardan bahsediyoruz.

O yüzden diyorum; evimi niye değiştireyim!

E, kızı değiştir. Tanıdığın birisi olsun ki bul.

Ya da bugün rastlayacağım belki. Demedin mi, tuhaf olan kısmı...

Tahtada inanma yazıyordu ama.

O başka gece değil miydi!

Evet, aslında...

Karıştırıyorsun.

Başa dönelim.

Bunu yaz.

Başa dön!

Böylece rüyanı tekrar görebilirsin. Kabus değilse.

Sevişme.

Daha ne...

...ve başkaları.

Cumartesi, Kasım 04, 2023

ADORE NO

"Adorno, çok da kahince olmayan bir metinde, "Auschwitz'in asla tekrarlanmamasını......"

Alıntılar bile yerlerde sürünüyor: Alıntıların Auschwitz'i...

BARBAR BİRİCİK

A: Eksik olan amaç­tır, eksik olan “Neden?” sorusunun cevabıdır; nihilizm ne anla­ma gelir? En yüksek değerlerin değer yitirdiği anlamına.

M: Abartttttın yine! Nihilizm onlara değemez bile.

K: Böyle barbarları boş ver Murat, onlar biricikten habersizdir.

BODYGAARD

-Tarih, felsefeye günah çıkaran bir tövbekar gibidir.

-Niye günah çıkarıyor, her şeyi mi yanlış yapmış?

-Hayır... Tövbekar başından geçenleri en ince ayrıntısına kadar, hatta eğlenerek anlatır, ama bunların içine kendini yerleştirmez.

-Nasıl bir itiraf bu, ne biçim bir günah çıkarma! Böylece yine yapacak! Felsefe anlamsız işine haybeye devam etsin diye...

-Amaç, felsefenin kendi üstünlüğüyle tarihi bunaltmaması, yıldırmaması.

-Üstünlük itirafı oldu bu!

-Çünkü tarihin çekiciliğine kanabilir ve onun bolluğundan ötürü amacından sapabilir.

-O zaman felsefe de günah çıkaracak birini bulmalı.

Perşembe, Kasım 02, 2023

ŞALTERİ İNDİRMEK

Tavlayı bilgisayarda oynuyorum. Yapay zeka adını bu yetersiz çeviriyle kullanırsak tam yapay zeka gibi oynuyor bilgisayar. Her seferinde mars yapıyorum, bazen kurtuluyor. Ama zarlar onun kontrolünde. Yine de kazanıyorum ama bazen marsı kesebiliyor, oyunu çok az da olsa alabiliyor. Hiç gele atmıyor, bu sorun olmayabilir ama bana alakasız geleler attırıyor. Bunun gibi başka birkaç durumda da sinirlenip oyunu kapatıyorum.

Seyirciler var. (Burada benim oyunuma-öyküme girdik.) Seyirciler zar haksızlıklarını görse de oyunun kapanmasını sevmiyorlar. Bana karşılar. Ama başlarda. Ben de onlara karşı bazı konuşmalar yapıyorum. Onları kendi tarafıma çekiyorum. (Hayatta asla yapamam, yapmam, denemem bile. Kendileri oynasa sinirlenecekleri durum benim başıma geldiğimde benim hakkımı korumayanlara karşı ne yapacağım, Gezi’ye falan çıkmam:)

Sonuçta Kasa’ya karşı birleşiyoruz. Oyunun kapanmasının oyuna dahil olduğunu geç de olsa algılıyorlar. (Halk denen nesne.)

Yapay Zeka (Kasa) da oyun kapandığında yeterli hasılat elde edemediğinden, hata gösterdiğinden vs ceza alıyor.

Bilmem bunu hayatta nerenize sokarsınız, artık.

Çarşamba, Kasım 01, 2023

MÜTHİŞ HİÇ

Son yazdıklarımdaki farkı kaç kişi anlayacak acaba. Dur, başlık geldi aklıma, koyayım.

YASAN

Yazar, insanla ilgilenmez, kendiyle igilidir. İlgilenir demiyorum, çünkü böyle bir becerisi yoktur; o yüzden yazar olur. Sorun; bunun doğuştan başlaması, sonradan başlaması, ve sonuçta başlaması... aralarındaki farktır.

Sonuçta başlaması, tek yazar gerçekliğidir, ki, çoğu bunu savunur; bu da yalanlarıdır.

Yazar diye bir şey yoktur.

Kadın diye bir şey olmaması gibi.

Ne olduğunu söylemeyeceğim.

Anlamadıysanız.

OTOBİYOGRAFUCK

Yapay zekayı çözersek insanı bağlarız.

OYUNLAR VE KURAL

Oyun her an değişir.

Kurallar aynıdır.

OYUN

Oyun zevki için oynayana: Centilmen. Oyun zevki için yazana: Entelmen.

BÖLÜNMÜŞ TANRI SENDROMU

İçimde çatışmayan iki kişilik vardı.

ÖLÜMDEN KORKMAK

Ne güzel insandan korkmaktan.

SESLER DUYUYORUM

Bana dinleme diyor. Duyma diyor. Duymazlıktan gel demiyor. Gel diyor.

Yoksa ben de güzel konuşurum­.

DEZENFEKTE

Aslında deforme diyecektim, ama ben yapınca zaten aynı şey.

FADİME

Beni kullan dedi. Benle oyna, oyun yap benle. Önümde eğilmediğin için seviyorum seni, kullandırıyorum kendimi... Ama ben bu yandakiyle aynı ortamda bulunmam, bulunamam. Aynı cümlede. Cart diye ayırırım!

Olamazsınız zaten dedim. Sen Kelime, o Fadime.

Fadimeleri küçümseme, diye uyardı... Sığ kelime olmaz, nerde kullandığına bakar, nerden kullandığına. Hadi hadi, çabuk oyna benle, senin kafan öyle çalışıyor.

MROUCHA GARX

"Benim gibi birinin kutlayabileceği bayramı neden kutlayayım ki.”

NİHİL

-Tepeden inme değil mi bu?

-Tepeden inme bir yorum olmadı mı bu!

SHERLOCKED HOLES

-Raskolnikov'u ele alalım: Sırf edebi nedenlerle o kadını baltayla öldürdü.

-Baltayı sorguya çeksen suç ortaklığını itiraf ederdi, Madam Bovary benim, derdi...

DÜĞME BAŞTAN YANLIŞ İLİKLENMİŞ

-Metin kendini bana yazdırdı.

-Öldürmez de o zaman seni. Bitmeyecek mi bu bela!

AMAAAAAAAAN

Gelen kölem giden işçim.

DÖRT DÖRTLÜK

Bir zar yoktur.

ÖYLE İDİ

“Goet­he'nin Faust'u yazması için gereken süre Faust'a bitmez tü­kenmez gibi gelmiş, Faust bütün bu süre boyunca biçimsiz, sakat, eksik ve çoğunlukla itilmiş durumda yaşamıştı.”

Nütopya okuyunca rahatlamıştır.

İNCİK CINCIK

-İnsan her şeyi anladığında mutlaka ağır bir sinir krizi geçirir. Bilinçlilik bunu gerektirir. Bilinç fazlalığı...

-Bi linç fazla, bi linç az, fark etmez.

BURASI

Bir yerin karikatürü...

İNSAN SENDROMU

İnsan olduğunu, kaldığını düşünmek. Herkesi hayvanlıkla, maymundan henüz gelememişlikle, virüs, pil, yapay, çürümüş olmakla ve saire olmakla suçlarken.

Burda anlatacağım kişi Tanrıdır; evet, kendisi. O da insan olduğunu düşünmektedir. Onun için tabii ki bu bir aşağılık kompleksidir. Metinde yavaş yavaş anlaşılır ki ama (pardon bir önceki cümleyi unuttum, şöyle olacak: “Yani öyle sanılır.”) evet, ama: bu insanı ne mükemmel gördüğüyle ilgilidir. Kendi içinde tabii. Tanrı olmaya özenmediği zamanlar; ama daha çok ezik olduğunu düşünmediği, sorumluluktan kaçmadığı zamanlar. Hayatını eline alabildiği zamanlar. Kendi, gerçek, abartısız, becerikli eline. İnsani eline.

Gördüğünüz ya da göreceğiniz gibi yine Nütopya’ya bağlanıyor; zaten anlattım: En iyisi beni daha fazla yormayın.

Pazar, Ekim 29, 2023

BATATÜRK

*
Kız çocuklarının Cumhuriyet bayramını kutlayanlar görüyorum... Atatürk dedi ki onlarla eğlen, ne yaptıklarını bilmiyorlar. Batatürk diyeyim onlara.

*
“Cumhuriyet söz hakkı için parmağını kaldıran bir kız çocuğudur.”

100 numara bir Gezi Zekalılık örneği...

*
-Eşit ve Reşit...
-Reşit’i başa alalım.

FİREZOF

“Çirkinin sahip olduğu anlamları hesabına geçirmiş güzel şeyler: Moda. Sahtenin anlamlarını kendi hesabına geçirmiş bir asıl: Simülasyon. Kötülüğün sahip olduğu güçlerle donanmış iyilik: Tanrı...”

Kötünün sahip olduğu tüm çirkinlik ve sahte anlamlarla donanmış şeytani bir antitez: Filozof

(Firezof adlandırması Nütopya’dan)

SİDİK

Bir kelebeğin kanat çırp­ması bir kasırgaya neden olabilir; zor olan işemesidir, çünkü o zaman kasırgayı durdurabilir.

Cumartesi, Ekim 28, 2023

EFENDİLER! YARIN DÜNYA’YI İŞGAL EDECEĞİZ...

DİİL

Mühendis mühendisliğin her şey olduğunu söyleyebilir. Tüccar alışverişin, satmanın; Kadın, kadınlar özel yaratıklardır diyebilir. Demek yazar şöyle demelidir: Dil o kadar da önemli bir şey değildir... Yoksa yazarlığı düşer. Bir Mühendise, Tüccara ya da Kadına indirgenir.

Cuma, Ekim 27, 2023

DUMA DUMA DUM

-Kuantum biz onu araştırdığımız ve açıklamaya çalıştığımız için mi var?

-Evet.

-E, yer çekimi mesela!

-Kendini uçurdun, bu kuantum. Duma duma dum.

CENNET A.Ş.


 

HOMO LUDENS

-Üç oyundan ikisini kazandığıma göre son oyuna neden gerek var?

-Son oyun her şeyi belirler! 2-1 yaparsa sadece yöneticisi olursun onun.

-Ya 3-0 yaparsam?

-O zaman kölen olur.

Perşembe, Ekim 26, 2023

MERAK / YKY




-İki kız kardeş bunlar. Ve hayatlarından bazı ayrıntılar. Önce o zor anlaşılıyor. Cümle daha kolay anlaşılır kurulabilirdi.

-İddia ettikleri... Gereksiz gönderme, göndermeyse; düşündükleri, denilebilirdi.

-Roma’daki mola! Uçakla olduğunu sanıyorum, aktarma mı demek istemiş acaba. Deniz ve kara yoluyla da gidiyor olabilirler. Egzotik ya tatil...

-Polis adamın izini nerede bulamadı?

-Sanırım bu dönüş gezisi! Bunu belirtmek gerekecek birazdan...

-Kız kardeşlerden her ikisiyle de... Kız kardeşlerle, demek yeterli. Birlikte mi, ayrı mı, özelikle mi, önemli mi... bu belirtilmemiş.

-Bavul nasıl bir şey? İçine bakmak nasıl akla gelmez!

-Kanada’ya geri götürmek... Bavul geri gitmiyor, ilk defa gidiyor.

-Kız Quabec’te hikayeyi doğrulamış! Demek kadının kızı onlarla değil. Ben zaten sanmamıştım ama burada emin oldum... Oğlan ne yapıyor acaba?

-Aslında ne olmuştu? Bilmek imkansızdı... Neden olsun? Belki birileri biliyordur; ya da sonradan anlaşılır.

-Kuşkular dinmedi... Nerden biliyorsun, yanlarında mıydın? Haa sonradan öğrendin! O zaman, kuşkular dinmemişti, demek gerekebilir.

-Kızların bir uyuşturucu geçmişi? Bir cümle gerekmiyor mu...

-Dayanılmaz bir hal aldığını söyledi... Kime? Sana mı! Aşağıdaki nottan sanıyorum ki bir konuşma daha olmuş, orda söylemiş. Miş, ama.

-Son paragraf için insanlara “yazmayın” dememden daha otoriter bir özelliğimi sergileyebilirim: Düşünmeyin...

Çünkü şöyle demek istermiş gibi:

-Dilin sırları neden oldu bu yukardaki saçmalıklar yapmama.

--Olup bitenin hakkı nasıl tam olarak verilebilir ki ama murat.

---Uydurdum tamam, nasıl, daha güzel mi uydurayım, ama onu da sen yaparsın artık.

----Ağ dedim maske dedim daha ne edebi diyim, hindistana gidiyim.

-----Son cümleyi abilerinden kapmış; bir virüs kapar gibi...

Polisin izini bulamadığı adam budur kesin ya da bunlar:

Yazar: Alberto Manguel

Çev: Kutlukhan Kutlu

Merak / YKY

Çarşamba, Ekim 25, 2023

BAY MUSHILL

-Bir günlüğüne dünyayı yönetmeniz istenseydi ne yapardınız Bay Mushill?

-Gerçekliğe son vermekten başka bir seçeneğim olmazdı ki.

-Ben de bu işin altından nasıl kalkacağınızı görmek isterdim!

-Tek siz görebilirsiniz zaten. Tek siz kalacağınızdan...

AYI

-Zıt kutuplar birbirlerini çeker mi iter mi, hem çeker hem iter mi?

-Biz merkezde böyle itici sorunlara rastlamayız.

ANTIPOLLINAIRE

-Apollinaire: “Zaman dediğim zaman, zaman geç­miş oluyor” diyordu.

-Apolli...

Pazartesi, Ekim 23, 2023

KESER DÖNER SARTRE DÖNER

Şunu bir kontrol eder misiniz; kaçınızın elenmesi gerekiyor... Ad istemiyorum sayı verin yeter...


koltuğunun bir köşesine “Sartre! Lafı fazla uzatma!” şeklindeki ikaz notu
.....
...çeşitli kahramanlar arasında, kimi za­man Pardaiilan, kimi zaman da Michel Strogoff oluyordu. Zaman geçti, kahramanlar değişti; fakat değişmeyen bir şey vardı. Sartre sıradışı bir yetenek, bir deha sahi­biydi. Yazacak, “başyapıtlar üretecek, ölümsüz olacaktı. Henri IV lisesinde, sonra da Ecole Normale'de öğrenci iken okumaları da değişmişti. Artık listesini daha çok klasikler, romantikler ve “başyapıtlar” oluşturuyordu: Corneille, Goethe, Schiller, Byron, Hugo vb. Tabii bir de filozof modelleri vardı. Sonunda, en zirvede, Shakespeare ve Hegel üzerinde karar kıldı. Edebiyatın yeni Shakespeare’ı, felsefenin de Hegel’i olacaktı. Büyük bir düş kı­rıklığı içinde ne Shakespeare ne de Hegel olabileceğini anlayana kadar...
.....
Sartre’ın “deliliği” buradaydı. Dedesi ve annesinin etkisiyle genç yaşta dinsel kutsallıktan uzaklaşmış, onun yerine yazınsal kutsallığı koy­muştu. (...) Zaten Allah’a ihtiyacı da vardı. (...) ...boşlukta da kalamazdı; kendisine yeni bir “iman” lazımdı. Böylece bir “mutlağın yerini ağır ağır başka bir “mutlak” alacaktı. Bu da ancak dil ve edebiyat olabilirdi. “Dünyayı dil aracılığıyla keşfettiği için, uzun süre dili de dünya olarak kabul etmişti”. Yeni imanı, yeni “Kutsal”ı edebiyattı!
.....
Herkes hüzünlüydü ve filozof Gilles Deleuze elindeki kağıttan, kırık bir sesle topluluğa şu satırları okuyordu: “Beni dürten neden aslında çok basit. Ümit ediyorum ki bazıları için sadece onu söylemem yetecek. Bu, tecessüstür; her halde biraz inatla sarf edilmeye değecek olan tek tecessüs şekli: Öğrenilmesi uygun görülen şeyleri özümlemek için değil, kendinden kopmak için sarf edilen teces­süs. Bilme hırsı, şu ya da bu şekilde ve mümkün olduğu kadar, bilen insanın yoldan çıkmasını değil de sadece bazı bilgilerin edinilmesini sağlasaydı neye yarardı?”
......
Ölümünün yirminci yıldönümü vesilesiyle yazdığı yazıda bir Fransız felsefeci, Foucault’yu çok övmekle beraber, “sürüyle kavram yaratan, sonra onlan hiç sıkılmadan terk eden ve derhal yenilerini yaratan” bir düşünür olarak sunuyordu.
.....
Hiçbir düşünce sistemi, ne kadar parlak bir beynin ürünü olursa olsun, kişisel araç ve icatlarla, ex nihilo yaratılamaz. Herkes kendi çağının ürünüdür ve çağını aşacak kavram ve kuramları bile ancak o çağın kazanımları içinde oluştu­rur ve geliştirir.
.....
Gerçekten de Althusser’in “bütün büyük filozof­lar gibi” babası olmamıştı ve kendisine bir baba bulma aldatmacası içinde devamlı olarak da “babanın babası” rolünü oynamıştı. İşte felsefe burada imdadına yetişiyordu. ..... Genç filozof, Marx’la ilgili ilk okumalannda da düşünürün “felsefe filozofun kendisiyle ilişkisidir” fikrini not etmişti. Evet felsefe tek başına, kendiliğinden bir önem taşımıyordu.
.....
Hümanizm bir ideolojiydi; çünkü teorik bir açıklama temeli oluşturmayan soyut bir “insan” kavramından hareket ediyordu.
....
Oysa Marx “analiz yöntemim insandan hareket etmiyor; belli bir dönemden hareket ediyor” diyordu ve teorisini bir toplumsal formasyonu oluş­turan üretim ilişkilerinden hareket ederek kurmuştu. Soyut insan ya da özne (homo oeconomicus, moralis, juridi-cust politicus) ideolojik bir tasavvurdu; gerçek insan ise üretim ilişkilerinin dayanağı olarak ortaya çıkıyordu.

BALINIZI ARACIDAN DEĞİL ARICIDAN ALIN

Oğlun kitabını eleştirmiş, dedi.

Hangisi dedim, biraz şaşırdı. Kaç tane var!

Sonra toparladı: Oğlunu diyorum, dedi.

Kaç tane var?

Espriydi. Bir tane bile olmadığını biliyorum diye biliyordum.

İyi laf sokmuş, dedi. Baktığımda öyle değildi. Güzelleme de değildi. Güzel bir metindi. Temkinli yaklaşmış olsa da. Başka türlü yaklaşılamazdı zaten bana. Bence yani... Dünyanın en büyük neyi olursa olsun. Bence neyi...

Haber boydu zaten. Boyunu belirtmek. Oğlumu belirterek... Aracının boyu: Abazanlığı... Bana laf sokunca rahatlamış, gülüyordu...

Çok kolay alt üst olur bunlar; bir şey yapmana gerek bile kalmadığından hep öylelermiş gibi gelir.

Oğlum beni bulduğunda -aracı haber verdiğini haber vermiş- mirasını istiyorum dedi.

Bilmiyorum dedim; mirasım var mı, yok mu...

Dehanı, dedi.

Bilmiyorum dedim; oğlum musun, değil misin... Bunu söylüyorsan... Ağzımı yamulttum.

Ağzını yamulttu. Oysa bir de gülümsedi. Olsun dedi.

Olabilir dedim. İmlam bozuldu: Bir şeyler, bir şeylere, bir şeyleri benzetmiştim.

Pazar, Ekim 22, 2023

1 YIL İÇİNDE İNTİHAR EDECEKSİNİZ

Ettirileceksiniz demek daha doğru olur. Ve doğru olacak.

1 yıl içinde görecekleriniz -hepsi elimizden çıkma- sizi o noktaya sürükleyecek. Süründürecek. Sülükleyecek.

Ne önce ne sonra. Önce etmenize engel olacağız söz. Gecikirse ben sıkacağım. Söz.

Bu 1 yıl içinde anlayacaksınız. O yüzden böyle saçma bedelsiz ucuz zaten görülmüş iki olasılık görmüyorum.

Sülükler bile daha özgürdür, Özgür Bey.

Öğür Bey. Adınızı da değiştireceksiniz. Uyarız. Kreasyonunuz genişleyecek. Özgür hariç. Bey, olur. Hatta olmalı. Zül Bey. Zır Bey. Bakın, oluyor.

Olacak.

1 yıl içinde görüşmek üzere, her gün.

MASAÜSTÜ


 

Cumartesi, Ekim 21, 2023

UZAYLICA, PEK UZAYLICA

Dünyadaki kötülüğün kökünü kuruttuğumda geldi uzaylılar sonunda.
Öncü gelenler öldü, hastalandı, en iyiler depresyona girdi.
Ana gemiye götürmek istemiyor musunuz beni diye sordum. İleri çıkanların cesareti kötücüldür.
Gezegeninize götürmek istemiyor musunuz... Gerçekten gelişmiş bir uygarlık mısınız görelim.
Kime göre neye göre lafını uzaylılardan duyacağım aklıma gelmezdi.

Cuma, Ekim 20, 2023

TRİOLOJİ

“-Biz yeniliğin peşinde değiliz, tesirliliğin peşindeyiz.
-Tesir ya da esir, fark etmez. Efendi bulmanız lazım o zaman kendinize...”

(Bir sofist ve iki sofistin trioloğundan.)

FİLLES VE ÇİMEN

“Tanımın tek anlamı; bir özdeşliğin yeniliğiyle ilgili olan anlamdır.” Deliuzo

MEYİL

-Her şey kendi sonuna meyillidir.
-Her şey olacağına varır da diyebilir miyiz...
-Diyebiliriz.
-...benim olacağına.

PARADİSO

“Yeryüzünde uydurulan
her sözle böyle oynansaydı
gereksiz olurdu kavramak.”

Paradiso (Cennet) / Mante

ÇEKİCİ


 

SİKİROKKO


 

KUSURSUZ KAÇIŞ!


 

Perşembe, Ekim 19, 2023

DUR BİRAZ ÇOK MÜKEMMELSİN (Love and Hate Gate)

Size biraz iyi biraz kötü haberlerim var.

Bir de mükemmel.

Hangisinden başlasam bilemiyorum. Bu kötü haber.

Gerisi iyi. Aklınız alır mı bilmem. Bu da kötü.

Dünyada tek bir kişi kaldı. Bildiğiniz dünyada.

Bu ama iyi haber, çünkü bu son kalan, kötü insan.

Tüm iyiler ise başka bir dünyada, iyileşenler, bir çeşit paralelinde.

Ben de ordayım, yani burdayım.

Dünyadaki tüm insanları buraya gönderdikten sonra ben de geldim.

Nasıl gönderdim; tabii ki ışınlayarak.

Bu iyi bir haber; yani ışınlayabiliyorum. Tüm insanlar değilse de ben.

Işınlayabiliyormuşum... Bilmiyordum, haber verdiler. Telepatiyle.

Bu da iyi haber, insanlar telepatiye çok yakın, bazıları becerebiliyor.

Böylece bana ulaştılar dünyadayken. Sen dediler, dedi eski sevgilim, 30 yıl önce ayrıldığımız, sonra ortadan kaybolan.

Hiç rastlamadığım için ortadan kayboldu diye düşünüyordum, meğer gerçekten kaybolmuş; benim kaybedişimle.

Sonra da bu dünyada yani paralelinde, tekrar ortaya çıkmış; ışınlamışım işte.

Bilmeden.

Tüm eski sevgililerimi, arkadaşlarımı, tanıdıklarımı; onlara kızınca; defol hayatımdan deyince.

Defolmuşlar.

Atomlarımıza, moleküllerimize -neyleriyse onlara- ayrıldık ve burada birleştik, dedi sevgilim, Zeta.

Bu dünyada yok olmuşlar, ki ışınlanmada bunun nispeten kolay olduğunu okumuştum; ama başka bir yerde tekrar vücut bulmanın zor olduğunu, okumuştum.

Bulmuşlar, vücut; tek bir eksikle; beni kızdıran o kötü şey; onsuz.

Senden ayrılmak hücrelerinden ayrılmak demek zaten, dedi Zeta. Birleşmek de arınmak demek. Kötülükten.

Şeytan çıkarma gibi.

Işınlaman, aydınlatman demek. Bir çeşit iyi kopyalarımız burada.

Böylece burada, yani ikinci evrende, kötülük olmayınca, geliştirmişler bazı yetenekler.

Zeta da telapati yeteneğini geliştirmiş. Senin yüzünden dedi. Senin sayende diye düzeltti. Hala eror verebiliyoruz dedi. Bana böyle ulaştı. Bizi ışınladın dedi. Her şeyi anlattı. Kafamın içinde belirerek.


Düşündüğün gibi, dedi; doğal değil kötülük... Bütün değil, parça parça, sonradan olma. Atomlarına ayrılamaz. Ama atomlarımızdan ayrılabilir. (Hoş, ruh da -dediğin gibi- zincir olamaz. O da bir büyük halka.)

Bu işte mükemmel haber.


Şimdi dünyadaki diğerlerine yap; kişiye odaklanma, o kötücül şeye, temel kavrama odaklan.

Nedir; bencillik.

Böylece toplu olarak insanları ışınlayıp diğer tarafa gönderebildim.

Gönderdikçe, aydınlattım, ışıldadılar ışınlamamla. Bu da ışınlanmanın mükemmeli; iyisi gibi bir yerden bir yere gitmek değil sadece...

Kalan kötülük -bir virüs gibi düşünebiliriz- kalanlarda toplandı.

Kalan azaldıkça, daha da azaldıkça, tek bir kişide toplandı.

Planlamıştım. Rastgele. Bir adam. Tek. Yaşlı.

Onla ben kaldık. Koca dünyada. Fark ediyordum. Tek bir yönden geliyordu kötülük hissi. Her yerden geleceğine.

Ölmesini bekliyordum. Yalnız. Ama buldu beni. Aslında bekliyordum.

Düello.

Sana geçirmeye çalışacak virüsü, dedi Zeta. Can havliyle.

Bırak. Geçirsin. Ele geçirsin seni. Ruhuna sinsin. Onu aşman daha kolay olacak böylece. Nefret etmen.


Işınladıklarıma bir kızgınlık, bir nefret duyduğumu hatırlıyorum. Tanımadıklarıma karşı kendimi dolduruyordum, onlardan nefret edeyim diye, böylece gönderebilmiştim. Şimdi ne olacaktı, kendimden nefret mi edecektim? Kendimi her insandan çok severdim. Nefret etmezken nasıl ışınlayabilecektim kendimi? Şeytan virüsün başka becerileri de var mıydı peki? Kendime yabancılaşınca onun etkisine girer miydim?



Herkesi geri ışınlıyormuşum...



Zeta girdi araya: Sana inanmam için senden bir tane daha olmalı demiştim sana anlıyor musun?

Hatırlıyor musun diyecektin sanırım!

Hayır, anlıyor musun! İşten senden bir tane daha: Karşıtın. Onu aş, geç.

Ellerimi öpebiliyorum, ellerimden de öpmek isterdim.

Seni anlıyorum.



Kötülük büyüdür, yapılması gerekir; büyücü de kötüdür bu yüzden...

İyilikse büyüleyici.



Hisset. Dünyadaki tüm kötülüğü. Neden ondan bu kadar iğrendiğini. Anla. Yeteneğini nasıl kazandığını.

Nefret, kutsaldır; kutsala.

Böylece kötülük yapabilirsin. Bu dünyadaki son kötülüğü. Bir son günah yeterli. Yok oluş her şeyden önce gelir. Ama yapmayacaksın.



Nasıl yapabildin bunu?

Neyi?

Işınlamayı!

Ben nerden bileyim...

Nerden bileceksen oraya ışınla beni.

Üzgünüm. Sen buna uygun değilsin. Sen özürlüsün.

Neden hepsinin suçunu ben çekiyorum Neden ben çarmıha geriliyorum!

Ben ne kadınlara gerildim...

Hata sende. Kusursuzsun. Hatasız kul olmaz.

Hatalı, kul olur.

O zaman: Özür dilerim. Tüm insanlıktan.

İletirim.



Yaşlı adam kaldı. Yanında bir köpek. Devamlı hırlıyor ona. Hayvanlar ışınlanamıyor. İçlerinde kötülük yok.



Gel.

Herkes burada.

Adı: Olası... Dünyaların en iyisi.

Henüz şaşkınsın.

Herkes seviyor seni, arınmış olarak. Özür diliyor ve teşekkür ediyorlar. Ediyoruz.

Hepimiz bencil. Herkese yarıyor.

Hepimiz narsist. Herkes herkesi seviyor.

Onu görünce tam olarak inanacaksın. Hüzünlü suratını görünce -başkasının suratı gibi.

Kim o?


....

Hayat Olası’da başlamış. Kötülüğe tahammülü olmayan bir dünya. Gezegenin kendisinin tahammüllü yok! Böylece ilk günah işlendiğinde dünyaya ışınlamış yapan yaratığı. Efsanesi de çıkmış: Dünyaya fırlatılmış olmak... Olası’dakiler böyle bir cennette yaşarken geliştirdikleri yetenekleriyle dünyadan haberdar olmuşlar. Kendilerine Olası dendiğinden mesela. Bu adı ve sloganı benimsemişler: Olası: Dünyaların en iyisi. Ya da mesela: Dünya, başka bir dünyanın (Olası’nın) cehennemidir... (Yapmacık; dünya kasabasının Olası’daki adı.) Bu arada dünyada sen doğdun, dedi Zeta; gezegenin ikizi, azılı kötülük nefretçisi. Nefretin yok edebiliyordu, kötülüğü barındıran bedeni. Böylece artık dünyada yaşamın var olmasına gerek kalmadı. Sen dünyada yok olmasını sağlıyordun, Olası’da kopyası oluşuyordu. Mükemmel klonlar.

Çarşamba, Ekim 18, 2023

UÇAN DAİRE GÖREN ALZAYMIRLI

“Hatırlamıyorum bak bazı şeyleri."

DÜELLO

Düello alanına tam saatinde gittiğimde rakibim ölmüştü. Yoksa düelloya davet edecektim

BAD RILLARD

"Simulakr, gerçeği gizlemez; kendisinin olmadığını gizleyen gerçektir. Simülakr gerçektir." Baudrillard

Adam kendisinin sanal gerçek olduğunu gizlemiyor; ama gerçek sanalıyor.

Salı, Ekim 17, 2023

DUR BİRAZ ÇOK MÜKEMMELSİN (Love and Hate Gate)

Size birkaç iyi birkaç kötü haberim var.

Bir de mükemmel.

Hangisinden başlasam bilemiyorum. Bu kötü haber.

Gerisi iyi. Aklınız alır mı bilmem. Bu da kötü.

Dünyada tek bir kişi kaldı. Bildiğiniz dünyada.

Bu ama iyi haber, çünkü bu son kalan, kötü insan.

Tüm iyiler ise başka bir dünyada, iyileşenler, bir çeşit paralelinde.

Ben de ordayım, yani burdayım.

Dünyadaki tüm insanları buraya gönderdikten sonra ben de geldim.

Nasıl gönderdim; tabii ki ışınlayarak.

Bu iyi bir haber; yani ışınlayabiliyorum. Tüm insanlar değilse de ben.

Işınlayabiliyormuşum... Bilmiyordum, haber verdiler. Telepatiyle.

Bu da iyi haber, insanlar telepatiye çok yakın, bazıları becerebiliyor.

Böylece bana ulaştılar dünyadayken. Sen dediler, dedi eski sevgilim, 30 yıl önce ayrıldığımız, sonra ortadan kaybolan.

Hiç rastlamadığım için ortadan kayboldu diye düşünüyordum, meğer gerçekten ortadan kaybolmuş; benim kaybedişimle. Bu da ışınlama işte.

Sonra da bu dünyada yani paralelinde, tekrar ortaya çıkmış; ışınlamışım işte.

Bilmeden.

Tüm eski sevgililerimi, arkadaşlarımı, tanıdıklarımı; onlara kızınca; defol hayatımdan deyince.

Defolmuşlar.

Atomlarımıza ayrıldık ve burada birleştik, dedi sevgilim, Zeta.

Bu dünyada yok olmuşlar, ki ışınlanmada bunun nispeten kolay olduğunu okumuştum; ama başka bir yerde tekrar vücut bulmanın zor olduğunu, okumuştum.

Bulmuşlar, vücut; tek bir eksikle; beni kızdıran o kötü şey; onsuz.

Kötü de oymuş, birleşmeyi engelleyen, iyilerin toplanmasını.

Senden ayrılmak hücrelerinden ayrılmak demek zaten, dedi Zeta. Birleşmek de arınmak demek. Kötülükten.

Şeytan çıkarma gibi.

Işınlaman, aydınlatman demek. Bir çeşit iyi kopyalarımız burada.

Böylece burada, yani ikinci evrende, kötülük olmayınca, geliştirmişler bazı yetenekler.

Zeta da telapati yeteneğini geliştirmiş. Senin yüzünden dedi. Senin sayende diye düzeltti. Hala erör verebiliyoruz dedi. Bana böyle ulaştı. Bizi ışınladın dedi. Her şeyi anlattı. Kafamın içinde belirerek.




Düşündüğün gibi, dedi; doğal değil kötülük... Atomlarına ayrılamaz. Ama atomlarımızdan ayrılabilir. Çünkü bütün değil, parça parça, sonradan olma. Sonradan olacaksan hiç olma. (Ruh zincirine dışardan bir halka... Hoş, ruh da zincir olmaz ya. O da bir büyük halka.)

Bu en iyi haber. Mükemmel olan iyi.

En sevindiğim.




Şimdi dünyadaki diğerlerine yap; kişiye odaklanma, o kötücül şeye, temel kavrama odaklan.

Nedir; bencillik.

Böylece toplu olarak insanları ışınlayıp diğer tarafa gönderebildim.

Gönderdikçe, aydınlattım, ışıldadılar ışınlamamla. Bu da ışınlanmanın mükemmeli; iyisi gibi bir yerden bir yere gitmek değil sadece...

Kalan kötülük -bir virüs gibi düşünebiliriz- kalanlarda toplandı.

Kalan azaldıkça, daha da azaldıkça, tek bir kişide toplandı.

Planlamıştım. Rastgele. Bir adam. Tek. Yaşlı.

Onla ben kaldık. Koca dünyada. Fark ediyordum. Tek bir yönden geliyordu kötülük hissi. Her yerden geleceğine.

Ölmesini bekliyordum. Yalnız. Köpeğimle. Ama buldu beni. Aslında bekliyordum. Kokumdan. İyilik kokuyorum.

Düello.

Sana geçirmeye çalışacak virüsü, dedi Zeta. Can havliyle.

Bırak. Geçirsin. Ele geçirsin seni. Ruhuna sinsin. Onu aşman daha kolay olacak böylece. Nefret etmen.




Işınladıklarıma bir kızgınlık, bir nefret duyduğumu hatırlıyorum. Tanımadıklarıma karşı kendimi dolduruyordum, onlardan nefret edeyim diye, böylece gönderebilmiştim. Şimdi ne olacaktı, kendimden nefret mi edecektim. Kendimi her insandan çok severdim. Nefret etmezken nasıl ışınlayabilecektim kendimi. Şeytan virüsün başka becerileri de var mıydı peki. Kendime yabancılaşınca onun etkisine girer miydim...




Herkesi geri ışınlıyormuşum...




Zeta girdi araya: Sana inanmam için senden bir tane daha olmalı demiştim sana anlıyor musun?

Hatırlıyor musun diyecektin sanırım!

Hayır, anlıyor musun! İşten senden bir tane daha: Karşıtın. Onu aş, geç.

Ellerimi öpebiliyorum, ellerimden de öpmek isterdim.

Seni anlıyorum.




Kötülük büyüdür, yapılması gerekir, büyücü de bu yüzden kötü...

İyilikse büyüleyici.




Hisset. Dünyadaki tüm kötülüğü. Neden ondan bu kadar iğrendiğini. Anla. Yeteneğini nasıl kazandığını.

Nefret, kutsaldır; kutsala.

Böylece kötülük yapabilirsin. Bu dünyadaki son kötülüğü. Ama yapmayacaksın.




Gel.

Herkes burada.

Adı: Olası... Dünyaların en iyisi.

Henüz şaşkınsın.

Herkes seviyor seni, arınmış olarak. Özür diliyor ve teşekkür ediyorlar. Ediyoruz.

Hepimiz bencil. Herkese yarıyor.

Hepimiz narsist. Herkes herkesi seviyor.

Onu görünce tam olarak inanacaksın. Hüzünlü suratını görünce -başkasının suratı gibi.

Babanı.




Şimdi kaldı. Yanında bir köpek. Adama hırlıyor. Köpeğimi bıraktım. Hayvanlar ışınlanmıyor. Kötü değiller. Nedenini biliyorsunuz. Virüs onları etkilemiyor.




Şu konuşmaları hayal ettim:




*

Peki nasıl gelmiş en başta...

Gelmemiş. Dünyaya doğmuş. Yurduymuş. Biz sonra geldik. Olası’da ilk günah işlendiğinde Dünya oluşmuş. Kötü de dünyaya ışınlanmış. İnsan oluştuğunda da ona katılmış. Gelişmiş. Engellenmemiş, engellenememiş; ya da tersi.

Onu yenememişiz. Yenmemişiz. Yoksa kötüyü ışınlardın en baştan...

Yok olduk ama işte. Şimdi son günah ile yok olacak. Ve unutulunca. Yok oluş her şeyden önce gelir.

Ona arkadaş göndermek zorunda kalmayız umarı...




*

Nasıl yapabildin bunu?

Neyi?

Işınlamayı!

Ben nerden bileyim...

Nerden bileceksen oraya ışınla beni.

Üzgünüm. Sen buna uygun değilsin. Sen özürlüsün.

Hatasız kul olmaz.









Hatalı, kul olur.



Özür dilerim. Tüm insanlıktan.









İletirim.






*

Neden hepsinin suçunu ben çekiyorum. Neden ben çarmıha geriliyorum.

Ben ne kadınlara gerildim!

Sen onları affettin...

Şimdi sana atfettim.




Şeytan çıkarma değil göğe yükselme.

Şeytan kovma. Şeytan şeyleştirme.




Herkes benim kölem. İyi davranmam şaşırıyorlar. Ceza verdiğimde suçluyuzdur diyorlar.




Tanrının cesedi bulunamadı.




Kötünün telepatik yeteneği var.




“Her şey olabilirsiniz ama “olmuş” olamıyorsunuz.” Menzil




İzlemeden yazdım, Ajda Pekkan demiş kendi de, bilmeden yakıştırmıştım. Ama devam edemeyeceğim.




Bunlar dünyadaki her metni okumuştur. Neden onları tekrarlıyorlar! Tekrarladıklarının farkında mı değiller! Bilerek mi yapıyorlar, liselilere (yani Tüm Türkiye) hitaben! Yazdıklarına nasıl güvenebilirim bu şartlarda.







Hayat Olası’da başladı. Kötülüğe tahammülü olmayan bir dünya, geçit vermeyen bir organizasyon, yani dünya dediğinize geçit veren. İlk günah işlendiğinde hemen hemen olası bir ikizi olan dünya oluştu ve oraya ışınlandı yapan yaratık. Olası’dakiler cennette yaşarken geliştirdikleri yetenekleriyle dünyadan haberdar oldular. Kendilerine Olası dendiğinden mesela. Bu adı ve sloganı benimsediler: Olası: Dünyaların en iyisi. Ya da mesela: Dünya, başka bir dünyanın (Olası’nın) cehennemidir... Nüfusu az ve öz. Kötülük var olamıyor, kötücüllük ise hemen dengiyle eşitlenip dengeleniyor, eleniyor. Otoriter, köle ruhlular ile. Sadistleri elimine eden mazohistler. Bu arada dünyada sen doğdun; kötülük nefretçisi. En güçlüsü ve en hassası. Kötülükten nem kapar. Nefretin yok edebiliyordu, kötülüğü barındıran bedeni. Böylece artık dünyada yaşamın var olmasına gerek kalmadı; herkesi gönderebilirdin ve gönderdin Olası’ya. Sen yok olmasını sağlıyordun; ve Olası’da ikizi, kopyası oluşuyordu, kötülüğü geride, dünyada bırakarak. Bırakan kopyalar. İyi kopyalar. Aşmış ikizler. Mükemmel klonlar.




Karşı kutup




Olası’ya yeni gelenler yerleştirildiler. Kötülük eksik geldiklerinden bu iş çok kolay. Tüy kadar hafif bir dünya.




Hiçbir zaman keşfedilmediği için hep icat ediliyor.

Keşfedildiği için icata gerek yok.

Keşfedildiği halde icat edilen.




Dünya düşlenen bir şeydi. Olası, gerçektir. Dünya bir yanılsamadır. Derler. Doğrudur. Ama sadece bu anlamda.



zincirleme tepki

domino etkisi ruh etkisizliği




yapay zeka. Dünyada doğacak ve Kubilay olduğunda Olası’ya.

Bu dünya bir sahnedir. Aslında prova.




Bağışıklık



atlas vazgeçti. Daha iyi. Işınlama yok.

Işınlama yok, içimde var. tanrı.




Ayna: ama ayndan güzel görürüz ve güzelizdir. Ayna bizi o kadar güzel görmez.




Dünyamız dünyadan uzaklaşıyor. Bir ara içinden geçmişti. Işınlama budur.

İnsanın içinden bir şeyler geçer ya, öyle.




İyi kötüyü üretir ki kötüsünü oraya göndersin.




Anlam mutsuzdur. Çözümleme mutsuzdur.!!




ikircik. Alıntı: Dünya.

Olası ve Alıntı.




Her şey Gerçek olmayacak kadar apaçıksın.

Apışarasısın








"Simulakr, gerçeği gizlemez; kendisinin olmadığını gizleyen gerçektir. Simülakr gerçektir." Baudrillard




Adam kendisinin sanal gerçek olduğunu gizlemiyor; ama gerçek sanalıyor.







Kendini önemsemeyen insan metinleri... muhtemelen önmesi de biri. Bu kadar akılla bu kadar saçmalamasını ottan bokton okura (bokura) geçirebildiği için o da şaşkındır eminim. Emin miyim? Similasyondur diyecek gerzek. Halbuki: Murasilasyon.







Kusursuz olursa iz bırakmaz. Cinayet ya da dünya.

Böylece yanılsama olabilir.

Ratslantısaldır kurululuk/kusursuzluk




yapmacık. Doğal düzeni başarıslığa uğratma isteği.

Düzello alanına gittim rakibim ölmüştü.




Hiçbir şey arzulamama korkusuyla insa hiçi arızlarmış niçe










mikroskobik düzen beni ilgilendirmez. Olası’yı anlamıyorsan mikroskobik olduğunu düşün.







O anımsadığınız gerçek bir geçmiş değil. Uydurukçular.

Senin uydurmadığını nereden bileyim.

Hangisi öbünü açacaksa odur gerçek olan. Geçmiş.




Ademin göbeği yoktu. Bir kadın tarafından doğurulmamıştı. Biz de öyle olacağız.




Yoktan var edilmişsek tekrar doğabiliriz. Ölmeyebiliriz. Evrimde ise öleceğiz.




OLASI: Gerçek orasıydı buraya klonlandı, hatalı olmasından da belli değil mi.

orası, Olası’dır.




Karşıt uzakta.




Oyunların sonuçlarından çok hakemlerin puanları önemlidir. Hakem de hakemdir ama.







Sahnesinden çekilebileceğimiz bir dünya. Aynasından. Aynasının karşısından.







20-25 yaşına kadar onla büyümüş. Sonra en büyük itirazcılarından birisi olmuş. Ama hala bağlı. Olumlamaya da çalışıyor, yok sayamıyor. Yok saysa da doğru olmaz; ama bunun olmazlığını yok sayması da doğru değil. 50 yaşlarında. Bakalım ne zaman bakım gerektirmeyecek.







Kötülük yapmamlısın yoksa bİZden biri olursun. BENDEN BİRİ

kusur bırakıyorum ki bana benze: baba. İnsan yapay zekaya.




islamcıların aklama çabaları. Kurandan kopamadan yumuşatma çabaları. Muhammed bilmem ne.










Zaten herkes kendi klonunu oynuyor, klonlanma geç bile kaldı. Klonansan ne fark eder. Sanallık v ekitle iletişim




yapay döllemeyle erken boşlama aynı anda. Olay ve kopyasının yakınlığı.




Molekkülerimize ayrıldık. Muratlarımıza.




Mükemmellik dışlıor beni embesili. NÜTOPYA




bütün kültürler iz bırakarak yok olmuştur ama hep iyi izlerini (mi)?

Yok olarak daha üste çıkarsak kötü izler olumlanır.




M etaverse. Hepiniz sanal ben tek gerçek.




Fırlatılıp atıldı olası dan dünyaya.




Varlığın olmasaydı sorumluluk sahibi olabilirdin...




yokolma sanatçısı.