Bunlar kutlu insanlardır çünkü mutluluktan vazgeçmişlerdir. Umutsuzluklarından değil ama kendilerini bilmiş olmalarından. Hatalarını bilirler, kusurlarını, günahlarını bilenler vardır; birbirlerine hatırlatır, gerekmezse uyarırlar. Hepsi bilir böylece ve inanır: Başkanlarına. Başkanları mutludur, çünkü hatasızdır... Başkan dünyalarının merkezinde yaşar ve tüm gözetleme cihazlarını kurduran kişidir. Her şey, herkes apaçık ortadadır. Kimse bundan gocunmaz, utanmaz, gocunan ya da sözde utanandan şüphelenilir çünkü. Demek bir kusurunu saklamak istiyordur böyle bir kişi...
Geçmişin kandırıkçı öykülerini aşağılamayı da bırakmışlardır, sadece gülerler. İşte her yerde gözü olan Big Brother hikayesi; halbuki kendi uygarlıklarının ana kuralı budur, saklayacak bir şeyinin olmaması; yalan söylenmesine gerek olmayan bir düzen kuramıyorsan, yalanının hemen ortaya çıkacağı bir düzen kurarsın; değil mi...
Ya da İsa hikayesi ve onun da kötüsü olan -üstelik akıllı bir kadının yazdığı- Omelas hikayesi...
Neymiş efendim; peygamber(!) insanların tüm günahları için çarmıha gerilir ve acı çekermiş! Omelas’da bu acı küçük bir çocuğa çektirilirmiş... Bazıları da buna dayanamayıp çeker gidermiş, üstelik bu hareketleri de gururlu bir hareket olarak gösterilmiş; halbuki düpedüz korkaklık değil mi bu... O çocuğun yerine, ya da İsa’nın yerine kendilerini önerenler nerde!
İşte Bumelas’da... Herkes kendin önerir acı çeken yerine ve hepsi de günahkar olduklarından zaten, hepsi çeker acıyı. Bir kişi hariç...
Onun mutluluğuyla da mutlu olur Bumelas halkı... Olması gerektikleri kadar; olması gerektiği gibi.
Salı, Kasım 21, 2023
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder