Cumartesi, Nisan 28, 2007

Basılmamış romanımdan aforizmalar 3

*
Sadece dünyanın kendi etrafında dönmesini istemiyor, bu basit bir egoistlik; o benim dünyamın da onun etrafında dönmesini istiyor, bu diktatörlük.


*
Günah çıkarma, ortada bir günah yokken gerçekleşiyorsa, bu, insanın kendine karşı işlediği bir günah değil midir…


*
Birçok evlenme teklifi, teklifin kabul edilmesinden dolayı yaşanacak o üstünlük, hakimlik, becermişlik, isteğini onaylatmışlık, layık olduğu onaylanmışlık duygusuyla yapılır. Çoğu erkek, bu kadınla evlenmeli miyim? diye sormaz kendine. Bu kadınla evlenmeyi gerçekten istiyor muyum? Şu an yaşadığım hayatta en önemli amacım bu mu? Sormazlar erkekler böyle şeyleri kendilerine, onun yerine kadınlara sorarlar.


*
Gerçeğin peşindeydim ben, kadınların değil. Çünkü gerçek kadınlara çıkmıyordu.


*
Aşkı anlayıp hayatı anlamadan kalırsanız, şaşkınlaşırdınız; ama hayatı anlarsanız aşkı aşar, aşkınlaşırdınız.


*
-Neden beraber intihar etmiyoruz, sen de her şeyi göze al.
-Yukarı atlayacaksak gelirim.

*
-Bir adam bu kadar uzaktayken bile canımı acıtabiliyorsa ben onun için her şeyi yaparım.
-Ben acıtmıyorumdur belki de, sen acıyorsundur.

*
İyi bir kitabın yazarına kitabın etiket fiyatından daha fazlasını borçlusunuz.

*
Ayda su bulan bir astronot gibi; dünyada insan bulmuşum... Ya da; hey dünyalı biz dostuz diyor, bir uzaylı, ve cidden dost çıkıyor, acı değil mi, tek dostunuz bir uzaylı...


*
Erkekler kaba değil çok kibar aslında. Yalancı kibarlık. İşte bu kaba.


*
-İnsanları olduğu gibi kabul etmiyorsun.
-Sen de şu an beni olduğum gibi kabul etmiyorsun.


*
-Beni tahrik edebilir misin?
-Beni tahrik edebilen her kadını edebilirim.

Pazar, Nisan 01, 2007

Yalnızca deniyordum

Aniden gelmem Aysel'i neden bu kadar rahatsız etti ki... Kapıyı uzun süre açmadı, açtığında da adeta panik halindeydi. Belki de başka planları vardı. Salona geçip konuşmaya başladığımızda da kekeliyordu devamlı. Ne yapacaktı acaba? Ay çok merak ettim şimdi... Neyse onu sonra öğreniriz. Üzerimi değiştirme bahanesiyle odasına girip, yalnız kalabildim sonunda. Neden diğer odada giyinmem için o kadar ısrar etti, anlayamadım.

Ama üsteledim:
“Beni odana sokmak istemiyorsun demek. Yoksa gizlediğin bir şey mi var?” deyince yumuşadı da izin verdi girmeme. Diğer odada giyinecek kadar enayi miyim ben güzelim... Orada gardırobun yok ki... Bu kısa sürede gardırobunun her tarafını iyice inceler, yeni neler almışsın görürüm. Senin giymeni bekleseydim, çatlardım doğrusu...

Eveet.... Hemen işe başlayalım, vaktimiz az. Ooo epey de giysisi varmış. Bunu biliyorum... bunu biliyorum... Bak bunu hiç görmemiştim. Amaan, çok rüküş bi’şey! Ya şu etek... Bu güzel işte. Tanrım, şunu denemeden yapamayacağım. Neyse ki soyunmuştum, hemen üzerime geçireyim... Nefis oldu. Şu en beğendiğim ayakkabılarını da ayağıma giyeyim, rengi uyar bu eteğe. Eminim onun üzerinde bu kadar iyi durmuyordur. Bir de şunu deneyeyim, yoksa içimde kalır. Bu da hiç fena değil. Haspa!... Bu yaz çok seksi olacak. Görenleri kıskandıracak. Hii!.. kapıya geldi.

“Yok yok gelme, soyunuğum. Pazarda alışveriş yaparken epey terlemişim. Biraz terimi siliyorum, sonra giyineceğim. Ay bekle canım biraz, patlamadın ya...”

Aman neyse gitti. Bu kız herhalde bir yere çıkacaktı. O yüzden bu kadar rahatsız oldu. Yoksa giysilerini denediğimi anladı mı? Canım nerden anlayacak, ben de fazla şüpheleniyorum. Neyse birkaçına daha bakayım da çıkayım artık. Şu da çok güzel, denesem mi? Neyse artık başka sefer. Gardırobun köşesindeki şu boşlukta ne var öyle? Sanki bilerek boş bırakılmış gibi. Ne olabilir ki, çok merak ettim...

Aman Allahım...! İşte şimdi bizim kızın çekingenliğinin nedeni anlaşıldı. En nadide parçayı buraya koymuş. Eh Aysel... demek bunu saklıyordun benden. Ulan orospu... bunu da üzerimde denemezsem bana da Maydonoz Naciye demesinler..!

.....

Naciye, Aysel'e, onun sevgilisiyle, onun yatağında çıplak yakalandığında, o her zamanki umursamaz tavrıyla şunları söyledi:

“Şey Aysel... yanlış anlama. Yalnızca deniyordum...”