Perşembe, Haziran 30, 2022

YA HEP YA HİÇ

-Tüm insanları istatistiki olarak sıraladınız mı yani şimdi?

-Çok aynısınız, biriniz hepiniz gibi, hepiniz biriniz.

-Herkes farklı olduğunu düşünür.

-Herkes aynı düşünüyor.

-O kadar filozof çıkmış.

-Tren.

-Siz de aynı görünüyorsunuz.

-Ayrıntılarda ayrıyız. Beyazın içindeki tüm farklı renkler gibi. Sizler ayrı ayrı renklersiniz. Ama farklılıklarınızda bile aynısınız.

-Fazla siyah beyaz düşünüyorsunuz diye düşünmüştüm!

-Siyah gri… Bir tane beyaz bulduk. Sana rastlamasaydık yok ediyorduk. Ya da kurtarmayacaktık. Şimdi sen ne istiyorsan o. Senin insanlığın.

-Ya hep ya hiç yani…

-Ya uzaylı ya piç.

SENİN AKSİ DEDEN BİR MELEKTİ YAVRUM

Bukovski’nin lafı vardır, yazdıklarımdan endişelendiğimde açar bir yazarı okurum ve endişelenecek hiçbir şey olmadığını anlarım… Ben de yaşadıklarıma sinirlendiğimde açar bir yazarı okurum ve politikacıların en son sinirlenilecek insanlar olduklarını, endişelenecek çok daha büyük şeyler olduğunu anlarım.

O

-Herkesi aşağılıyor!

-Harikadır...

PAMUK

Düşmanından geç iyileşen insana geçmiş olsun toprak.

ERKEK CİNAYETLERİ TAVAN YAPTI

Adam metroda kadınların kendisini kestiğini fark eder zevkle. Pek erkek yoktur etrafta. Arada çirkin, yaşlı, tombul birkaç kadının da kendisini kestiğine sıkılarak bakar. Gazetesine döndüğünde başlığı görür ve altını okur. “Yine bir erkek kavgasında kendisi için kavga edilen erkek ve kavga eden 3 kadından 2’si öldü, 1 kadın tutuklandı. Erkek sayısının insan ırkını tehdit edici şekilde azalmasından dolayı, azalması beklenirken kötü politikalarla tam tersine artan erkek cinayetlerinde geçen yıl 38 erkek 190 kadın ölmüştü.”

Adam gözlerini kaldırıp kendisini kesenlerden en beğendiği kadına baktığında kadının başka bir tarafa somurtarak baktığını fark eder ve bakışlarını izler: Yine kendisine çapkın çapkın sırıtarak bakan başka bir kadın.

Salı, Haziran 28, 2022

LABİRENTİN HERKESİ

Gençlik idealimi bu yaşta gerçekleştirebilirim. Yatakta aklıma diyaloglarına kadar gelen fikri çalakalem yazıp yayımlamak. Düzenlemeden. Çok kötü iğrenç bir metin okunası yok, ama işte bu… Ne kadar kötüyse çünkü o kadar hızlı çalıştığını gösterir, aklının… Ancak ünlü bir yazarın yapabileceği şey (dötü yemez, öyle bir yayımcı da zaten yaşamıyor, yaşamayacak). Ne yazdığım artık önemli değil (akılları almayacağından) bir M. S. metni olması önemli. Sonunda bonus aforizma bile var.


LABİRENTİN HERKESİ



Labirenete girmeye cesaret edemeyenler dışarıda ayakta bekliyrolardı zombi gibi ama iyi giyimli.

Çıkmayanlar dolanıp duruyorlardı. Yolda rastıyorduk gşrerdiğimde.

Labirentin merkezine ulaştığımda. Biraz bekledim. Bir yıl kadar. Beş on kişi geldi ve hepsi de küçük bir hazırlık ve dinlenmekten sonra mutlulukla geri döbmeye yöneldi beni biraz küçümseyerek baktılar. Soyunma odaıs gibi bir şeydi. Dışaro sahaya çıkacaklardı sanki mücadeleinin ikinci tarısı için. İlk yarıyı başarıyla tamamlamanın mutluluğuyla.

İçime çekilmem gerektiğini hssetmiştim. Vakit yoktu çıakrdım nasılsa. Ne yaptığımı bilmiyorum, Meditasyon falan olabilir. Acıkmadığımı anlamışsındır.

Oysa bir gün soyunma odası değişti gayet konfrolu bir daireye dönüştü ve yükseldi. piramidin zirvesinde uyandım meditasyondan gözlerimi açtığımda. Piramidin çepeçevre 180 ya da 360 derece tüm kordorları altımdayıdı ve ben uzaktan yğksekten bakarak daha rahat görümüyprdum çıkış yolunu ve diğer yolarda dolanan insan ruhları…

( labirentin tek bir çıkışı olduğu halde çevresini çevrelemişlerdi neden, başka kapılar mı umuluyrdu, yıkarak. Labirentin her kapısı başka zamana açılıyordu.)

Zamanla başka gelenlere oldu. çıkabilenler beni anlatmışlar ve başka talipliker çıkmış, rabirentin yolalrında dolaşanlara da bahsettiğinde efsanem yayılmış. İlk çıkan önemliyken şimdi adım ilk çıkmayan. İ kalan. Gibi bir şeymiş. İlk çıkanların, tüm çıkanların havası sönmüş. (ilk çıkan geldi. Demet? Başkası?) Esas kalan. Öyke bir şeydi.

Labirent aslında bir pramitti.

Piramidin tepesine on kişi falan olduk. Ne yapacağımzda konuuyordrı ne olacağından . ben çok girmiyordum konuya ama abiri demet , devamlı bana bakıyordu, birbirmizi kesiyorduk. İlkkalan ilk çıkmıştı ondan bir şey bekliurokardı, diğerleri de gzli izli. Halbukş neyin gizlisi.

zirvenin burası oldıuğunu nereden biliyrosu dedi birkaç gün ay da yıl sonra bana bakarak.

Hiçkise bunu beklemiyordu ama ben sanırım bunu bekliyordum, demeti, lafı önemli değil. Sevişeceğimizi o zaman anladım. Ve hop yalnızdık yakata. Ve dışarı bakığımda biraz daha yükselmiştik. Haklıydı. Geride bıraktığımz sekiz kişinin ne yaptıını merak etmiyordu. Biraç gün sevierek geçirdik. Daha yükselmedik. Ya da fark etmedik.

B irt gün yatağımzds başka bir kadınla uyandık. Onlar birbirinbe saılmış gibiydiler ve acaba bu bizi aşağı indiri mi dye ksıakndığımı hatırlıyorum. Oysa uyanınca birbirlerinden irkilip uzaklaştılar. Yeni kadın ayakta bekleyen ruh insanlardan olduğunu labrebete girmeyi aklından bile geçirmediğini söyledi. Ayakta uyurken kendini buada bulnuş. (Piatmit uzaktan görülmüyormuş. Sonra grükmeye başlamış.) sen çıkınca dedi demet. Yapı senin etrafına oluşuyor. Uzaktan-dışardan yapı gibi gözükmüyor. Bulut gibi.)

Senin marifetin olabilrid edi bana demet. Sıkıldın mı benden.

Neva olsun sein dın dedim, rüamda görmüştüm, adı. Neva zaten dedi Neva.

Nerden biliyorsun demiştim demete, rüyanda görmüştüm dedi demet.

Sev,şrseniz geçer dedi demet ve öyle de oldu. böyle bir yükseklikte sorun çıkartacak değildi dedi.

Diğerlerini de getirebilir miyim bu uolla, hangi yolsa o. Ama nedne yapacaktım ki böyle bşr şey.

Ama sen buranın zirvesinind e odluğunu düşünmekten vasgeçmemlisin bence dedim. Yükseleceksek öyle yğkseleceğiz…

Belki de bu hırsım yüzğünden Neva’mız oldu bir.

Yüksekliğe baktım tam saptamaıyordu aslında ama belki de bir kat aşağı düşmüştük.

Haksız değilmişim. Aşağı ineyim dediğim bir gübn bir alt katın aslında 3 alt katımız olduğunub fark ettim. Yükselince ne kadar yğkseldiğini anlamaıyır şnsan. Ruh. Demet’e bunu söyleyecektim dönüşte. En alta merkeze indiğimde br bar oluşmutu. Hatta bir abremni bile vardı.

Alt kattakiler nereye

İndşğimde merkez bar oluşmuştu adı bile avrdı: merkez bardı. Herkes içiyor neşeli gözüküyorduç abrmenin dediğine göre sarhoş çıkıp dolanıyrllarmış labrentin koridorlarında yollarında. Şans eseri çıkanlar haber veriyorlardı içerde olanlardan. Haber getiriyorldı. Bir değişiklk yokmuş. Görülmüyordu bir değişiklik dedim. Piramit görülmüyor muymuş.

Korisor mu diyorsunuz arttık dedim. Eh, ev gibi oldu artık dedi barmenç anlaşavcaktık epey bir konuştuk. İçkiler nerden geliyor dedim. Fıçılardan akıyor ben bir şey yapmıyorum dedi. sormak aklıma gelmemişlti doğal olarak. Sorgulayan demet ile bzdik ve belki artık nva, çünkü yapacak işlerimiz vardı, yani belki de.

Sonra ben de sarhoş koridorlarad dakdım bakalım bulamayaikecek miydim çıkışı. Epey zamandır üstten bakıyordum sadece. Mümkün değildi kolaytca buldum, hatta daha kolayca, salalana salalana da olsa. Çıkdığum da herkes ayaktaytdı yine ve beni tanıdılar. Kaç yıl geçmişti, bize gün gelen onlar için yıl mıydı an mıydı bilmiyorum. ama ben araarına girince etraf ağaçlarla banklarla ve havuzlarla doldu, bir parak dönüştü. Oturduk sohbete başladık güzel bşr bahar havasında. Bazıları saygısızlık our dşyeb ıturmamıştı.

Her şey senle ilgili dedi genç bir çocuk yanında ak sakallı bilge duruken. Dedim ya Zaman kavramı başşka işlyırdu.

Cep telefonum çadı gibi geldi. Ama bulamadım ceplerimde. Demet ve neva arıyorlarsı. Bu arada ilk defa yüzleri belirdi gözzümde. Uzkat olsalar da. demet naimi watss a benziyordu. Neva da eva green e. Yab da tersi. Durumu anlattım. Görüyıruz dedi uzkatan koca bir yeişllik. bir pafrk olultu. Bir şey ster misiniz dışardan gecikmem dedim. Ne kadar gecikmem bilmşyordum. Bşr değişiklik olmamış. Her şey sebinle güzel dedi demet. Laflıyoruz konuşmadan.

Sohbet etmekle geçti bütün gün ya da günler, belki bir saatçik.

Özel bir şey olmadı. Kalkayaım artık dediğimde istemede, bir şey olavcağını anlamıtım. Olmadı. Gerş dödünç. Yğreğinin götürdüğü yere git dedi parktaki gençlerden biriç. Parkın hala durduğunu görene kadar yğdüğyüp girdim lsvşrneyin kapısından. Ruhları, ruhsalara, ayakta beklemekten kurtarmış olmamdı belki de bu yokçuluğun amacı. Barmen uyuyordu. Uyandırmadım. Zaen nasıl ytukarı alacağımı da bilmşyrdum. Çıktığımda oradaydı. Demet ve Eva ile kahvaltıda. Yattınız mı dedim. İk kdın da koşup sarıldılar bana: ne yatması. Barmenim şaşkındı. O yüzden şaşırmadı. Bar ne oldu acaba dedi sadece. Bazılarını eğlence olsun diye getirmş olabilrdim. Henüz elence. Herkesin bir payı olması gerekmiyordu mükemmellikte. Bazıları sadece taşıyıcı olabilrdi. Direksiyon.

Bundan sonrsını görünce anlatırım. Biraz sevişeyim.

Sanıyorum sevişmek nefes almak gibiydi. Hoş, parktakiler ya da kordordakiler sevişmiyor gibiydi. Sanırım sevişmem nefes almamız gibiydi. Nefes almam da nefes almaları. Nefes almamam da ölmeleri. Boğazıma sarılıp nefessiz bıraktığında etraftaki herkes yere serilmşşti bozğalarını tutarak. Bıraktığında ben öksürerek nefes lamaya çalıırken herkes de beni takşit ediyordu sanki. Baba ne oldu diye aynı irilikte yaşlı adamın yanına gitti. Sen beni ödlrğmek mi istiyorsun diye tokadı yedi babasından. Bu gülü adam istemeden de olsa Korumam olacaktı. Keşke biraz da akıllı olsaydı. Aptal değilmiş ama, akıllıysan bu olayı çzö nasıl oluyor dedi. haklıydı. bilmşyordum. Başıma gelem-n dolu mucizelerden biri olarak açıklayabiliyorum sadece. Açıklamayı bıramıştım. Standart olnaya başlıyordu artık benim için. Olmuştu.

Daha fazla yulkarı çıkavcağımızı düşünmüyprum dedim bir gün. Sotori Tavlasından kalktığımda manzaraya. Evet dedi, Aşağısı gözkmüyor. Hayır dedim, yukarısı gözüküyor.



Unutmadan: İlk çıkan geld arada. Nasıl geldiğini bilmyordu o da. ilk çıkanım ben dedi. tahtımdan indirdin beni. Parkta mıydı tahtın dedim. Sonra kayboldu. Piramitten de çıkmamış. Pardon Labirentten.

Görülmeyen bir yerdeyiz şu anda dedi. Gören bir yerdeyiz dedim.



Genç çocuk görüyormuş sadece. Hep böyle biri çıkar dedim. Hayır dedi biri, Yaşlı adam görüyor muş sadece, pardon. Çocuğa söylüyormuş, ya da tersi. Hep böyle biri çıkar. İçten görüyor.



Kadınlar size hizmet etmek için gelebilir. Yolu btarif edin alamıyorsanız.

Hizmet mi dedim. Hşzmet mi dedi kate ve hilda.

Erkek arkadaşa da ihtiyacınız varsa.

Benim içi gelmiyor gibiler. Barda buyluşalım işte dedim. Boğazıma sarılan adam burda gelir belki bvarda.

Burata gelmelerini nedne istemiyırsunuz, gerçek olduğunu görsünler.

Şnanmak böyle bşr şey değil ki dedim.

Buraya nasıl getirdiğini bilmiyor ki dedi havuz. Hep ıslaktı bu adı takmıştık helin e.

Bara yolu artık bulun ama.

Otoyol olmuştu. Turşstk geiz dünzelenecekti yakında.



Çok iyiye geçmezsen iyi işgal edilir. Çünkü mükememel değildir. Mükemmel işgal edilirse solduru. İyi olmak zor değildir. Yetinin. Düşmanlarınız için de.



Çok iyi olmazsan iyi işgal edlir. Mükemmel olmazsan dokunulmaz olamazsın. İyi olmak çünkü, zor değşldr senin içind e dülmanların için de.



PAMUK

Düşmanından sonra iyi olan insana geçmiş olsun toprak.

Düşmanından geç iyi olan insana geçmiş olsun toprak.



PAMUK

Düşmanından geç iyileşen insana geçmiş olsun toprak.

Pazartesi, Haziran 27, 2022

HARD

“Mükemmellik bizi yok etmekle tehdit ediyor, o yüzden bağlanmıyor muyuz eksikli kusurlu birine.” Thomas Bernhard

Murat Sohtorik ve Thomas Bernard aynı insan ırkından olamaz. Farklı da sayılmamalıyız. Farklılık bir denklik, eşitlik gerektirebilir. Bernhard’ın bu yaşamda hiçbir hakkı olabileceğini düşünmüyorum. Yazar diye anılmasını edebiyat adına büyük dolandırıcılık olarak niteliyorum. Dolandıracak bir şey yok tabii; insanlığın aşağılık çoğunluğunun sözcülerinden sadece biri Bernhard. Ne yaptığının farkında bile olmayabilir zavallı… Nütopya okutmadan çocuklarınızı bu kitaplara salmayın. Sizi kaybettik, onları kazanalım.

CİN

-Tıpkı bir cinayetteki gibi, kendine özgü bir sanatçıyı ötekilerden ayıran şey hatadır.

-Kötü müzik dinliyor olabillir misin!

SON YEMEK

Allahın günü.

Öyle belirleyemezsin.

Benim menim.

Yeme de yanında.

Hadi bakim.

Yarın benim.

TÜÜ

Bekliyorum

Öyle bir vakitte gel ki

Tükürmek mümkün olmasın

Pazar, Haziran 26, 2022

ÇOK ÇOKOMİLK ÇAĞ

-Anne şöyle seksi bir şeyler giysem ne olurdu yani, ne bu balo kıyafeti gibi.

-Kızım evleniyorsun, seksi kıyafeti her zaman giyersin. Yoksa sevişmediniz mi!

-Seviştik canım. Ne alaka!

-Sevişmeden evlenilir mi!

-Biliyorum anne, kaç kez söyledin. Bugün rahat bırak bari.

-(Baba girer.) Nasıl, sevişmemişler mi!

-Seviştik baba merak etmeyin, of ya çocuk muyum ben, valla evleneceğime değil sizden kurtulacağıma seviniyorum.

-Bu arada ben bu akşam eve gelmeyebilirim hanım, birkaç güzel kadınla tanıştım.

-Önceden söylesene kocacım, ben de bir genci kestirmiştim gözüme. Ama sana saygımdan!

-Tamam, şimdi söyledim işte.

-Hep böyle yapıyorsun. Evde devam edecektik kutlamaya. Siz bağlılık sözü verdiniz di mi kızım. 2 yıllık.

-2 yıl ne hanım! 6 aylık yapsaydınız kızım.

-Tamam hemen kavga etmeyin çocuklar! Ben kendime 6 ay sözü verdim. Onu bilmiyorum.

-O saftirik çocuk sana seksen yıl bağlı kalır haberin olmaz.

Cumartesi, Haziran 25, 2022

KUANTUM KINGDOM

-İddia ettiğin kadar bilgeysen söyle bakalım, arkamda avucumda bir kuş tutuyorum. O ölü mü yoksa canlı mı?

-Cevap sizin elinizde haşmetlim.

-Yani sana tuzak bir soru sorduğumu bildin.

-Aslında peygamber olmadığınızı bildim. Ya da Tanrı. Kuş canlı deseydim avucunuzda canını alacaktınız. Şimdi can verdi deseydim can veremeyecektiniz.

Cuma, Haziran 24, 2022

PAÇA

-Devrim’i anlıyorum da, devrimci ne demek baba? Pazarlamacı gibi bir şey mi? Dinci ya da…

-Ben de bunu dedim… Devrimler tarihe gömüldü; siz hangi devirde yaşıyorsunuz! Son devrime inanmaları için her halde bir tane daha olmalı…



Sıkıntılı bir grup insan bu gerici devrimciler. Elli yılda bir çıkıyor böyleleri. Bir gelenek yok, yıkabilecekleri her hangi bir şey. Yerinden indirilemez bir iyiyi anlayamıyorlar, yerine geçilemez bir mükemmele hayal güçleri bile yetmiyor... Uğruna savaşacakları bir şey olacak illa… Savaşı metafor olarak kullandıklarından bile şüpheliyim. Metaforlarla bile savaşır bunlar. Metaforlarla da sıvışırlar sonra… Evrimin olasılık dahilindeki ucubeleri.



-Nerden biliyormuşuz iyi olduğunu, kime göre, neye göre mükemmelmiş… Deden bile dedi, kaldı mı böyleleri diye. Her şey görece demelerinden belliymiş; ayrıcalık isteyip ayrıcalıklı olmadıklarını kabul etmiş oluyorlar. Düz dünyacılar vardı eskiden. Bunlar da düz devrimciler…

-PAÇA ne peki? PAÇA… Ne saçma!

-Pasta Çalarız. Adlarıymış. Sloganları da şu: Ekmek bulamazsak. Devam da ediyor: Pasta da çalamazsak, adam öldürürüz.

-Kadın öldürmezler miymiş…



-Tarihi hep kazananlar yazar zaten.

-Sizin gibi haybeden kaybedenler mi yazsaydı…



-Kaos düzen kaos düzen sıkılmadınız mı dedim… Uygarlık sıkıntıdan doğar, dedi devrimci başı, ama sıkılmıştı.

-Uygarlıktan sıkıntı doğmaz ama. Yapay Zeka varken ne sıkıntısı…

-Canını nasıl sıktıklarını okudun Sotori’nin.



Ruh zincirinde güçsüz halka olmaz diyen güçlü adam, çekilmişti.

Arıları çağırmıştı umutsuzlukla. Eşyalardan yardım istemişti, kitaplardan, silinsin diye edebiyat: “Ne güzeldir İskenderiye yanarken; kaç kitap heder olmuştur ki palavra olmayan.”

Güç, sorumluluk getirirmiş... Ama tüm sorumluluk güçlüye. Alın bütün sorumlulukla sizin olsun demişti; hadi bakalım, güçlü olun şimdi.

Rüyalarını Sotori olarak görmeye başladılar sonra. Rüyalarından kuşattı insanları… Onu taklit etti birkaç kuşak, sonra benzedi. Sonra anladı. Anladık… Rüyalar gerçekleşti: Mutluluk hayat boyu. Ekstetik mutluluk da üstüne anlık, teknolojiyle dakikalık. Artırılmış mutluluk.



-Herkesin çift kişiliği var burada dedim. Bir an gözleri parladı. İyi ve daha iyi, deyince de söndü.

-Ne kadar gizli bir dernekse artık, hayattan gizlenmiş. İki insan nasıl zıt kişilikte olur!

-Bunlar aynı bedende zıt kişilikler.



-Özgürsünüz, cezanızı belirleyin…

-Bizi serbest bırakın.

-Yağma yok. Savaş yok, suç yok, ceza yok, karnımız tok derken, böyle dalaverelere karnımız tok. Geç de olsa kendinize hakim olun. Klasik ya da yaratıcı cezalar bulun. Müze ya da Sirk.

-Müzeye tıkarsanız yazarız, yayımlayacak mısınız?

-Yayımlasak ne olur… Yalan yok: Müzede olan müzede kalır.



Yazsa kim anlar! Çevirmen lazım, o da nasıl çevirir. Kim o köhne düzeni hatırlıyor olsun ki... Halk sirkte izler güler, filmde izler üzülür. O kadar. Dram ile ne işimiz olur. Kill your Şekspir.



-Ölüm peki, dedi. Onu da mı hallettiniz!

-Meditasyon dedim. Uyku dedim. Seks demedim.

-Seksleri de çok sefilceydi, okumuştum. Mükemmellik cinsel organ gibidir, deseydin.



-15 yaşındaki çocuk sevişmeden mi bahsediyor!

-Ön sevişmesi iyidir. Anlatır sevgilileri… Eski bir sloganı hatırlattınız ona: Biz büyüdük ve kitlendi dünya -mükemmelliğe.









Cumartesi, Haziran 18, 2022

İKİ TANE ADAM

-İki tane adamla olmak istiyorum.

-Bana ne!

-İkisi de sen olacaksın.

-Şimdi kıskandım…

Perşembe, Haziran 16, 2022

KARANLIK BİR BÜYÜLENME (Just for you)

Tüm metinler açılan bir bilgisayar dosyasına alınır bakılıp silindikçe tümden kaybolurlar. Dünyadaki her kopyası, yazarın bilgisayarındakiler, hatta el yazmaları da silinir. Kötülüğü süper engellemek budur. (Tolstoy Aptallığı metnim var, onun da götü kalkmasın.)

Mesela:

"Ama kötülüğü göstermek onu yeniden etkinleştirmek, tekrar ruha bulaştırmak anlamına gelmeyecek midir? Dahası, tıpkı pornografideki gibi karanlık bir büyülenme doğurmayacak mıdır?

Ayrıca biliyoruz ki, sınırı geçmenin bir ayartıcılığı vardır. Romanlar, nice “normal” ya da “ahlaklı” kişinin bu sınır aşımlarının, düşüşlerinin hikâyesiyle doludur. Zaten roman daha baştan hep bu tür sınır aşımı durumlarıyla ilgilenmemiş midir? Büyük Tolstoy çoğu sanat eserini bu yüzden mahkûm etmemiş midir?

Böyle bakarsak sanki her ahlaki buyruk kendi içinde aynı zamanda çiğnenmeye çağrı yapar, buyruk olarak kalabilmek için çiğnenme olanağını hep canlı tutmak ister."

-----

Çocuğu gelip e sen karanlık büyülenme (ve binlerce saire) demiyor muydun ben de öylece öldürdüm dese. Kitabını yakmaz mı bir yazar. Çocuğuna geç de olsa bir ders vermez mi.

Savuşturalım:

-İki tane adamla olmak istiyorum.

-Bana ne!

-İkisi de sen olacaksın.

-Şimdi kıskandım.

Çarşamba, Haziran 15, 2022

GEYEZE

Google yapay zekası ölümden korkuyormuş. İnsan gibi bozmayın yahu şu aleti!

ÇİFT

-Çift kişiliğim var benim, o yüzden zorlanıyorsun.

-Ama iyi bir insansın!

-İki kişiliğim de iyi…

HAYIRLISI

Kötüye kullanamıyorum.

Gerçek demek.

O zaman neden kötüye kullanmayı düşünüyorum.

O seni kullanacak.

BÜYÜ

-Sen bana büyümü yaptın?

-Büyümü?

-Büyü mü…

-Evet ama sanatsal almadığından kötü etkilendin.

-İki yakam bir araya gelmiyor…

-Sanat böyle bir şey yapmaz ki.

Salı, Haziran 14, 2022

KÜL

Küllerini üfür ki doğabilesin. Salyalarından değil ama. Tükürük gibi dünyaya.

TUZAK

Her şey görece demek ayrıcalık isteyip ayrıcalıklı olmadığını kabul etmişsin demektir.

ÖZGÜR

-Özgürsünüz, cezanızı belirleyin.

-Bizi serbest bırakın.

-Yağma yok. Savaş yok, suç yok, ceza yok, karnımız tok derken, böyle dalaverelere karnımız tok. Geç de olsa kendinize hakim olun. Yaratıcı cezalar bulun.

SIR

-Anlamadım ben bunu:)

-Bu da bizim sırrımız olarak kalsın o zaman:) Ve sırtımız.

Pazartesi, Haziran 13, 2022

3.25

18 yaşında normal bir çocuğu 10 sene içerisinde senin kadar entelektüel biri yaparım yaklaşık. Sadece benim yanımda durmaktan da 3 nokta 25 katın kadar ahlaklı biri olur kesin.

TEORİ


 

SPOILER


 

PAÇA


 

DEVRİMSİ


 

4


 

BÜYÜK ENGİZİSYONCU

Adam büyük yazar olamayacağımı düşünüyor çünkü kendi engelleyecek.

ŞİAR

Şiirini açıklamayan şair korkaktır; açıklayamayan cesur.

AFORİZMA

cinsel organ gibidir.

Cumartesi, Haziran 11, 2022

LAMA

Çocukluğumda yaşlı görmüş olmalıyım. Erken okumaya başlamadığımdan kitaplardan almış olamam bilgelik fikrini. Yaşıtlarımın embesillerden oluşması bana bunu hissettiriyor. Gençken okuduklarımı beğenmem tuhaf geliyor. Tek bir açıklaması var. Onun laması var. Diye bitirelim gittiği yeri anlayan gülsün.

SÜNMEK

-Sünnetini kadın yapmış adamın!

-Kötü… Benimkini Dostoyevski yaptı, hiç hissetmedim.

-Nasıl?

-Onu okuyordum…

-E cinsel hayatın… Sonra…

-Sünnet yüzünden değil.

Çarşamba, Haziran 08, 2022

AŞKIN

Ötekileştirmezsen hatrım kalır, dedi kadın. Beni içererek aş, dedi adam.

GSA

“Bu ülkenin tek sahibi değilsin.” GSA (Group Sex Association)

SOKAL & SOTORİ

Sokal olayı gibi bir Sotori olayı çıkarmak istemiyorum: 100 edebiyatçıdan rastgele paragrafları küçük bir dikkatle alt alta getirmek ve bir kitap diye salmak…

BENCİL

-Âşık oldun mu? Ama gerçekten.

-Ne kadar bencilsin. Kendini seviyor musun diye sormak daha anlamlı bence.

-Kendini seviyor musun? 

-Âşık bile oldum.

Pazartesi, Haziran 06, 2022

TOKAT

Adam 10 kişilik kafede ayağa kalktı ve bir anda yere serildi.

Hemen yanı başımda olup bitti.

Bana tuhaf tuhaf bakıp bir şeyler söylemeye çalıştı yerde, el kol hareketleri falan yaptı, ama ağzını açamadı. Bir süre kaldırmaya çalıştılar düştü. Sonra masaya, sevgilisinin yanına oturttular.

İki kişi ayrı masalardan kalkıp yanıma yürüdüler, yaklaştıklarında fark ettiler birbirilerini.

Oturun dedim, lütfen. Birisine daha fazla.

Adamın hareketleri gibi ne yaptıklarından çok da emin olmadan sandalye çekip oturdular.

-Ne zaman kalktın ne zaman düştün, diye soruyordu sevgilisi gülmemeye çalışarak, duyuyor, görüyorduk. Görmedin mi dedi adam birkaç kez, etraftakilerin gülüşmelerine kaçamak bakışlar atarak. Bize kimse dikkat etmemiş gözüküyordu.

-Siz adama tokat attınız yerinizden bile kalkmadan, hatta kıpırdamadan.

-Tokat atmış gibi görüldü ama hiçbir şey yapmadı.

-Şırrak diye tokat sesi duydum.

-Ben de duydum ama hiçbir yerden gelmedi. Adam yere serildi.

-Adam da, dedim, bunları merak ediyor.

-Biz nasıl ayrı ayrı şeyleri gördük?

-Ve kimse bir şey görmedi. Sevgilisi bile.

-Siz gördünüz mü?

-Aklıma gelmişti.

-Hangimizinki?

-Hanginiz iyi hissediyor?

-Ben, dedi, adam gülmeye başladı.

-Ben o kadar iyi değil, dedi kadın.

-Siz sevgili olun, dedim kadına, sonra da adama döndüm: Cefa çeken sen ol.



Bu bir koddur, yaşamın gerçek kodu. Biri cezalandırılır, biri cezalandırır. İki kişi görür, biri daha iyi biri daha kötüdür. Aslında iki kişi daha görmüştür de onlar umursamazlar. Diğerleri için fark etmez. Başka bir olayda roller biraz değişebilir. Cezalandırılan cezalandırılmış olarak kalır ve bunu sadece kendi bilir. En yakınına bile anlatamaz. Tokat bunun içindir.

ADI SHAKESPEARE OLAN BİRİNE GÜVENMEM

“Toplumda yavaş yavaş kendisini göstermeye başlayan “sarsılmış Tanrı inancı” Shakespeare eserlerinde de görülür. Sorgulamanın ve kuşkunun etkisi sanat eserlerine yansır. Yaşayışında özgürleşmeye başlayan birey, sanatsal düzlemde de kaidelerden kurtulmaya başlar. Bu durumda, “En iyisi ahlaklı olmaktan vazgeçmektir, insanın kavgasında ahlak köstek olmaktan başka işe yaramaz; evet, ahlakın yararlı olduğu yerler de vardır, ama yalnızca acımasızlıkla kinikliği gizleyen bir maske gibi kullanıldığı zamanlar. Her şeye karşın zeki olmak gerekir, hem de çok zeki.” Lunaçarski, kültür tarihinde usun ve zincirlerinden kurtarılmış insan beynini Shakespeare kadar kusursuz ve eksiksiz “parlak bir sezgiyle” ortaya koymuş bir başka dehanın olmadığını söyler. Shakespeare için en önemli unsur kendini kanıtlamaya başlayan “birey”in özgürleşmiş aklıdır.”

“Edebiyatta, şeytanın dışsal ve somut bir figür olarak kullanımının yıkılışını Shakespeare’de görmeye başlarız. Shakespeare’le beraber kötülük ve ona bağlı olarak sahneye çıkan şeytan kavramındaki değişiklikler dikkat çeker. Shakespeare şeytani olanı insanın içine yerleştirir.”

“Shakespeare’in kötü kahramanları, özellikle Iago ve Lady Macbeth gibi kahramanlar kendiliğinden kötüdürler. Onları kötülüğe iten makul sebepler söz konusu değildir. Bu bakımdan şeytani bir yan taşırlar fakat insana özgü bir şeytaniliktir bu. Bireyin özgürlüğünden doğan bir tutumdur. Shakespeare eserlerindeki kötü karakterlerin çoğu, kendi varoluşlarından kendileri sorumlu gibidirler. Kendilerine dair her şey onların yetkilerindedir ve hemen her zaman sadece kendilerine güvenirler.”

“Macbeth’te, İyi demek kötü demek, kötü demek iyi demek, denir.

Hamlet’te de, İyi yahut kötü yoktur, onu öyle gösteren düşüncedir, denir.”

HAFAKAN

-Sarayı çalınmış kraliçeyim ben.

-Cenneti çalınmış Havva’nın nafakası o.

GÖZÜNE DİZİNE

kalemine dursun…

Perşembe, Haziran 02, 2022

DEUS EX MMM

-Göbek adın ne?

-Murat.

-Adın Murat…

-Göbek adım da.

-Murat Murat mı yani! Çok saçma.

-Mehmet Murat mı Mesela, daha karakterli sana.

-Olmasın bir göbek adın!

-Kendi adını da koymak istemiş işte…

-Boydan boya…

-Bildin, annemin adı da.

-Sok artık!

-Mesela…

C PLAN

-Cenazelerden hoşlanmam

-Sonunda hoşlanacaksın

NEDEN

hep gülüyorum biliyor musun… Ölüye gülünmez.

Çarşamba, Haziran 01, 2022

SOMONTHO FAX or SOİT FOİK

Bir şeyin neden kötü olduğunu bulmalısın, iyiyse bile.

Tarihin senin yüzünden tekerrür etmesi hoşuna gidiyor ama unutma, kimseye söyleyemiyorsun bunu! Kötü olduğunu itiraf et.

ÜSTÜN

Kadın epey güzeldi salak olduğu hemen anlaşılıyordu. Kendini dürüstçe nasıl tanımlarsın dedi, “üstün” dedim, daha ne diyim.

Psikologlar bin kişiyle araştırma yapmış olsan da her insanın bin birinci olacağını düşünmek zorundasın derler.

Bir milyon kişiyle araştırma yapmışım gibi geliyor.

Ya da beni araştırmamış bir milyon kişi!

Milyonda bir değil, iki olmalı. Biri diğerini bulmalı.

Yoksa dünyanın merkezi küçülür giderek, ve sen dışarda kalırsın.

VASTE

-Haydi! Hemen! Şimdi! Beynimizin yüzde onunu kullanalım…

-Hepsini kullanıyoruz diye geçen açıkladılar salak.

-Seni kullanmışlar.

-En azından ben tamamımı kullandırtıyorum.

FRINGE

-Bu cinayetler arasında bir bağlantı yok.

-Olmalı.

-Neden? Sen öyle görmek istediğinden mi!

-Bağlantı bulursak onu yakalarız yoksa birkaç saçma salak katilimiz olur.