Cuma, Temmuz 24, 2009

MAD MAX

Max Frisch

Günlükler

Büyük Anket

(Parantez içleri benim.)


*Birine karşı onun haberi olmadığı halde haksızlık yaptınız mı; bu yüzden kendinizden mi yoksa ondan mı nefret ediyorsunuz?


*Ölmüş olan kimi yeniden görmek istersiniz?

(Öldükten sonra hepsini.)


*Giderek akıllandığınıza ne zaman inanmaktan vazgeçtiniz, yoksa hala buna inanıyor musunuz? Lütfen yaş belirtin.


*Doğmamış olduğunuz aklınıza öylesine geldiğinde: Bu düşünce sizi huzursuz ediyor mu?

(Doğmamış olsaydım da aynı adam olurdum…)

(“Yine” kelimesini ekleyeyim mi diye sorarken kendime; “da” yı çıkarmaya karar verdim…)


*Ölmüş biri aklınıza geldiğinde: Onun sizinle konuşmasını mı yeğlersiniz, müteveffaya son bir şey söylemeyi mi?

(Ayvalıkta olduğumu öğrenen bir arkadaşım, neler yaptığımı falan öğrenmeye yanaşmadı bile; şuraya git, şurdan gel, şuradan şunu iç, şurada tost ye, selam söyle falan dedi…)


*Hangi sorunlar iyi bir evlilikle çözülür?


*Kadınlara acıyor musunuz?


*Ona dokunduğunuz için bir kadının ellerinde, gözlerinde, dudaklarında heyecan, arzu vs belirtileri gördüğünüzde bunu kişisel olarak mı alırsınız?


*Karınızın yerinde olmak ister miydiniz?


*İki cins arasında cinsel ilişkiler hakkında hangi kaynaktan daha çok bilgi edindiniz? Erkekler ya da kadınlarla yaptığınız konuşmalardan mı? Yoksa kadınların tepkilerini kestirerek mi?


*Biyolojiye inanır mısınız, yani günümüzde kadın ile erkek arasındaki ilişki biçiminin değiştirilemez olduğuna mı inanıyorsunuz, yoksa kadınların kendi düşünce biçimlerini yansıtan kendilerine özgü bir gramere sahip olmayıp erkek egemen dil düzenlemelerine tabi olmalarından dolayı edilgen kalmalarını binlerce yıllık bir tarihsel sürecin sonu olarak mı görüyorsunuz?


*Neden kadınları anlamıyor olmamız gerekir?

(Milan Kundera : Ayrılık Valsi)



*Bir daha umut etmemeniz için herhangi bir umudun kaç kez gerçekleşmemesi gerekir; söz konusu umudu beslememeyi yeni bir umuda kapılmadan başarabilir misiniz?


*Bir kadınla dostluk hangi durumda mümkündür?
-Cinsel ilişki öncesi mi?
-Cinsel ilişki sırası mı?
-Cinsel ilişki sonrası mı?


*Neye karşı sigortalı değilsiniz?


*Eğer ölüler diyarına (Hades) inanıyorsanız: Ebediyete dek herkesle görüşebilme düşüncesi sizi sakinleştirir mi, yoksa ölümden tam da bu nedenle mi korkarsınız?


*Neden ölenler asla ağlamaz?

Pazar, Temmuz 12, 2009

AZİZİM ya da Milan Kundera ­VS İhsan Oktay Anar (Hakem: Kafka)

-Milliyetçi misiniz Bay Kundera?
-Hayır romancıyım.
-Komünist misiniz Bay Kundera?
-Hayır romancıyım.
-Sağcı mısınız, solcu mu?
-İkisi de değil ben romancıyım.

Gerçek bir konuşma yukarıdaki; aşağıdaki de benim kurgum, ve daha gerçek:

-Romancı mısınız Bay Kundera?
-Hayır ormancıyım. Hem ormanı hem de ağaçları tek tek görebilen bir ormancı.
-Blair Witch Cadısı’nı gördünüz mü?
-!!!
-Şöyle bir cümle vardır: “Neden devamlı kamerayla çekim yapıyorsun sonunda anladım; kameranın arkası daha az gerçek değil mi…”

İhsan Oktay Anar çok “açık” açıklıyor bunu, az sayıdaki söyleşilerinden birinde:
-Asıl kimliğim yazarlık değil, demişsiniz bunu biraz açar mısınız?
-Bir insanın asıl kimliği insanlıktır.

Anar 1 Kundera 0

Ama sonra:
-Sizin için kadınsız romancı ifadesi kullanıldı. Gerçekten de Anar’ın romanlarında başlı başına ‘hikayesi olan’ kadınlara rastlamayız. Beş romanda da tekrarlanan bu durumun bir nedeni var mı?
-Pek çok romanda pek çok şey yoktur. Romanlarımda kadın yok. Ama ‘zebra’da, ‘bengal kaplanı’ da, ‘guguklu saat’ de yok.

Anar 1 Kundera 2 (Bazı goller 2 gol sayılmalı)

-Sizin için yapılan “Felsefeciliği edebiyatçılığı kadar iyi değil,” yorumlarına ne diyorsunuz?
(Cevap çok sıradan; almıyorum.)

Anar 1 Kundera 2.5

İçinde Kafka olmadan bir Murat Sohtorik metni olur mu; şöyle demişler, Kafka için: “Kafka bir aziz değildir, bir azizin daha da ötesinde, bir büyük yazardır…”

Kafka buna katılır mıydı acaba?

-Aziz misiniz, büyük yazar mısınız Bay Kafka?
-İkisi de değilim, ben yazarım.

ZÜL RENGİ

Elif Şafağın aşk adlı kitabını pempe kapağıyla ortalıkta okuyamıyorlar diye rahatsız olan erkeklerden dolayı zül rengi kapakla yayınlamasına tepki göstermiş ama yazmamıştım...


Elif şafağın bir yazısı çıktı gazetede... 12 Temmuz 2009 Haber Türk

Bunlar başka insan olmuşlar artık...

Diyor: "Demek ki sadece pembe değil aşk da kadınlara atfediliyor. Aşk ki kainatın özü yaratılışımızın gayesi... Aşk ki o imiş her ne varsa alemde..."


E o zaman neden değiştiriyorsun kapağını aşk adlı kitabının pembe!!!

Bu cümleleri kurmakla mı yazar olunuyor!!!!

"İlk başlarda çok üzerinde durmadık bu meselenin. Ama sonra baktık ki durum ciddi. Sosyolojik bir hadise var ortada."

Ne sosyolojisi!!!!

Ortada bir "marketing" hadisesi var; sosyolojik hadise olsa, kitabın kapağı değişmez; sıkı bir eleştiri gelir okura; okumayın kardeşim denir; sizi sosyolojik hadise olarak görüyorum denir; ve bu yazısında Elif Şafağın kendisinin de yazdığı bazı şeylerle eleştiri getirilir...


Hem eleştiri getiriyor; ama değiştirmiş de kapağı!!!!!!

Sanırım eleştiri değil zaten o; daha doğrusu eleştiri getirenle kapağı değiştiren aynı o değil!!!

"Sonunda yayınevimle bir toplantı yapıp pembe kapaktan rahatsız olanlar için...."

Mal mı bu ya; kamuoyu araştırması yapın o zaman kitap çıkmadan; bu yazımı bu konuyu bu kapağı nasıl buldunuz!!!!

"Bunu edebiyat okurunu önemsediğimiz, bir seçenek sunmak istediğimiz ve en önemlisi okur ile kitap arasındaki ilişkiyi donmuş bir kalıp olarak değil....."

Bunlar bir edebiyatçı-yazar cümleleri değil bir PRcı cümleleri...

"Değişmeyen tek şey içeriği..."

Bunu açıklamak nasıl bir… şeydir…

3-5 yıl veriyorum; onu da yazarız burada; hoş, tarihte örnekleri var; sonu değiştirilmiş kitaplar!!!! ama ben ileri kafalı olduğumdan algılayamıyorum!!!
(Tam ters örnekler de olduğundan tabii; kitabında neyi anlattığını sorana küfreden yazarlar; sağ olsunlar.)


Sonra da Elif Şafak aslında pembenin tarihte kadın rengi olmadığını söylüyor, tarihi örnekleriyle, tam tersi erkek rengi imiş, kadın rengi de mavi imiş, sonra feministler falan sahiplenmişler falan filan da ne gerek var, sonuç ortada!!


Ajansta yaptığımız reklam ilanı giderdi reklam verene onaya.

Gelirdi..

Çok sevdiler diye anlatmaya başlarlardı çalışmayı yapmış biz yaratıcı gruba müşteri temsilcileri-direktörleri...

Çok sevdiler, ama başlığın ve görselin değişmesini istiyorlar!!!!

ElifŞafak gibiler sanırım neyi teslim ettiklerinin farkında değiller...

Okuyucu reklam veren değildir; okuyucu sizin yazdıklarınızın da kitabınızın da kapağınızın da sahibi değildir...


Para verip alsa da sahibi değildir…

Okuyucunun sizi sahiplenmesini yanlış anlıyorsunuz.

Lütfen sadece sevgilinizle sevişiniz...