Dila Hanım'dan
Cahit Berkay'ın müziğiyle...
https://www.youtube.com/watch?v=cL6TKKowg38
Onu öldüreceksen, bak söylüyorum, kesinlikle arkadan vuracaksın... Hain desinler... Yılan karı desinler... Ne derlerse desinler... Yüzünü dönmesini beklemeyeceksin. Kesinlikle arkadan... Hain olmadan ona zarar veremezsin çünkü!
Ha şunu da söyleyeyim, tavsiye verir gibi konuşmama bakma, böyle bir şey yaparsan, benim için en büyük hainsin... Gözümü kırpmam...
Onun kılına dokunursan... Anladın mı!
Bu da:
http://uyurkenseyirdefteri.blogspot.com/
adresindeki
"Sen onu uyurken seyrettin mi hiç" adlı öykümden, bir dergide yayımlanmıştı.
Salı, Eylül 24, 2013
Perşembe, Eylül 19, 2013
BARBAROS HAYRETTİN
-Merhaba
oturabilir miyim?
-Tabii… Sizi
nerden tanıyorum?
-Dün Barbaros
bulvarında karşılaştık…
-Aaa evet…
-Bana
baktığınızı fark ettim…
-Aaa evet, hatırladım…
-Memelerime
baktınız ilk yüzüme değil oradan ilginizi çektim… Sonra da geçince kalçalarıma…
Güzel kadınmış dediniz… Daha önce buranın insanları hep öğrenci, benim yaşımda
birisi yok mu diye düşünüyordunuz ve olsun böyle genç birisiyle de birlikte
olunabilir diye düşündünüz… Bunlardan biriyle… Bunu düşündüğünüz anda beni
gördünüz… Çağırmışsınız gibi…
-Bu… bunları
nerden biliyorsunuz?
-Buradan,
Barbaros’tan… Şaka yapıyorum… Düşüncelerinizi okuyorum…
-Şaka
yapmıyorsunuz! Başka bir açıklaması yok…
-İlginç olan
şu ki bugüne kadar düşüncelerini okuduğum ikinci erkeksiniz…
-Kadın
olarak kaç tane?
-İkinci
insansınız… İlki sevgilimdi… Hayır, sadece bir tane oldu… Ama ilginç olan onun
benden hoşlandığını okuyabildiğimden ondan hoşlandığımı şimdi anlıyorum…
Aslında onu sevmedim hiç… Kendi düşüncelerimi okuyamamışım yani. Bunu şimdi
sizden hoşlandığımı görünce anlayabiliyorum… Hoşlandığım ve benden hoşlanan
kişilerin düşüncelerini okuyabileceğimi düşünmüştüm ve şimdi görüyorum ki olay
başka… Ortak noktalarınız o değil çünkü… Bundan sonra da yardım eder misiniz?
-Edip
etmeyeceğimi göremiyor musunuz?
-Kızmadınız,
heyecanlandınız… Fiziksel beğeninizden kaynaklanan heyecan yanına başka bir
heyecanı da aldı, bir gizemi ortaya çıkarma heyecanı… Artık göğüslerimi
düşünmüyorsunuz… Dediğim anda kalçalarımı düşündünüz… Sanırım yakında sevgili
oluruz ve görürsünüz merak etmeyin… Şimdi işimize baksak…
-Siz devam
edin ben yetişmeye çalışayım…
-Hayır, onla
birlikte olmadım… Neden olmadığımı hiç bilemedim ama bir şey beni itti… Ben de…
-Ne?
-Ben de
sevindim… Ona aşık değildim… Ondan aslından neden hoşlanmadığımı şimdi anlıyorum;
yani nedenini anlamıyorum da sizden hoşlandığımı anladığımdan…
-Sizden
hoşlanan adamların okuyabiliyorsunuzdur…
-Ama benden
hoşlanan bir dolu adam var…
-Çok konuşan
kadınları sevmem derdim ama onların çok konuşmalarıyla bir ilgisi yokmuş beni
düşüncelerimden uzaklaştırdıkları içinmiş… Sizde bir sorun yok şimdilik…
-Ha ha
akılsınız…
-Akıllısınızdan
daha güzel oldu…
-Düşünce
okuyabilecek kadar akılsınız… Aynı fikirdeyim, bir üçüncü kişiyi bulmamız gerek,
ama ondan hoşlanmayayım olur mu…
-Onu dövmek
istedim, biliyorsun, ama…
-Bunu
yapmayacaksınız… Evet, bana sen diyebilirsin.
-Senin
gizemini keşfetmek daha önemli tabii ki. Hatta dördüncüyü…
-Belki de
kimse olmaz başka…
-Bir dakika,
geleceği göremiyor musun?
-A hayır,
bunu hiç düşünmedim, daha doğrusu görmedim… Bu bir histi sadece ama güçlü bir
his…
-Güçlü
olmaktan güzeli güçlü hisleri olmaktır… Şimdi çıktı…
-Fark ettim
çünkü okuyamadım… Sen bu konuda benden güçlüsün… Kimsenin düşüncelerini
okumadın ama…
-Belki de
güçlü hisleri olanları okuyabiliyorsundur.
-O çocuğun
benim dışımda güçlü hisleri yoktu ama… Bunu sen yazdın… O çocuğu bilmiyorsun
daha…
-Sen biliyor
musun?
-Hatırlamıyorum,
şu an o tamamen silindi… Yani hatırlıyorum ama çok çok eskilerde kalmış gibi…
Bir yıl önce ayrıldık halbuki… Her şey çok canlıydı bir de senle…
-Karşılaşana
kadar… Belki de her erkekte başka bir düşünce okuma yeteneği gelişiyordur… Ya
da ona aşıktın aslında ama bitti ve aşkını hatırlamıyorsun…
-Hayır ona
aşık değildim merak etme bunu biliyorum… Erkeklik sorgulamasından vazgeç şu an
seni her şeyden çok istiyorum ve kimseye böyle hissetmedim… Kızma bana bu akşam
sevişeceğiz sanırım ama şu an kafam tamamen gizemimde… Hayır adım gizem değil…
-Benimki de
murat değil.
-Murat,
sevgilim…
Pazar, Eylül 08, 2013
S.A.P'den
Benim
insanım kendi kendine yetebilen, güçlü bir insanken, diğerlerininki kendilerini
güçlü hissettiren bir insandı. Ben kendi tahtını bulmuş ya da onu yaratmış bir
kraliçe ararken, insanlar hizmetkar arıyordu. Kendine güveni tam, güçlü bir
hizmetkar. Ben bana ihtiyacı olmayacak birinin beni sevmesini aşk olarak
tanımlıyordum, kadın ise kendisine tapacak birini, kendini el üstünde tutacak
birini, zaaflarına hatta ona karşı işlediği günahlara rağmen dizinin dibinden
ayrılmayacak birinin kendini sevmesini aşk olarak niteliyordu. Kadın kendi
değerini görecek ama bu arada kusurlarını görmeyecek kişiyi âşık olarak
tanımlar, yanılgılarına rağmen onu sevmesini isterken aşığından, ben ancak en
büyük yanılgımı ortaya çıkaran kişiye âşık olabilirdim. İnsanın ilişkileri
birbirini kayıran dostlar, düşmana karşı birleşen müttefikler arasında geçerken
benimki düşmana âşık olmayı asla dışlamıyordu. Tolstoy’un Anna Karenina’sındaki
Arkadyeviç’in “Bütün insanlar, hepimiz günahkarız, ne diye kızalım birbirimize,
ne diye kavga edelim?” mantığına sahip insanların arasında ben Milan
Kundera’nın Şaka’daki mantığına sahiptim: “Her biri kendi alçaklığını bir
ötekinde gördüğü için, birbiriyle kardeşçe geçinen insanlar kadar beni
tiksindiren hiçbir şey olamaz.”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)