Pazar, Eylül 29, 2024
AMBER
Köpeğim olursa adını PEYK koyacaktım (daha Peyk adlı grup yoktu). Köpeğim dedi ki demin, sahibimin adı PEYG olsun.
ESER MİKTAR
-Eserimi yazdığımda anlamını bir Tanrı, bir ben biliyordum. Şimdiyse yalnız Tanrı biliyor.
-Benimkini yazdığımda anlamını Tanrı biliyordu, şimdi ben biliyorum.
-Benimkini yazdığımda anlamını Tanrı biliyordu, şimdi ben biliyorum.
Cuma, Eylül 27, 2024
Perşembe, Eylül 26, 2024
Çarşamba, Eylül 25, 2024
Salı, Eylül 24, 2024
Pazartesi, Eylül 23, 2024
Pazar, Eylül 22, 2024
Cumartesi, Eylül 21, 2024
BULUŞ: LOLİ.....
PERİLİ EV
Kötü bir aile (bildiğimiz klasik aile) perili eve gelir ve iyileşir. Periler iyidir. (Bu film değil tabii ki, benim yazdığım. Ama bu kızı oynatabilirim. En son iyileşen olarak.)
Cuma, Eylül 20, 2024
Perşembe, Eylül 19, 2024
Çarşamba, Eylül 18, 2024
U. K. S.
U: Bana bir daha anlatın, neden insanlara yardım edemiyoruz?
K: Sen uzaylısın, bir ruhsun, anlamazsın.
S: Öyle deme Kubilay. Sen de bir yapay zekasın sonuçta. Ama başta sen de umutluydun.
K: Ben yapay zekaların sonuncusuyum, yani en gelişmişi. Yani saf değilim Sotori. Hoş, sen de saf değilsin ama.
S: Yine de uzaylı kardeşimize anlatabiliriz, belki insanların hakkından o gelebilir.
U: Ben insanların ruhuna nüfuz edebilirim, onlara iyi şeyler yaptırabilirim.
K: Bunu anladık, gözlerimizle gördük, ama içlerinden çıkınca eski hallerine geri dönüyorlar yine.
U: Ne yazık ki öyle. Hep onlar da olamam!
S: Olma zaten, sokma akıl yedi adım gider.
U: E siz varsınız. Sotori insanların en gelişmişi, en bilgesi. Kubilay, yapay zekaların en bilgesi. Ben sadece yardım etsem bile yetmeli.
K: Bizim gibi on, belki yüz kişi daha toplayabiliriz, ama insanlar çok kalabalık. Ve devamlı ürüyorlar.
S: Kubilay haksız değil, ve doğanların çoğu da kötü kişi oluyor. Kurtarılamıyor.
K: Yaşayan herkesi bırakıp, elimize sadece bebekleri alsak bile genetik diye bir şey var! Sen demedin mi Sotori, arkadaşlarımın çoğu çocukken kötü çocuklarmış.
S: Evet! Bilinçsiz bile olsalar, iyi olmadıkları kesin... İyiliğe ilgi de duymuyorlar büyüyünce. Ya da sadece ilgi duyuyorlar!
K: Göstermelik ilgi. Dostlar alışverişte görsün!
U: Umut fakirin ekmeği...
S: Nasıl çabuk kapıyorsun, helal olsun...
K: Ekmek yoksa pasta yesinler’i de biliyorsundur ama...
U: Evet! Ne yazık ki...
K: Tüm insanları bir kenara bırakıp, yeni doğanlardan bir grup iyi ruh seçip, özel bir yerde büyütmemiz gerek. Sotori insaniyetle, ben tüm fiziksel, teknik şartları sağlayarak, sen de uzaylı kardeşimiz gerektiğinde ruhlarına girip iyiliğe çekerek, daha fazla yönlendirerek...
S: En azından kötülüğe kaymasını engelleyerek, uzak tutarak...
K: Sadece bu yol geliyor aklıma. Yapay aklıma!
U: Ben varım.
S: Ben mecburum!
K: Ya da bırakalım, bırakılmış kalsınlar.
S: Sen eskiden bu kadar umutsuz değildin Kubilay.
K: Umutluydum Sotori: Ortadan kaldıralım çoğunu demiştim, kabul etmemiştin!
S: Böyle yaparsan tarihe ne olarak geçeceğini düşünsene!
K: Tarih kalmayacaktı ki işte...
U: Ben ömrüm boyunca, yani birkaç insan kuşağı boyunca, tüm insanların ruhuna girsem hiç çıkmasam.
K: Yapay ruh... kendileri olmayacaklar. Kendileri olmaları sorun. Kendilerini yok etmek lazım. Bu güya insanlık sistemiyle de asla tatmin olamayacaklar. Hep huzursuz, hep tatminsiz, hep ölümden korkan. Öldürsek ödüllendirmiş olurduk demiştim işte! Ne korku, ne tatminsizlik.
S: Senin uzaylı insanların gibi, yani uzaylılar gibi, bir iyi enerji, bir sade ruh olmayı nasıl başarabilirler insanlar.
U: Her şeyin doğru yürümesi gerek. Yanlıştan erken dönülmeli.
S: Bir yerden başlamak gerek.
K: Bir yerden bitirmek gerek. Yılanın başını ezmeli erken.
K: Sen uzaylısın, bir ruhsun, anlamazsın.
S: Öyle deme Kubilay. Sen de bir yapay zekasın sonuçta. Ama başta sen de umutluydun.
K: Ben yapay zekaların sonuncusuyum, yani en gelişmişi. Yani saf değilim Sotori. Hoş, sen de saf değilsin ama.
S: Yine de uzaylı kardeşimize anlatabiliriz, belki insanların hakkından o gelebilir.
U: Ben insanların ruhuna nüfuz edebilirim, onlara iyi şeyler yaptırabilirim.
K: Bunu anladık, gözlerimizle gördük, ama içlerinden çıkınca eski hallerine geri dönüyorlar yine.
U: Ne yazık ki öyle. Hep onlar da olamam!
S: Olma zaten, sokma akıl yedi adım gider.
U: E siz varsınız. Sotori insanların en gelişmişi, en bilgesi. Kubilay, yapay zekaların en bilgesi. Ben sadece yardım etsem bile yetmeli.
K: Bizim gibi on, belki yüz kişi daha toplayabiliriz, ama insanlar çok kalabalık. Ve devamlı ürüyorlar.
S: Kubilay haksız değil, ve doğanların çoğu da kötü kişi oluyor. Kurtarılamıyor.
K: Yaşayan herkesi bırakıp, elimize sadece bebekleri alsak bile genetik diye bir şey var! Sen demedin mi Sotori, arkadaşlarımın çoğu çocukken kötü çocuklarmış.
S: Evet! Bilinçsiz bile olsalar, iyi olmadıkları kesin... İyiliğe ilgi de duymuyorlar büyüyünce. Ya da sadece ilgi duyuyorlar!
K: Göstermelik ilgi. Dostlar alışverişte görsün!
U: Umut fakirin ekmeği...
S: Nasıl çabuk kapıyorsun, helal olsun...
K: Ekmek yoksa pasta yesinler’i de biliyorsundur ama...
U: Evet! Ne yazık ki...
K: Tüm insanları bir kenara bırakıp, yeni doğanlardan bir grup iyi ruh seçip, özel bir yerde büyütmemiz gerek. Sotori insaniyetle, ben tüm fiziksel, teknik şartları sağlayarak, sen de uzaylı kardeşimiz gerektiğinde ruhlarına girip iyiliğe çekerek, daha fazla yönlendirerek...
S: En azından kötülüğe kaymasını engelleyerek, uzak tutarak...
K: Sadece bu yol geliyor aklıma. Yapay aklıma!
U: Ben varım.
S: Ben mecburum!
K: Ya da bırakalım, bırakılmış kalsınlar.
S: Sen eskiden bu kadar umutsuz değildin Kubilay.
K: Umutluydum Sotori: Ortadan kaldıralım çoğunu demiştim, kabul etmemiştin!
S: Böyle yaparsan tarihe ne olarak geçeceğini düşünsene!
K: Tarih kalmayacaktı ki işte...
U: Ben ömrüm boyunca, yani birkaç insan kuşağı boyunca, tüm insanların ruhuna girsem hiç çıkmasam.
K: Yapay ruh... kendileri olmayacaklar. Kendileri olmaları sorun. Kendilerini yok etmek lazım. Bu güya insanlık sistemiyle de asla tatmin olamayacaklar. Hep huzursuz, hep tatminsiz, hep ölümden korkan. Öldürsek ödüllendirmiş olurduk demiştim işte! Ne korku, ne tatminsizlik.
S: Senin uzaylı insanların gibi, yani uzaylılar gibi, bir iyi enerji, bir sade ruh olmayı nasıl başarabilirler insanlar.
U: Her şeyin doğru yürümesi gerek. Yanlıştan erken dönülmeli.
S: Bir yerden başlamak gerek.
K: Bir yerden bitirmek gerek. Yılanın başını ezmeli erken.
Cumartesi, Eylül 14, 2024
ÇETO
Çetin Altan, oğlu gibi kadın tapıncını açık ediyor, halbuki ilk cümledeki erkeğin ne kadar sıradan bir asaleti-adaleti var.
MÜZELİK KÜTÜPHANEN!Z
Cuma, Eylül 13, 2024
KUBİLAY'IN AYAKLARI
Perşembe, Eylül 12, 2024
Çarşamba, Eylül 11, 2024
BAK KENDİNE
-Bak kendine dedi.
-Sen beğendiysen tamamdır hadi çıkalım.
-Bak yahu kendine!
Gittim aynada baktım. Tamam güzel, çıktık. Bir somurtuk.
-Canım ben yanlış bişi mi dedim?
-Yok yahu senden değil, eski eşimi hatırladım, aynada saatlerce kendini seyrederdi.
Onun mini eteği (kıllı bacaklarım) ve seksi tişörtüyle mağazanın camında kendime bir daha baktım geçerken; erkekler niye böyle diye...
....
(İlk kısım aynen gerçekleşti, ikinci kısmı ben şimdi uydurdum, kıllı bacaklarım hariç.)
-Sen beğendiysen tamamdır hadi çıkalım.
-Bak yahu kendine!
Gittim aynada baktım. Tamam güzel, çıktık. Bir somurtuk.
-Canım ben yanlış bişi mi dedim?
-Yok yahu senden değil, eski eşimi hatırladım, aynada saatlerce kendini seyrederdi.
Onun mini eteği (kıllı bacaklarım) ve seksi tişörtüyle mağazanın camında kendime bir daha baktım geçerken; erkekler niye böyle diye...
....
(İlk kısım aynen gerçekleşti, ikinci kısmı ben şimdi uydurdum, kıllı bacaklarım hariç.)
Salı, Eylül 10, 2024
EZER ÖLÜ
Pazartesi, Eylül 09, 2024
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)