Anna Karenina Vronski’ye tutulur. Evlidir. Vronski de ondan hoşlanıyordur. Ama Anna sonunda intihar edecektir. Vronski’den hoşlanan Kiti ise adamın Anna’ya ilgi duyduğunu görünce kendisiyle ilgilenen Levin ile evlenir. Zaten amacı aşk değil evlilik olan bir kızdır Kiti. Tüm kitap oyunca Levin’e olan aşkından da söz edilmez. Sadece Levin’in Anna’yı görünce duyduğu hayranlık Kiti’de bir kıskançlık duygusu oluşturur, o kadar. Birçok yorum Anna ve Vronski’nin yasak ilişkilerinin ve kötü sonlarının (Anna’nın kötü sonunun) yanında Levin-Kiti ilişkisine neredeyse ideal ilişki olarak bakar!
Levin-Kiti ilişkisi kadının şımarıklıklarına karşı adamın hep karısını koruyucu tavırlar takındığı, alttan aldığı bir tek taraflı olgunluk (ya da kadın egemen evlilik) ilişkisidir. Yaşlanınca adamın kadının dizinin dibinden ayrılmadan hep ona hayranlığını dile getireceği, kadının da bu hayranlığın tadını çıkaracağı, arada sıkıldığında (üzerini örterek geride bıraktığı gençlik-kadınlık tutkuları aklına geldiğinden olacak) adamı azarlayacağı bir ilişkidir.
Birçok bu tarz ilişki gibi yaşlılıklarından birbirleri için yaratıldıkları yalanını söyleyeceklerini düşünebiliriz: Kendini anlattığı Levin karakterinin aksine, yaşlılığında karısının zulmünden kaçmak için onu terk eden bir Tolstoy karakterini unutmayalım (artık ünlü yazarın her hastalanışında yazarın sağlığından çok, yazılarını koyduğu çekmecenin anahtarıyla ilgilenmektedir Kiti, pardon karısı)… Ki kitabın başındaki, mutlu ailelerin birbirine benzer yaşamları olduğu, mutsuz ailelerin ise her birinin farklı farklı yaşamları olduğu lafına bağlı bir sondur, kitaptaki son da, Tolstoy’un sonu da: karısını terk ettikten birkaç gün sonra bir tren istasyonunda –hayır trenin altında kalarak değil- donarak ölür Tolstoy…
Aşka, tutkuya ve mutluluğa inanmazsanız işiniz kolaydır: Bir yastığa baş koyar uyursunuz, yüz kırk yıl bile geçer böyle…
Peki neden bu metni yazdım şimdi?
Şundan: Mutluluğun Romanı, kod adı olabilir, yeni “romantik” metnimin… Büyük ve mutsuz yazarlara adanabilir...
Cuma, Ocak 16, 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Selamm...
Romantik metin iyi olur… Sohtorik başlıklı yazıdan sonra:)Tabi bilmeden yorum yaptım Romantik kelimesinin cazibesinden olsa gerek:)...
Yazının gelişimi bende şunu hatırlattı. Yakın bir zamanda okuduğum için aklımda kalmış olabilir, ama şu bir gerçek ki, uzunca bir süre aklımdan çıkmayacak
“Bir kadının yeğlemek zorunda kaldığı bir durum da şudur; kadınların beğendiği yakışıklı bir erkekle yaşamanın huzursuzluğu mu; kadınların hoşlanmadığı bir erkekle yaşamanın mutsuzluğu mu?”
Tercih hem zor hem kolay. Yaşa, zamana ve yaşanmışlığa göre değişebilecek bir tercih.
Huzursuzluluk şu an için cazip bir cevap:)
Kimin bu laf...
Güzel...
İkinci tercih hemen elenebilir bence:((
Kimin olduğunu bilmiyorum. Bana öğreten Çetin Altan oldu.. "İş,aş ve aşk çatışmaları" yazısı.
Pardon ikinci tercih neydi:)
Çetin Altan, tabii ki..
Çok adam kalmadı.
Bir ben, Çetin Altan ve son samuray, şu anda sekseninci kez izlemekten müthiş zevk aldığım...
Yorum Gönder