Salı, Haziran 16, 2009

Şeytan iyiliğinizi versin!

Tanrı, meleklere Adem'in önünde diz çökmelerini emrettiğinde Şeytan şöyle demiş: "Önünde diz çökülecek tek şey Tanrı'dır. Eğer biz bir varlığın önünde diz çökersek Tanrı'yı küçültmüş oluruz."

Bence nereye gitmek istediği çok açık; ama şöyle yorumlayan birini okudum: “Şeytan Tanrı'nın kudretini, Tanrı'ya rağmen savunuyor…”

Ve: “Halbuki Tanrı kudretini verdiği emirlere uyulmasında görüyordu."

Sonra da “Şeytan’ın vicdanındaki iyiliğe” kadar gidebileceğini ima ediyor konunun.

21. yüzyılda sanki Tanrı, Adem, Melek, Şeytan, İnsan kavramlarını doğru algıladık da, Şeytan acaba o kadar da Şeytani değil mi gibi sorular sormaya başladık!

Bence Şeytan’ın diz çökme “felsefesi”; ince ama hince bir zekayla Tanrı'yı kendi silahıyla vurmaya kalkışmaktır…

Tanrı’nın silahı Tanrı’ya karşı işler mi ki…

Ve “Tanrı’nın kudreti verdiği emirlere uyulması.” ise Tanrı’nın silahı da, otoritesi! Tanrı’nın silahı, zorbalığı!

İşte tipik Şeytan... Siz “kötücül insan” da diyebilirsiniz...

Tabii, ancak, kanarsanız…

Ancak kanarsanız Şeytan’ın silahlarını Şeytan’a karşı değil de Tanrı’ya karşı kullanmış olursunuz…

Ve Şeytan’ın istediği olur.

Oysa Şeytan’ın "Tanrı haricinde kimsenin önünde diz çökülmesin" derken demek istediği, "Tanrı haricinde ve Şeytan dışında kimsenin önünde diz çökülmesin"dir.

Kendine rakip istememektedir Şeytan…

Kimdir Şeytan’ın rakipleri; Şeytan’a külahını ters giydirenler; şu an bahsettiğimiz durumda, tersine çevirdiği mantığı, doğrultanlar.

İşte bunu yapan kişiler de Tanrı’nın silahları-değil-ilahlarıdır; onların önünde saygıyla eğilmek, ne bizi ne Tanrıyı küçültür.

Dehaya gösterilen saygı, dehadandır…

(Baltalı İlah gibi algılayalım ilahları, Kızılderili dilinde, Za-gor-te-nay; batıl inançlarına çalışıp, soluk benizli olduğu halde Kızılderililere lafını dinletebilen, bunu onları soluk benizli “kardeşlerinin” zulmünden korumak için yapan, Kızılderili haklarının koruyucu ilahı, çizgi roman kahramanı Zagor; Kızılderililer önünde eğildiklerinde onları yerden kaldıran, saygıları kabul ettikten sonra kendine saygı duyanları onurlandıran, onlarla bağdaş kurup tütün tüttüren...)*

Bu ilahları-Şeytan’ın rakiplerini bulma-tanıma konusunda bugüne kadar çok yetersiz kalmış insanoğlu.

Şeytan iyiliğini vermiş!

İşte neymiş: Şeytan Tanrı'nın kudretini, Tanrı'ya rağmen savunuyormuş!

Halbuki Tanrı kudretini verdiği emirlere uyulmasında görürmüş!

Postmodern denen çağımızda, sıkı postmantık örnekleri; bildiğimiz kafa karışıklığı…


Kimle arkadaşlık edeceğimize dikkat etmeliyiz;
kimin hangi söylediğini baz alacağımıza da;
(diğerleri asittir):

1. Mevlana: “Yüz binlerce halkta, yüz binlerce ileri gelenlerde bulunan gönül değildir. Gönül, bir tek kişide olur. O tek kişi hangisidir, hangisi?

Sen, o kırık dökük, parça buçuk gönül kırpıntılarını bırak, asıl gönlü ara da o kırık dökük gönül de onun sayesinde dağ kesilsin.”

2. Charles Manson: “Bana tepeden bakarsanız, bir aptal görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız, tanrınızı görürsünüz. Bana tam karşımdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz”


*Çocukluğumda ve gençliğimde Dostoyevski okuyacağıma Zagor okuduğum için milyon mutluyum. Bu konu, ayrı bir metindir.

Hiç yorum yok: