Pazartesi, Kasım 22, 2021

KARAKÖY KAHVECİSİ

Rüyalarıma giriyordu. Sadece bir açı ama. Orda oturmuştum birkaç yıl önce, o kadar. Gitmek zorundaydım. Eminönü’nden vapurla Boğaz üzerinden şarap simit peynir yapacağım bir salı günü ordan geçerim dedim. Boğaz yalan oldu. Oturdum, niye, ne ki, ne var diye bakıyorum. Kahvemi içiyorum kalkacağım. Sempatik etraf, elemanlar. Ama ne. Tuvalete gittim, döndüm yerimde bir kadın oturuyor. Pardon dedim. Somurtuk suratıyla pardon dedi. Yerim, dedim, göstererek. Kalçalarım mı dedi. Yazarken hoş da, orda değil. Karaköy kahvecisi. Yanına oturdum, sırt çantamı alıp koltuğunun arkasından, içine bir şeyler koyup çıkarıyorum, bana da mı dedi, koyup çıkartmak istiyorsun. Efendim dedim. Sırt çantanı ben sandın dedi.

Yeniköy’deyiz. 3 saat sonra falan. Ben Büyükdere’ye ordan Kireçburnu’na şaraba, belki Sarıyer’e ordan Deniz Kızı’na rakıya geçecekken, İstinye’de inip Yeniköy’e yürüdük. Kahvecilerde oturalım dediğinde ilk defa irademe hakim olabildim de parkta oturup mataramdaki şarabımı içmeye devam edeceğim diyebildim. Kahvesini alıp geldi. Şimdi oturuyoruz, benzin istasyonu ve kahvecilerin karşısındaki parkta bankımızda.

Sonrasını yazamam çünkü hatırlamıyorum.

Evimdeyim ve her şey gerçek. Yaşadım fotoğraf da çektim. Ama sonrası yok.

Bana fotoğraflarını göndermiş sonra yaşadıklarımızın, sevişmişiz falan ama bende yok. Fotoğrafları var.

Ne diyeceğimi bilemiyorum. Kayda geçsin.

Hiç yorum yok: