Salı, Eylül 26, 2023
KUSURSUZ DEMEK ZORUNDAYIM MURAT, DEDİ UMBERTO; BİZ SENİN KADAR ÖZGÜR DEĞİLİZ!
1
“Oedipus'un, babasına rastlayıp onu öldürdüğü yola değil de bir başka yola girmesini arzuluyoruz. Benzer şekilde, Hamlet'i okurken, sefil amcasını öldürdükten ve annesine tekmeyi atıp onu Danimarka'dan kovduktan sonra öyle hoş bir çocuğun neden Ophelia ile evlenmediğini ve onunla mutlu olamadığım merak ediyoruz. Heathcliff neden aşağılanırken biraz daha tahammül göstermedi, neden Catherine ile evlenip saygın bir taşra beyefendisi olarak yaşamayı bekleyemedi, Prens Andrey neden ölümcül hastalığından kurtulamadı ve Nataşa ile evlenemedi? Neden eğitimini tamamlamak ve saygın bir mesleği uygulamak dururken Raskolnikov'un aklında yaşlı bir kadım öldürmek gibi marazi bir fikir var? Gregor Samsa bir böceğe dönüşürken neden güzel bir prenses çıkagelmez, onu öpmez ve Prag'daki en yakışıklı erkeğe dönüştürmez?
Prensipte, bütün bunların gerçekleşmesini sağlayabiliriz. Tek yapacağımız, Oedipus'u, Hamlet'i, Uğultulu Tepeler'i, Harp ve Sulh'u, Suç ve Ceza'yı, Dönüşüm'ü yeniden yazmaktır. Ama bunu gerçekten istiyor muyuz?
Ne kadar istemesek de, Hamlet, Robert Jordan ve Prens Andrey'in öldüğünü -biz okurken neyi arzulasak ya da umut etsek de, her şeyin çizilen yolda ve değişmemek üzere gerçekleştiğini- öğrenmenin verdiği yıkım, Kader'in elini hissettirdiği için ürpertir bizi. Ahab'ın Beyaz Balina'yı yakalayıp yakalayamayacağını bilemeyeceğimizi fark ederiz. Moby Dick'ten alınacak ders, Balina'nın nereye isterse oraya gideceğidir. Büyük tragedyaların zorlayıcı yapısı, kahramanlarının feci bir kaderin önünden kaçmak yerine -kendi elleriyle kazdıkları- uçuruma atlamalarından kaynaklanmaktadır, çünkü kendilerini neyin beklediğini bilmezler; biz onların körlemesine nereye yöneldiklerini biliriz ama onları durduramayız.
Böyle bir sorun, göründüğü kadar tuhaf değildir. Lütfen bunu ciddiye almaya çalışın. Oedipus, Sofokles'in dünyasını kavrayamaz, kavrayabilseydi kalkıp annesiyle evlenmezdi. Kurmaca karakterler eksik -ya da kurnazlık edip yanlış ve daha kaba bir sözcük kullanmak istersek- sakat bir dünyada yaşarlar.
Ama onların kaderlerini gerçekten anladığımızda, bugünün vatandaşları olarak bizler de çoğu kez kaderimizle karşı karşıya geldiğimizden kuşkulanmaya başlarız, bunun nedeni kurmaca karakterler kendi dünyaları için ne düşünüyorlarsa bizim de kendi dünyamız için aynı şekilde düşünmemizdir. Başarılı kurmaca karakterler bu yüzden "gerçek" insani durumun kusursuz örnekleri olurlar.”
2
"Sokrates", der duruşmayı terk ederken, "sanırım sen, insanlardan sağlıksız söz etmeye çok heveslisin. Dinleyecek olursan sana tavsiyem, dikkatli ol. Kötü bir sonuca ulaşmak iyi bir sonuca ulaşmaktan her yerde daha kolaydır, üstelik bu, burada Atina'da daha da geçerlidir. Ama bunu senin de zaten bildiğini sanıyorum"
“Oedipus'un, babasına rastlayıp onu öldürdüğü yola değil de bir başka yola girmesini arzuluyoruz. Benzer şekilde, Hamlet'i okurken, sefil amcasını öldürdükten ve annesine tekmeyi atıp onu Danimarka'dan kovduktan sonra öyle hoş bir çocuğun neden Ophelia ile evlenmediğini ve onunla mutlu olamadığım merak ediyoruz. Heathcliff neden aşağılanırken biraz daha tahammül göstermedi, neden Catherine ile evlenip saygın bir taşra beyefendisi olarak yaşamayı bekleyemedi, Prens Andrey neden ölümcül hastalığından kurtulamadı ve Nataşa ile evlenemedi? Neden eğitimini tamamlamak ve saygın bir mesleği uygulamak dururken Raskolnikov'un aklında yaşlı bir kadım öldürmek gibi marazi bir fikir var? Gregor Samsa bir böceğe dönüşürken neden güzel bir prenses çıkagelmez, onu öpmez ve Prag'daki en yakışıklı erkeğe dönüştürmez?
Prensipte, bütün bunların gerçekleşmesini sağlayabiliriz. Tek yapacağımız, Oedipus'u, Hamlet'i, Uğultulu Tepeler'i, Harp ve Sulh'u, Suç ve Ceza'yı, Dönüşüm'ü yeniden yazmaktır. Ama bunu gerçekten istiyor muyuz?
Ne kadar istemesek de, Hamlet, Robert Jordan ve Prens Andrey'in öldüğünü -biz okurken neyi arzulasak ya da umut etsek de, her şeyin çizilen yolda ve değişmemek üzere gerçekleştiğini- öğrenmenin verdiği yıkım, Kader'in elini hissettirdiği için ürpertir bizi. Ahab'ın Beyaz Balina'yı yakalayıp yakalayamayacağını bilemeyeceğimizi fark ederiz. Moby Dick'ten alınacak ders, Balina'nın nereye isterse oraya gideceğidir. Büyük tragedyaların zorlayıcı yapısı, kahramanlarının feci bir kaderin önünden kaçmak yerine -kendi elleriyle kazdıkları- uçuruma atlamalarından kaynaklanmaktadır, çünkü kendilerini neyin beklediğini bilmezler; biz onların körlemesine nereye yöneldiklerini biliriz ama onları durduramayız.
Böyle bir sorun, göründüğü kadar tuhaf değildir. Lütfen bunu ciddiye almaya çalışın. Oedipus, Sofokles'in dünyasını kavrayamaz, kavrayabilseydi kalkıp annesiyle evlenmezdi. Kurmaca karakterler eksik -ya da kurnazlık edip yanlış ve daha kaba bir sözcük kullanmak istersek- sakat bir dünyada yaşarlar.
Ama onların kaderlerini gerçekten anladığımızda, bugünün vatandaşları olarak bizler de çoğu kez kaderimizle karşı karşıya geldiğimizden kuşkulanmaya başlarız, bunun nedeni kurmaca karakterler kendi dünyaları için ne düşünüyorlarsa bizim de kendi dünyamız için aynı şekilde düşünmemizdir. Başarılı kurmaca karakterler bu yüzden "gerçek" insani durumun kusursuz örnekleri olurlar.”
2
"Sokrates", der duruşmayı terk ederken, "sanırım sen, insanlardan sağlıksız söz etmeye çok heveslisin. Dinleyecek olursan sana tavsiyem, dikkatli ol. Kötü bir sonuca ulaşmak iyi bir sonuca ulaşmaktan her yerde daha kolaydır, üstelik bu, burada Atina'da daha da geçerlidir. Ama bunu senin de zaten bildiğini sanıyorum"
Cumartesi, Eylül 23, 2023
KALK
-Neden bu mesleği seçtin
-Birinin yapması lazım
-Neden sen yapıyorsun
-Diğerlerinin kalkması lazım
-Birinin yapması lazım
-Neden sen yapıyorsun
-Diğerlerinin kalkması lazım
EDEBİYATI KENDİNE, FELSEFEYİ BAŞKASINA BATIR
-Doğrusunu söylemek gerekirse, bilim saygısının en yüksek dönemini yaşıyoruz bir bakıma. Belki de buna bilim aptallığı demek daha doğru olur. Her şeyi bilimden bekliyoruz, her sorunumuzu bilim adamlarının çözümleyeceğini sanıyoruz, sanatı, edebiyatı bile onlann doğrulamasını istiyoruz.
-Ne yapalım peki melihim cevdetim, doğrusunu söylemek gerekirse diye cümleye başlayan bir şüpheliye mi güvenelim!
-Ne yapalım peki melihim cevdetim, doğrusunu söylemek gerekirse diye cümleye başlayan bir şüpheliye mi güvenelim!
ESKİYETME
...'insanın yalnızlığı'nın, onun kendisine ve çevresine 'yabancılaşması'nın 20. yüzyılın ana gerçeklerinden ve çağ edebiyatının da başat motiflerinden olduğunu söylediğimde, dinleyenlerden biri "Ben yalnız değilim ki," demişti; "üstelik çevremle aramda bir kopukluk da yok". Bunu söyleyen, dünya ve kendisiyle ilgili sorunlarını çözümlemiş bir yaşam bilgesi olabilirdi ancak, ya da henüz diplerde kulaç atmayı öğrenememiş bir yeniyetme...
Ve sen onun bilge olup olmadığıyla ilgili en ufak bir araştırma bile yapmadın, geldin burda ukalalık yapıyorsun!
Ve sen onun bilge olup olmadığıyla ilgili en ufak bir araştırma bile yapmadın, geldin burda ukalalık yapıyorsun!
Kİ
-Açılışa geliyorsun
-yook ben sona gelirim kalabalık olmadığında
-patron açılışa gelmez mi ama
-ben patron değilim ki
-ama bunu kimse bilmiyor ki
-yook ben sona gelirim kalabalık olmadığında
-patron açılışa gelmez mi ama
-ben patron değilim ki
-ama bunu kimse bilmiyor ki
BELKİ
Başarısız olmaları hoşuma gidiyor. Peki neden söyledim bunu sana? Beni kötü bileceğini bile bile! Ama belki kötü bilmezsin... Başarısız olmazsın...
Salı, Eylül 19, 2023
DEPDEP
'Depresif' sözcüğünü kendimce Türkçeleştirmiş, 'depreşik' demiştim bu ruh halsizliğine. Haydar Ergülen
Gereksiz depreşmişsin, depressen bulamazdın...
40 SOKAK VE BİR DAKİKA
Oturduğum yerin tarifini istedi. Bunu uzun uzun yazdıktan sonra teşekkür etti.
-Ne zaman gelmeyi düşünüyorsunuz?
-Ben geldim... Güzel bir metin oldu, biraz dinlendireyim tabii.
-Ne zaman gelmeyi düşünüyorsunuz?
-Ben geldim... Güzel bir metin oldu, biraz dinlendireyim tabii.
Çarşamba, Eylül 13, 2023
BİLGEEE KIZIM GEL, OĞLUM SANA DEMEDİM İKİZİNE DEDİM, E NEDEN BİZE AYNI ADI VERDİNİZ ANNE!
-Koç olmak ayrıcalıklı tabii
-koç olmamla ilgisi yok ama teşekkürler
-Biraz kendime da yonttum. Ben de koçum.
-Dediğimi doğruladın böylece, koç olmakla ilgili değilim.
-Aha adam narsist çıktı.
Mesela voleybolda birinci ilk sımartır sımaçır manster çef vs olabilrsiniz ama kafanız hala çalışmıyor olabilir.
-koç olmamla ilgisi yok ama teşekkürler
-Biraz kendime da yonttum. Ben de koçum.
-Dediğimi doğruladın böylece, koç olmakla ilgili değilim.
-Aha adam narsist çıktı.
Mesela voleybolda birinci ilk sımartır sımaçır manster çef vs olabilrsiniz ama kafanız hala çalışmıyor olabilir.
.......
“Neden aklı şiirle bağdaştırmıyor şairler? Neden aklı şiirin katili sayıyor yaşını başını almış bu insanlar? Nedir akıldan çektikleri ki, akla dair edindikleri derin kuşkuyu her zaman yanlarında taşıyorlar? Dahası, zamanlarının geçerli aklına karşı verdikleri yanıtlar gün gelip anlaşılınca bilge sayılıyorlar.” Mahmut Temizyürek
“Neden aklı şiirle bağdaştırmıyor şairler? Neden aklı şiirin katili sayıyor yaşını başını almış bu insanlar? Nedir akıldan çektikleri ki, akla dair edindikleri derin kuşkuyu her zaman yanlarında taşıyorlar? Dahası, zamanlarının geçerli aklına karşı verdikleri yanıtlar gün gelip anlaşılınca bilge sayılıyorlar.” Mahmut Temizyürek
“Zamanlarının geçerli aklına” diyerek sorunu çözüyor ama farkında değil! Olsun yüreği temizdir inşallah...
NE SKM
“Söyleyecek bir şeyi olan, bir adım öne çıksın ve sussun.” Karl Kraus
Halbuki olacak ki: Bir adım geri çıksın... Yeterli. Soyadım da oysa ki Sohtoyevski. Adımı da yapsam mı acaba Meursault.
Halbuki olacak ki: Bir adım geri çıksın... Yeterli. Soyadım da oysa ki Sohtoyevski. Adımı da yapsam mı acaba Meursault.
Salı, Eylül 12, 2023
ŞAİR
"Şairlerin sezgileri, Tanrının unutulmuş serüvenleridir." Canetti
Şair diyeceğim bundan sonra kendime. Onları kötüleyeceğime.
Şair diyeceğim bundan sonra kendime. Onları kötüleyeceğime.
KÖFTECİ DÜKKANI
“Orhan Kemal'e sormuşlar: "Zengin olsan ne yaparsın?" O da, "Köfteci dükkanı açarım" demiş. (...) (Bu arada biliyoruz ki, köfteci dükkanı olmaz, köfte dükkanı olur, köfteci olur). Orhan Kemal bir halk adamıydı ve bir köfteci olmak da halkla iç içe, halkla sıkı fıkı olmanın yollarından biriydi, ona göre. Herhalde köfteci olurdum demek istedi.”
Ben köfteci dükkanı açardım.
Ben köfteci dükkanı açardım.
Pazartesi, Eylül 11, 2023
BEĞENİ GRANDE
İnsan, edinmek için kendini zorladığı beğeniyle uzaklaştırmamalı kendini beğenisinden.
BURCU AKKOÇ
“Kanunlarını kağıtlara yazmışlar
Benim anılarım gibi”
Sezai Karakoç
Alıntılayan bunun haricinde her şeyi almış gereksiz yerlere gitmiş, halbuki bu sadece. Hoş, yazarı da benim ne dediğimin farkında olmayacak olabilir... Olmak ya da olmamak her zaman olabilir.
Benim anılarım gibi”
Sezai Karakoç
Alıntılayan bunun haricinde her şeyi almış gereksiz yerlere gitmiş, halbuki bu sadece. Hoş, yazarı da benim ne dediğimin farkında olmayacak olabilir... Olmak ya da olmamak her zaman olabilir.
DIŞARSIĞ
-Neyi dışarda bırakırsan gerçek merkez odur.
-Yine dışarda bırakmışsın: Gerçek merkez her şeyi dışarda bırakandır.
-Yine dışarda bırakmışsın: Gerçek merkez her şeyi dışarda bırakandır.
İŞ KOCASI
İş kadını (adamı) diye birinden bahsedecekken ay pardon iş insanı diyen erkeklerden iyi koca olur!
Cumartesi, Eylül 09, 2023
Cuma, Eylül 08, 2023
SORUN
Kitapları, dergileri dağıtmıştım... Kalan dergilerin, yetmedi, sayfalarını kopartmıştım. sadece kapak ve benim öyküm, yazım, benle ilgili olan kısım kaldı. Bir de çok sevdiysem bir öykü bir yabancıdan, bir yazı.
Bir süre sonra bu da yetmedi, ipince kalmış dergilerin kalınlığı gözüme battı, bunları fotoladım, kuşa dönmüş dergileri de çöpe attım. Çöpte fotoladım zevkle. Çöp fotoları var mesela.
Fotolar kayıp... Hatırladım: Kordonuna takılıp yere sürüklemiştim laptopu, bir sene önce falan, sanırım o zamana denk geldi; en eski laptopçulardanım, asla yapmayacağım şeydi aslında...
Yedek hard diske de kaydetmemişim, yüzyılda bir bakıyorum diye nasılsa yaparım demişimdir...
Birilerinden bulabilir miyim acaba? 30-40 kadar dergi. Hep bildikleriniz, şimdi ad vermeyeyim, herkeste bulunur... Ama dergilerin kuş hallerini istiyorum, benim orijinallerimi. Kapak. İçindekiler. Öyküm, yazım, benle ilgili ne varsa. Bir de en sevdiğim, yıldız koyduğum, altını çizdiğim, varsa, eskimemişse, bir yazı.
Ne isteyeceğinizi ne kadar tam olarak biliyorsunuz...
Bir süre sonra bu da yetmedi, ipince kalmış dergilerin kalınlığı gözüme battı, bunları fotoladım, kuşa dönmüş dergileri de çöpe attım. Çöpte fotoladım zevkle. Çöp fotoları var mesela.
Fotolar kayıp... Hatırladım: Kordonuna takılıp yere sürüklemiştim laptopu, bir sene önce falan, sanırım o zamana denk geldi; en eski laptopçulardanım, asla yapmayacağım şeydi aslında...
Yedek hard diske de kaydetmemişim, yüzyılda bir bakıyorum diye nasılsa yaparım demişimdir...
Birilerinden bulabilir miyim acaba? 30-40 kadar dergi. Hep bildikleriniz, şimdi ad vermeyeyim, herkeste bulunur... Ama dergilerin kuş hallerini istiyorum, benim orijinallerimi. Kapak. İçindekiler. Öyküm, yazım, benle ilgili ne varsa. Bir de en sevdiğim, yıldız koyduğum, altını çizdiğim, varsa, eskimemişse, bir yazı.
Ne isteyeceğinizi ne kadar tam olarak biliyorsunuz...
Perşembe, Eylül 07, 2023
TANRILAR DÜŞER, TANRI GÜLER
*
Yuvarlak masa toplantısı yaptılar Tanrılar. Ne mi karar verildi? Dikdörtgen ve üçgen masa toplantıları da yapılsın...
*
Cennetin karşısında daha fazla araba olur sanırdım.
O kitap yanlış anlatıyor. Tek tanrı, tek araba.
*
Bir davet vardı, sanırım bir düğün, ama kimindi şimdi hatırlamadım, tanrılara davetiye geldi, hepsine bir tane.
*
Camdan baktığında camı görmek şiirdir dedi insan.
Aynaya baktığında aynayı görmek nedir dedi tanrılar.
*
Tanrılar birbirlerini ziyarete gittiklerinden evde kimse yoktu.
*
Tanrılarla işiniz bittiyse bize verin dedi insanlar...
*
Tanrıların hepsi bir ağızdan konuşuyordu.
*
Kimse bize arkasını dönemez dedi tanrılar arkamdan.
*
Tanrı yanılgısından daha büyük tek bir şey dedi Tanrı; tanrılar yanılgısı... O kadar büyüktür ki her şeyi küçültür... Sonra tek başına Şey dedi Tanrı.... Yankılandı....
*
Eskiler hep derdi diye başladı tanrılar konuşmaya. Eski ler mi dedi sonra kendi kendine... Hep derdi dedi, yine.
*
Pamuk Tanrı ve yedi cüce tanrılar.
*
Tanrılarla insanlar yer değiştireceklerdi... Ama bir tanrı ve bir insan hariç. Çünkü bu iki tür de ancak tek olabilir.
*
Bu tanrılar bize tapıyorlar di mi.
*
Tapa tapa mı kullanacağız bu tanrıları.
*
Daldan düşüyoruz biz dedi tanrılar.
O, idealden...
*
Bir de Münya var dedi tanrılar.
Aynısı ama olumsuz yok.
*
Ruhunu satman değil dedi Tanrı.
Sana ruh verilse nerene alacaksın.
Yuvarlak masa toplantısı yaptılar Tanrılar. Ne mi karar verildi? Dikdörtgen ve üçgen masa toplantıları da yapılsın...
*
Cennetin karşısında daha fazla araba olur sanırdım.
O kitap yanlış anlatıyor. Tek tanrı, tek araba.
*
Bir davet vardı, sanırım bir düğün, ama kimindi şimdi hatırlamadım, tanrılara davetiye geldi, hepsine bir tane.
*
Camdan baktığında camı görmek şiirdir dedi insan.
Aynaya baktığında aynayı görmek nedir dedi tanrılar.
*
Tanrılar birbirlerini ziyarete gittiklerinden evde kimse yoktu.
*
Tanrılarla işiniz bittiyse bize verin dedi insanlar...
*
Tanrıların hepsi bir ağızdan konuşuyordu.
*
Kimse bize arkasını dönemez dedi tanrılar arkamdan.
*
Tanrı yanılgısından daha büyük tek bir şey dedi Tanrı; tanrılar yanılgısı... O kadar büyüktür ki her şeyi küçültür... Sonra tek başına Şey dedi Tanrı.... Yankılandı....
*
Eskiler hep derdi diye başladı tanrılar konuşmaya. Eski ler mi dedi sonra kendi kendine... Hep derdi dedi, yine.
*
Pamuk Tanrı ve yedi cüce tanrılar.
*
Tanrılarla insanlar yer değiştireceklerdi... Ama bir tanrı ve bir insan hariç. Çünkü bu iki tür de ancak tek olabilir.
*
Bu tanrılar bize tapıyorlar di mi.
*
Tapa tapa mı kullanacağız bu tanrıları.
*
Daldan düşüyoruz biz dedi tanrılar.
O, idealden...
*
Bir de Münya var dedi tanrılar.
Aynısı ama olumsuz yok.
*
Ruhunu satman değil dedi Tanrı.
Sana ruh verilse nerene alacaksın.
Cumartesi, Eylül 02, 2023
YAPAY ZEKA BEKLEYEN ADAM
Yaşım geldi diye düşünüyorum, yazılarımda mantık hataları yapacağım. Tabii hepsinde değil, haaa anlamadım bunu, kesin mantık hatası var diye hemen hepsine atlamayın yani, önce bir düşünün... Hayatımda mantık hataları yapacağım yaşım kaç acaba...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)