Pazar, Şubat 17, 2008

Mor ve Gerisi

"Morun ötesini yapmak için moru bilmeli önce." Atasözü


İngilizce, Türkçe veya Sanskritçe şarkı olmaz,
şarkı şarkıdır...
Siz burada yaparsınız, iyiyse eskimo bile anlar.
Eskimolara ayıp olmasın...

Enstrümantal müzik diye bir tanımlama vardı, bilmiyorum kaldı mı?
Sanki enstrüman olmadan müzik olabilirmiş gibi.
İnsan sesi de müzikte bir enstrümandır,
anlamlı laf etsin ya da etmesin,
o dilden ya da bu dilden.

Anlatmış işte adam resminde,
bir pipo çizmiş,
altına da yazmış (resmin içine)
bu bir pipo değildir diye.

Resmedilmiş bir cümle, edebiyattaki anlamıyla bir cümle değildir artık, resimdir.
Ve o yüzden, resimde, bu bir pipo değildir yazıyorsa, hatta ben de bir cümle değilim yazıyorsa, doğru söylüyordur, değildir.

Anlamdan bağımsız (anlamsız dememek için böyle diyorum) bir cümle de edebiyatta, sırf tınısı var olduğu için orada olan bir cümle, edebiyat değildir, çünkü o bir cümle bile değildir.

Bakıyorsun,
metnini senfoni yapmaya çalışıyor biri
melodidense söz yazıyor diğeri.
Edebiyatçısı müzisyen, müzisyeni edebiyatçı olmaya özeniyor!
Biraz akıllıları varsa ressamlarından çıkıyor,
anlamla, mantıkla en az işi olabileceklerinden.

Suzanne Vega yaparken bir albüm bebeği doğduktan sonra,
bakar, anlamaz bebeği, dinlemez, ilgisini çekmez şarkılar.
Çünkü Leonard Cohen tarzı,
bizdeki Bülent Ortaçgil tarzı*
“sözel” “anlatan” “konuşan” bir müzisyendir Suzanne Vega.
Ne anlasın bebek konuşan vegadan, susan vega ister o.**

Melodik bir albüm çıkar sonra Suzanne Vega’dan,
bebeğinin de anlayıp zevk alacağı.
İşte o benim dediğim Eskimo faktörü.


*Sıkı müzisyenlerle çalıştığından en müzikal ve bu yüzden en beğendiğim Ortaçgil albümünün adı bile şudur: "Bu şarkılar adam olmaz."
**Espri Tansu Gülaydın’ınkinden dönüştürülmüştür.

Hiç yorum yok: