Cumartesi, Eylül 27, 2008

Bilmeden konuşuyorsun MART 94

-Bilmeden konuşuyorsun.
-Bilmeye konuşuyorum.
-Susup dinlesen...
-Sadece bana öğretilmek istenenleri öğrenmek istemiyorum.
-Öğretmen olmadan dersi anlatmaya çalışıyorsun.
-"Belki de"lerle, "neden olmasın"larla başka tarzda sorular oluşturmak istiyorum.
-Sordukların bilgini belli ediyor; sen bilmeden soruyorsun.
-Bilmek için soruyorum.
-Ama tahminler yapıyorsun, doğru yanlış.
-Öğrenmenin bir yolu da bu değil mi?
-Kitap okusan...
-Hep konuşan birisini dinlemek istemiyorum, arasıra lafını kesmek istiyorum.
-Anlatmasına engel oluyorsun.
-Kafasındakini anlatıp tatmin olmasını değil, benim sorularıma cevap verip beni tatmin etmesini istiyorum. Konuşana değil dinleyene göre şekillenmeli sohbet.
-Daha bilgili dinleyicileri engelliyorsun.
-Belki de bir alt sınıftan başlamam gerek.
-Sadece dinlemen gerek konuşulanları, hiç konuşmadan.
-Teşekkürler ben kitap okuyayım.
-Bitirince sınıfımıza bekleriz yine.

Bir zaman sonra

-Hâlâ bilmeden mi konuşuyorsun?
-Okudum, ama senin bildiklerini değil kendi merak ettiklerimi öğrendim. Kendi "neden olmasın"larımı, "belki de"lerimi...
-Yanlış kitapları okudun herhalde.
-Senin okuduklarını başka bir bakış açısıyla okudum belki de.
-Hâlâ bilmeden soracak mısın?
-Sorduklarımı sen bilebilecek misin?
-Daha bilgili dinleyicileri engelleyecek misin?
-Kafalarındaki sorulara farklı bir açıdan yaklaştığımda, onları engellediğimi düşünecekler mi...
-........
-Bir alt sınıftan devam etmem gerektiğini mi düşünüyorsun hâlâ?
-Düşündüğüm, belki de başka bir bölümde devam etmen gerektiği... Belki de başka bir okulda...
-Ne! Beni kovmayı mı düşünüyorsun?! Neden?
-Neden olmasın? Belki de kendi sınıfını oluşturman, kendi okulunu kurman için seni serbest bırakmak istiyorum.
-Bir bildiğin var ki konuşuyorsun.
-Bilmeye konuşuyorum.

Hiç yorum yok: