Pazartesi, Eylül 10, 2007

Sevgi Üstüne az İsa'nın Öldürülüşü!

Yıllar önce, 15-20 yıl falan, yani yıllar değil seneler önce artık, bir İkarus’un arkasında (belediye otobüsü olan İkarus) bir genç çocuğun bir kıza aşkla ilgili, sevgiyle ilgili nutuk çektiğini duymuştum. Felsefe işte, demiştim, bu da felsefe, en basitinden ama kimse felsefe olmadığını söyleyemez…

“Sevgi Üstüne” de felsefe sanırım, ama bu kadar da basitinden olmalı mı!
Abuk subukluklar, tutarsızlıklar, öznellikler…
Bunları önemsemeyip geçtim çünkü zeka yormayan, durdurmayan, yeni bir şey söylemeyen bir metine saçma deseniz ne çıkar…
Çok sıkıcı.
O İkarus’un arkasındaki çocuk belki bir şeyler bulur…

Ben kitap okuyamıyorum, ya kaçırdığım bir şeyler var…
Ya da bu Ortega Gaset’ler Maset’ler fena halde kaçırmışlar bir şeyleri.
Korkum; onlar kaçırmışsa, onları okuyanlar da...
Kitapların sessizliği değil de gereksizliği üzerine bir metin yazılmayı bekliyor...

Alın size bir tane daha…



Wilhelm Reich.
İsa’nın öldürülüşünün sıradışı bir yorumu.
Ama bir konu bu kadar mı uzatılır…
Amelie Nothomb'un Katilin Temizliği adlı kitabındaki yaşlı ve ukala yazar,
vaktini nasıl geçirdiğini soran gazeteciye,
"Klasiklerden gereksiz sayfaları ayırarak." diye cevap verir.

Böyle düşünsel kitaplardaki durum daha da düşündürücü.
Kapaktaki kadının durumu kelimelerden daha iyi açıklıyor her şeyi…
.......
“Bir hikayeyi dünyadaki bütün insanlar arasında sadece size göründüğü şekliyle anlatabilirseniz kaçınılmaz olarak özgünlük tohumları taşıyan bir eser yaratmış olursunuz. Bu, sıradan yazarların becerebileceği bir iş değildir, bunun 1. sebebi yazar olacak kimselerin okumaya başladıkları günden beri kendilerini başkalarının yazıları içine gömmüş olmaları ve acıdır ama dünyayı başkalarının gözüyle görme eğilimine girmiş olmalarıdır.” (Dorothea Brande)

Hiç yorum yok: