(ROMANDAN)
Russel Crowe, bir röportajda, bir sinema yazarına şunları söylemiş: “Ben sizin kahrolası film yıldızlarınızdan biri olmak istemiyorum. Ben sadece bir oyuncuyum. Tüm yaptığım, gerçekliği ve derinliği olan bir pozisyonda bir hikaye anlatmak. Son derece basit bir iş. Geri kalan tüm o fasa fisoları bana yutturmazsınız. Ve onları yutmadığım için de benden nefret edemezsiniz. Sırtımı sıvazladığınız için çok teşekkür ederim. Benden bir iş yapmamı isterseniz, vaktinde işe gelirim ve yapabileceğimin en iyisini yaparım. Size borçlu olduğum budur. Size iyi davranış borçlu değilim. Size günümün bütün anlarını borçlu değilim. Umarım bunları manyakça bir buhran olarak yazmasınız. Anlıyorsunuz değil mi, sesimin tonu, özel bir konuyu belirttiğim için böyle. Saldırgan olduğum için değil. Bu da bazen yanlış anlaşılıyor. Ben size şimdi meşru bir cevap veriyorum ama sanki şikayet ediyormuşum gibi duruyor. Etmiyorum. Mükemmel bir hayatım var. İstediğim şeylerin peşinden gidiyorum, kendime ait bir ailem olacak. Burada çok rahatım her ne kadar devamlı fotoğrafımız çekiliyor olsa da.”
Siz burada saldırgan bir insan görüyor olabilirsiniz ama ben özgür bir insan görüyorum, özgür bir ruh.
Crowe kaba değildir. O sadece kibar değildir. Kendisinin de söylediği gibi, kibar olmak zorunda değildir. Bu onu kaba yapmaz. Bir ara aşama var, kibarlıkla kabalık arasında, birçok şeyde olduğu gibi.
Evet “kahrolası” demese daha iyiydi Crowe; ama temel olarak ifade ettiği “bana sahip olamazsınız” haklı düşüncesi karşı tarafın zoruna gidiyor ve bir anda zor bir insan oluyorsunuz; çok iyi biliyorum.
Bizim gibi insanlarda retorik denen şey eksik. Doğru olduğuna inanmadığımız şeyi güzel ifadelerle süsleyip söylemeyi sevmiyoruz. Böyle güzel yalanlar söyleyebilmek için kendi içinden uzaklaşıp patolojik bir bölünme yaşayan birinin, rol yaptığı halde karşıdakine kendini sevdirmesi türü bir başarı(!) sergileyemiyoruz. Kendi içimizle uyumumuzu böyle koruyor; bu uyumun sağladığı iç gücümüze rağmen dış dünyayla uyum sağlamakta geri kaldığımız için kendi içimize çekiliyor, güçlü müyüz güçsüz müyüz bilemiyoruz…
Çarşamba, Eylül 30, 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder