Perşembe, Temmuz 10, 2014
Yazılası öykü konuları (ya da bir anda Miranda)
Kim 200 bin TL ister… Lütfen ellerinizi havada tutun, bir şey anlatacağım, hepinize veremem o kadar parayı, vazgeçenler indirebilir, diyerek anlatmaya başlar… Kollar dayanamayıp yavaş yavaş iner. Hatta arada indirip tekrar kaldıranları uyarır, siz beyefendi, pardon ama diğerlerine haksızlık olur, sizi elenmiş sayalım, isterseniz siz yine de kalkık tutabilirsiniz, diye, kibarca. Askerlik anısını anlatıyordur. Tüfek as, tüfek kas. (Bunu anlat, güzel anı ama uzat ve okuyanı da sık, yor.) En son bir kişi kalır. Hatta iki kişi kalsın biri sinirlenip var gücüyle, yok gücüyle, diğerine bir tokat attığı için indirmiş sayılsın elensin, öyle tek kişi kalsın. Ve o tek kişiyi de biraz yorduktan sonra, tamam sizin olacak para şu son soruyu cevaplarsınız der; ilk soru neydi ki der ve alkış toplar finale tek kişi kalan arkadaş… Ne anlatıyordum? Soru budur… Son cümle, anafikir, babafikir, ortalardan bir annekdot, yani anlamlı anekdot, hayatın yükünü kollarınızda taşırken anlamını yakalayabildiniz mi bakalım… Dinlemedim valla der adamımız… Adamımız mı, nerden adamımız oluyormuş… Dinlememiş baksana… E sen de öyle kolun kalkıkken... Az buz bişiler var aklımda ama deymez, der, değmez, sıkılmıştır, onu anlamaya çalışın, askerlik anısına devam ederim bak. Neyse. Demek dinlemediniz; hayatın anlamını anlatıyordum; e neymiş bari, adamımız, kaba; önemi yok, para sizindir, buyurun; e hani kazanamamıştım; e zaten kazanamadınız; alıp alacağınız sadece bu 500 bin lira… (farkındayım)Ağlaya ağlaya harcayınız… (Oğuzhan Akay’ın bir annekdotu aklıma getirdi, teşekkürler)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder