Perşembe, Şubat 15, 2024

ATAŞ & YATAŞ & TOTOŞ

Üç erkek arkadaşımı hatırladım. Hatta 4. Hatta 45, derdim ama o kadar erkek arkadaşım olmadı, anca kadın... Bir tanesi ben yazarlığımdan ve yazdıklarımdan çok istenmezse bahsetmediğim için kendi kıçı kırık yazdıklarından bahsedip ben de ilgiyle dinlediğim için yazarım havalarına girmişti... Sen değilsin ulan yazar demiştim sonunda... Bir tanesi kendini küçümsediği durumlar fazlalaşınca, olum sen benim arkadaşımsın (gençti) nasıl kendini küçümsersin diye espri yapmamı abartmış, önümden önümden yürümeye, beni tanıdık barlara kafelere götürüp havalar atmaya başlamıştı... Diğeri şimdilik para kazan sonra tatlı bir rock barda yaparsın barmenliği demem üzerine lüks ve salak bir mekanda istemediği müzikler ve aşağılamamak için kendini zor tuttuğu zevksiz zenginlerle muhatap olmaya başlamıştı. Yine de onlardan etkilenmiş olacak ki, ona abi diyen bir gence ben de mütevazi tavsiyelerde bulununca ben daha abisiyim onun tavrıyla tavsiyelerime muhalefet etmişti... İlhan Berk onları hatırlattı... Yok, neydi bunun adı? Nurullah Ataş.


“Ataç'ın Günce'sini 1960 yılında, yayınlandığında okumuştum. Bu kitapta tam on altı yıldır. unutama­dığım, düşünce ve yargılarına sürekli kuşku duymama neden olan bir cümlesi var: "4 Eylül Cuma - Simenon'un L'Assasin (Katil) adlı romanını oku­dum. Son günlerde çok okuyorum Simenon'un ki­taplarını. İki üç ay oluyor, başka bir romanı dolayısıyla o yazarı beğenmediğimi, bence birtakım önemli eksiklikleri olduğunu söylemiştim. Yanılmı­şım, şimdi sardı beni onun kitapları, elime geçenleri hep okuyorum," diyor. Ataç'ın Simenon'u beğenme­me nedeni nedir, o yazısını bulup okuyamadığım için bilmiyorum, ama, düşüncesini değiştirmesine neden olarak ileri sürdüğü kanıtlar, ciddiye alına­cak türden değil. Türk Edebiyatı'nı demir yumruğu altında inletmiş, çağdaşı ozan ve yazarları tir tir tit­retmiş olan bu diktatör tabiatlı eleştirmenin bu tutumunu haklı olarak garipsiyorum; tabii, ozan ve yazarların ona karşı ürkekliklerini de . . . Ciddi bir eleştirmen, öznel nedenlerin dışında, düşüncelerini iki - üç ay içinde nasıl değiştirebilir? ileri sürdüğü yargılara, yaptığı yorumlara nasıl güvenebiliriz? Ne yapmış Ataç? Kuşkuculuk ve sözde doğruculuk adına, yanılgılarını birer erdem düzeyine getirmiş, yüceltmiş ve herkes de buna saygı duymuş, örnek­lenmiş. Şu var ki Ataç'ın Türk Edebiyatı'nı yönetmiş ve etkilemiş olduğu da yadsınamaz bir gerçek ve onun uzantılarını bugün de görmemiz pek olası. Ataç'ın, bir sanat yapıtına yaklaşırken kendine yak­laşmayı amaçladığını sanıyorum; önce kendisi var­dır, sonra da bir sanatçının yaratmış olduğu yapıt. Kendi varlığını kanıtlamak, gerçekleştirmek ama­cıyla eleştiriler yapmış Ataç.” Özdemir İnce

Hiç yorum yok: