-Nietzsche ırkımızın yozlaştığını söyleyebilir ama bir ırkın yozlaşmış hali de daha önceden mevcut olmayan olasılıklar açısından zengindir.
-Öküz tanrı gibi davranamaz, ama tanrı öküz gibi davranabilir yani!
Bu benim; diğerleri sizin: Aşağıdakileri Murat Sohtorik nasıl değerlendirir-devam ettirir mantığıyla inceleyip yazınız.
-...ve ben de itaat ettiğimde kendime, yalnızca kendi kendime itaat etmiş olurum. İtaat etme, gene, yanlış bir kelime oldu, çünkü benim tek yaptığım yazgım tarafından, yazgıma sürüklenmektir.
-İçgüdüyle aklı özdeşleştirmek tam da sana göre bir şey.
-İkisinin de temelde aynı olduğunu hiç hissetmedin mi? Hiç içgüdünün yol göstermesini körü körüne kabul edip de sonunda izlediğinin aslında aklının sesi olduğunu keşfetmedin mi?
-Etik, ahlak ve bağlantılı alanları tartışırken Sen ve Ben hakkında konuşmaktan kaçınmalıyız; onun yerine genel biri, yani somut karakter özellikleri, bahşedilmiş psikolojik yeti ve yeteneklerini umursamaksızın herkesi temsil edebilecek X'ten bahsetmeliyiz.
-Niçin kaçınmalıyız? Niçin yine bir sürü "meli-malı"? Üstelik seni kendinden bahsetmen için baştan çıkarmak çok kolay.
-Kendimden bahsetmekten hoşlanmıyorum.
-Hayır, hoşlanıyorsun. Çünkü felsefe yapmak her zaman için kendimizle kendimiz hakkında bir diyaloğa girmektir. Nietzsche, felsefenin bir tür hatırat olduğunu söylemişti...
-Felsefe yapmak kendimiz ile diyaloğa girmekle ilgilidir, ama kendimiz hakkında diyaloğa girmeyiz. Filozoflar kendileri hakkında nadiren konuşurlar.
-Belki de dolaylı olarak hep kendileri hakkında konuştukları için...
-Saçma. Dolaylı felsefi iletişimi ilk kullanan Kierkegaard'dı.
-Daha doğrusu o, dolaylı iletişimi bilinçli kullanan ilk kişiydi, çünkü bir post-metafizikçi olarak başka türlü ilerleyemezdi, en azından samimi bir şekilde ilerleyemezdi. Post-metafizik düşüncede, doğrudan iletişim yapay duruyordu, çünkü filozofun hakikat iddialarını destekleyecek mutlak bir yetke kalmamıştı artık.
-Demek yalnızca modem filozofların, post-metafizikçilerin felsefe kisvesi altında hatıratlar yazmaya düşkün olduklarını kabul ediyorsun.
-Bırakalım da felsefe kendi adına konuşsun demek, filozofun bir filozof olarak kendi içgüdülerini dinleyip, bırakalım da felsefe konuşsun, demesidir...
-İyi bir edimi güzel olarak ve kötü bir edimi de çirkin olarak kesinlikle nitelendirebiliriz, ama sadece mecazi anlamda. Mecazi olmayan, tamamen estetik bir açıdansa, çirkin de güzel olabilir. Şeytani güçler güzeldir...
-Böyle insanlar tanıyor musun? Yani, bu insanlar için ahlak onların kaderiymiş ya, öyle insanlar...
-Kişisel olarak değil, ama böyle insanlar düşünebiliyorum. Weber onlara, "virtüöz" demişti. Ahlak virtüözleri mümkün. Onların eylemlerinde, evrensel olan bireysel olur.
Cumartesi, Şubat 10, 2024
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder