Pazar, Mart 31, 2024
NRVNA
Gözlükle barda oturmuş, pardon güneş, bir 44 ile konuştum. Tam gezi zekalı. İnsanlara düşman, ama yakışıklı da. Sevgilinle mi ayrıldınız dedim, mutsuz. Yoo gayet iyiyiz dedi, tam gezi zekalı. O kültüründen bu kültüründen, o yazardan bu yazardan bahsetti, sonunda ben dünyanın en iyi yazarıyım dedi. İnşallah dedim. Pardon tersi oldu: Ben dedim, o inşallah demedi. Bunu belleyin arkadaşlar. Neden inşallah diyeyim demeyin. Çünkü olabilir. O zaman da kurtuluşunuz yok, inşallahla maşallahla. Bu arada: -Nirvanaya vardım. -Terastayım. Bunu söyledim. Bana Nirvana’yı bildiğini falan anlatmaya çalıştı.
Cumartesi, Mart 30, 2024
NAPİYİMİZM
-Her gece ayrı kadınla mı yatıyorsun!
-Napiyim? Öldürüyorlar onu sabah... Nasıl bir şansım varsa! Ya da peşimde kimler...
-Napiyim? Öldürüyorlar onu sabah... Nasıl bir şansım varsa! Ya da peşimde kimler...
MEOMAN
bugün benim doğum günüm
hem sarhoşum hem yastayım
bir ev taburesi üstünde
tamirci bekleyecek yaştayım
hem sarhoşum hem yastayım
bir ev taburesi üstünde
tamirci bekleyecek yaştayım
THINCE
sen o ince mesajı anlamadın
anladım
anlamadın
peki neymiş o ince mesaj
anlamadın işte
anlatırsan anlamadığımı anlayabilirim
anlatırsam anlamışım işte diyeceksin
demek o kadar ince değil
anladım
anlamadın
peki neymiş o ince mesaj
anlamadın işte
anlatırsan anlamadığımı anlayabilirim
anlatırsam anlamışım işte diyeceksin
demek o kadar ince değil
BİRAY
“Ben senin birayını almadan şurdan şuraya yazmam!”
(Onay kelimesindeki 10 mu sizi etkiliyor! Değiştirelim.)
(Onay kelimesindeki 10 mu sizi etkiliyor! Değiştirelim.)
HELİKOPTER TANRI
Helikopter ebeveyn deniyor, her sorunda çocuklarının yanında “biten” ebeveynlere. Tanrıyı böyle bitiremezsin diye şu sorunlu metnin (Buda demiş dediler) helikopter gibi tepesinde bittim:
"Eğer dünyayı iswara yapmış olsaydı, ne değişim ne de yıkımın olmaması gerekirdi, arı ve pis her şey ondan geleceğine göre üzüntü veya felaket, doğru veya yanlış gibi şeyler olmayacaktı. Eğer tüm bilinçli varlıklarda ortaya çıkan üzüntü ve sevinç; sevgi ve nefret iswara'nın eseriyse kendisi de üzüntü ve sevince, sevgi ve nefrete muktedir olmalıdır ki bu durumda onun yetkin olduğu nasıl söylenebilir? Eğer iswara yaratıcı ise ve bütün varlıklar sessizce yaratıcının gücüne boyun eğmek zorunda iseler, erdemli olmanın yararı nedir? Tüm işler onun eseri olduğu ve yaratıcının onlar arasında bir fark gözetmemesi gerekeceği için doğru ya da yanlış yapılması arasında bir fark olmayacaktır. Ama eğer üzüntü ve acı başka bir nedenden kaynaklanıyorsa, o zaman iswara'nın neden olmadığı birşeyler var demektir. O zaman neden varolan her şey nedensiz (uncaused) olmasın? Eğer İswara yaratıcıysa ya amaçlı ya amaçsız etkimektedir. Eğer amaçlı olarak etkiyorsa, tümüyle yetkin olduğu söylenemez. çünkü hedef, zorunlu olarak bir isteğin karşılanmasını içerir. Eğer amaçsız olarak etkiyorsa, o zaman ya bir deli ya da memede bir bebek gibi olmalıdır. Görüldüğü gibi, iswara fikri rasyonel düşünceyle çürütülür; tüm böylesi çelişkili iddialar da teşhir edilecektir."
"Eğer dünyayı iswara yapmış olsaydı, ne değişim ne de yıkımın olmaması gerekirdi, arı ve pis her şey ondan geleceğine göre üzüntü veya felaket, doğru veya yanlış gibi şeyler olmayacaktı. Eğer tüm bilinçli varlıklarda ortaya çıkan üzüntü ve sevinç; sevgi ve nefret iswara'nın eseriyse kendisi de üzüntü ve sevince, sevgi ve nefrete muktedir olmalıdır ki bu durumda onun yetkin olduğu nasıl söylenebilir? Eğer iswara yaratıcı ise ve bütün varlıklar sessizce yaratıcının gücüne boyun eğmek zorunda iseler, erdemli olmanın yararı nedir? Tüm işler onun eseri olduğu ve yaratıcının onlar arasında bir fark gözetmemesi gerekeceği için doğru ya da yanlış yapılması arasında bir fark olmayacaktır. Ama eğer üzüntü ve acı başka bir nedenden kaynaklanıyorsa, o zaman iswara'nın neden olmadığı birşeyler var demektir. O zaman neden varolan her şey nedensiz (uncaused) olmasın? Eğer İswara yaratıcıysa ya amaçlı ya amaçsız etkimektedir. Eğer amaçlı olarak etkiyorsa, tümüyle yetkin olduğu söylenemez. çünkü hedef, zorunlu olarak bir isteğin karşılanmasını içerir. Eğer amaçsız olarak etkiyorsa, o zaman ya bir deli ya da memede bir bebek gibi olmalıdır. Görüldüğü gibi, iswara fikri rasyonel düşünceyle çürütülür; tüm böylesi çelişkili iddialar da teşhir edilecektir."
SAYIN Gürsel Korat
1. Ötekileştirme kelimesini kullanan hiç kimseye itibar etmeyiniz.
2. Bir erkek (olarak soruyorum) neden eşcinselliği (hepsini) bilmem gereksin! Tercih etmiyorum, konu kapanmıştır. Anlatırsanız, zevk alırsam dinlerim, beynimle. Bir komedyen çok güzel eleştiri getirmişti: Bir heteroseksüelin LGBTYFZÜXNB’ler tarafndan boş kumpir olarak görülmesiyle ilgiliydi.
3. Nötr yakıştırması da Dördüncü yakıştırması kadar yapıştırma.
SEN ANLATMA
-Sen anlatma! Spoiler veriyorsun hep... Seyredince zevk alamıyorum.
-Nedeni şu: Hiç spoiler vermedim...
-Nedeni şu: Hiç spoiler vermedim...
Salı, Mart 26, 2024
Cuma, Mart 22, 2024
BURHAN VELİ
Biz ne bilelim orhan velinin haiku maiku yazdığını. Ama her şey mi kusursuz kardeşim! O "sakın" hece tutsun diye değil mi orada...
Gemliğe doğru
Denizi göreceksin;
Şaşıracaksın
Gemliğe doğru
Denizi göreceksin;
Gel de şaşırma
Gemliğe doğru
Deniz görünce seni;
Şaşırma da
Not:
Şu daha doğru, pardon kusursuz:
Gemliğe doğru
Deniz görecek seni;
Şaşırmayacak
ÜSTÜN ALTIN SÖZ
"Ülkenin bu halinde, Dünyanın şu halinde bir şairin bildirecek nesi kalmış olabilir?" Enis Batur 2024
Enis Batur 1995: "Sağlık sınırını aşmış, o çerçeveden taşmış sevgi türüne Aşk diyorum ben. Karşılıklı duygular dengesi bozulmuş, zihnin ve gövdenin elektrik yükü iyiden iyiye artmış, izan çerçevesi
dağılmış, şiddet tırmanmaya koyulmuştur. Aşk, kişiye varoluşunun uçlarını anımsatır ve ölüm güdüsünü devreye sokar: Çift'in tek'i kendisini (Pavese), eşini (Carmen), kendisini ve eşini (Kle-
ist) yok etme eşiğine dayanmıştır. Eşik her zaman aşılmaz belki; eşiğe her zaman dayanılır. Aslında: Kansız aşk yoktur. Akması gerekmez kanın,..." vsvsvs...
Pazar, Mart 17, 2024
Cumartesi, Mart 16, 2024
EMRE İTAAT
Emre önce havaya düştü. İnsanın duygularını havalandırdı. Ruh ölmeden huzura erdi. Yeni başlangıçlar düşünenler çoğaldı, azaldı. Emre sonra mutfağa düştü. Pardon toprağa. Maddi olanaklarını artırdı insanların. Hangisinden istiyorlarsa. Kimi paraya, kimi kariyere, kimi karıya, kocaya... Suya düştüğünde Emre, yüzdü. Sonra daldı. Dibe doğru korkusuzca gitti. Karanlığın en kara olduğu yer, aydınlığın başlangıcıdır. Bu saçma lafı hatırladı ve lafı deldi. Havaya ve karaya nasıl sızdıysa derinliklerine öyle sızdı. Baştaki ruhun.
BAŞTAN AŞAĞI
Hepsini öldürmemiz de gerekse aralarındaki iyiyi bulacaktık. Son kişi diğer öldürdüklerimiz gibiydi, konuşmuyordu. Sen miydin? Cevap yok. O zaman öldürdük zaten. Bakıyordu sadece. Aldattınız bizi demek, aferin, tanrınızdı. Devam ettim. Sen ölünce o da ölecek. Cevap yok. Tanrı ölmez mi demek istiyorsun? Yine devam ettim. Onu tanımadım ki, öldüğüne inanacak mıyım? Gülümser gibi oldu, ama hemen geçti. Ona ben de mi inanıyorum? Böylece onu tuzağa düşürebilirdim. Zaten bir şekilde ölecek. Böylece tanrısı da ölecekti. Ya ölmezse? Tanrı mı, der gibi baktı! Tuzağı kendime mi kurdum? Silahı şakağıma dayadım. İyi biri miyim? Kalçalarıma getirdim namlunun ucunu.
KİNCİ TANELER
Adam karısını öldürmekten hapse girmiş. Ama başkasının suçunu üstlenmiş aslında. Kimin için yapar ki böyle bir şeyi! Bir kız bir erkek çocuğu var, bunlar birbirleriyle görüşmüyorlar. Adam oğlunu buluyor ve ben yapmadım diyor. Kim yaptı! Ablanı bulalım açıklayacağım diyor. Şu çıkarıma ne dersiniz: Abla yaptı... Ablanın bir sevgilisi, varsa, yaptı diye düşünüyorum, olayı kadından uzaklaştırıp bir erkeğe bağlamak istiyorum; ben bile... Ne var; abla annesini öldürmüş olamaz mı? Kadın cinayeti işleyen kadın yok mu! Bunu düşünebilecek yazar var mı? Yılmaz Erdoğan, inşallah. İnci Taneleri. Öncü Taneleri.
Cuma, Mart 15, 2024
ŞEYTAN: RAHATI KAÇAN.
Şeytan dünyaya inmiştir ama kötülük yapacağında donakalıyordur. Bedenini aldığı iyi insanın engeline takılıyordur. İyi ruh öyle bir yönetmiştir ki bedeni, o bedeni kullanarak kötülük yapılamıyordur. Şeytan bile yapamıyordur. Şeytanın yaveri de zengin birinin bedenini almıştır, paraları olsun da istedikleri gibi davranabilsinler diye... Ama Şeytan o kadar parayla bile istediği gibi davranamıyordur. Bedenin sahibini daha çok merak etmeye başlar. Zeki bir adamdır ve çevresinde belli bir güvenilirliği vardır, sadece bu yüzden istemiştir o bedeni. Oysa şimdi çok daha fazlası olduğunu görüyordur. Bu, Şeytana ilginç gelir; bunla da eğlenebilirim diye düşünür. Eksik bir kariyeri vardır bedenini aldığı iyi ve zeki insanın. Bunu yaymak da bir kötülük gerektireceğinden çekici gelmiş olabilir Şeytana. Ama yaveri şüphelidir. Doğruluktan uzaklaşıyorsunuz amirim der. Ne doğruluğu? Siz Şeytansınız. Düşünülmemişi yapmak da bir çeşit Şeytanlık değil mi! İyilikten dolayı azap çekmiyor musunuz diye sorar yaver. Gayet iyi hissediyorum der Şeytan. Kalıbını sikeyim şu adamın der yaver... Ruhunu mu kastediyorsun diye sorar saf saf Şeytan... Bu bir tuzak olabilir der yaver. Bu adam gerçek bir Şeytan olabilir. Belki de yaşlanıyorsunuz... Gerçek bir Şeytan lafına alınmadığını fark eder Şeytan... Öyleyse o zaman diye devam eder yaver, böyle yaşarsanız ölünce nereye gideceksiniz? Ya cehenneme almazlarsa sizi! Hem böyle iyi ahlaktan etkilenmiş bedenin içinde cehennemde gibi olmalısınız... Yoo, dedim ya, gayet iyi hissediyorum... Yaver onu dinlemiyordur; sizin yeriniz kesinlikle cennet olacaktır... Cennet fikri hiç bu kadar çekici gelmemiştir Şeytana... Yoksa, der; ben bir melek miyim? Allah korusun der yaver. Dik başlıdır her zamanki gibi Şeytan; tabii tersten; olabilir bu, der. Kaleyi içten fethedersiniz belki bari diye yüreğine su serpmeye çalışır yaver. Kimin yüreğine? Yaver olarak kendinin? Melekliğe ramak kalmış Şeytanın? Ölü iyi adamın, hem de zeki? Benden sonra Şeytan, der dalgın Şeytan... Tüm geçmişi ayrıntılarıyla hatırlıyordur, bir tek an hariç: En iyisi olamam, demek en kötüsü olacağım, dediği an.
Pazar, Mart 10, 2024
ŞEYTAN 2
İnsanlara gözlerini kaçırmalarını telkin ediyorum. Böylece bir şey gizlemek zorunda kalıyorlar. Mimiklere de çalıştığımda düşündürtemeyeceğim şey yok, yaptıramayacağım...
Cumartesi, Mart 09, 2024
UZAYLILARA YARDIM EDİYORUM
Dünya’ya yaklaşmayın dedim. Rezil ederler sizi aleme! Emperyalist domuzlar olarak resmederler. Hiçbir mantığa uymayan (kendileri çok mantıklıdır!) tipsiz ya da canavar tipler olarak filme çekerler. Tek yabancı dil bile bilmeyen (o da İngilizce!) cahiller olarak sergilerler. Hem de daha gelmeden başınıza gelir bunlar. Uzaylı içine çıkamayacak hale gelirsiniz! Aklınız ve huzurunuz varsa Dünya’dan uzak durun.
Perşembe, Mart 07, 2024
KISIR
İnsanlığın bir virüs olduğu, yeryüzünden silinmesi gerektiğini savunan politikacı büyük bir oy farkıyla başkan seçildi. Kısırlaştırma politikası hemen uygulamaya kondu. Önce gönüllüler, sonra gönülsüzler ve en sonunda da tüm kaçaklar, zorla... Başkan söz verdiklerini yerine getirmiş olmanın gururuna rağmen bir sonraki seçimlerde büyük bir hezimete uğradı!
Yeni başkan kısırlaştırmaya tamamen karşı politikası sayesinde büyük bir oy farklıyla seçildi. İlk konuşmasında uygulamaya hemen geçileceğini gururla ve bağırarak müjdeledi. Çılgınca alkışlayan kalabalık arasında kısırlaştırmadan nüfuzu sayesinde kurtulmayı başarmış tek kişi olduğu konuşuluyordu.
Yeni başkan kısırlaştırmaya tamamen karşı politikası sayesinde büyük bir oy farklıyla seçildi. İlk konuşmasında uygulamaya hemen geçileceğini gururla ve bağırarak müjdeledi. Çılgınca alkışlayan kalabalık arasında kısırlaştırmadan nüfuzu sayesinde kurtulmayı başarmış tek kişi olduğu konuşuluyordu.
Çarşamba, Mart 06, 2024
EN BÜYÜK BAŞKAN
Seçimle iş başına geldi.
100 kişilik bir topluluktuk. Oylama elektronik ortamda yapıldı. Dürüst ve hatasız bir Yapay Zeka yönetiminde. Kimse kendine oy veremiyordu.
Başkan 99 oy ile seçildi. Büyük bir başarı olduğu ordan bile görülüyor değil mi...
Ama işte en büyüğü değildi.
Kafasına çok takmaya başladı, topluluğu çok da iyi yönettiği halde... Arada şakayla karışık sorardı, bana kimin oy verdiğini. Herkes gerçekten şaka sanıyordu. Oysa çıldırmaya başlamıştı. Mantıklı düşünemiyordu.
Görevden alınıp dinlenmeye çekildiğinde başkanlığı ben devraldım. Saygı duydukları bir adamın son mantıklı arzusu olarak...
100 kişilik bir topluluktuk. Oylama elektronik ortamda yapıldı. Dürüst ve hatasız bir Yapay Zeka yönetiminde. Kimse kendine oy veremiyordu.
Başkan 99 oy ile seçildi. Büyük bir başarı olduğu ordan bile görülüyor değil mi...
Ama işte en büyüğü değildi.
Kafasına çok takmaya başladı, topluluğu çok da iyi yönettiği halde... Arada şakayla karışık sorardı, bana kimin oy verdiğini. Herkes gerçekten şaka sanıyordu. Oysa çıldırmaya başlamıştı. Mantıklı düşünemiyordu.
Görevden alınıp dinlenmeye çekildiğinde başkanlığı ben devraldım. Saygı duydukları bir adamın son mantıklı arzusu olarak...
ÇARŞI SANATA KARŞI
Sanat, sanatı sanattan uzaklaştırabilir, dışardan bakmak diyebiliriz buna. Sanat, sanatı hayattan da uzaklaştırabilir; buna da ders almak diyebiliriz: dene, yanıl... Ama tehlike: Sanatın hayatı hayattan da uzaklaştırması... Bunu yapamaz, yaparsa zaten sanat olmaz, derseniz, üçünü sınıf entelektüllerden bahsederim size (size, sizden!). Kimseye bağlanmamalısınız: Hobi olarak yine sevin; ama uzaktan; terk edip dışardan.
Çıkmadı o son aforizma, bunlarla irade edin.
(Du bakim: Hayat, hayattan uzaklaştırabilir... Simülasyon, mesela, tam olarak budur.)
(Bu ayrı: O son aforizmayı yazmayacaktım.)
Çıkmadı o son aforizma, bunlarla irade edin.
(Du bakim: Hayat, hayattan uzaklaştırabilir... Simülasyon, mesela, tam olarak budur.)
(Bu ayrı: O son aforizmayı yazmayacaktım.)
Salı, Mart 05, 2024
KIRDIRMAK
Bilgeyi uyardılar. Ahlak düşkünlüğü yüzde 10’ların üzerine çıkmıştı. Engellenmeliydi. Bu sırada akla hep ertelenen şu soru geldi: Neden düşkünleri tamamen yok etmiyoruz. Yüzde 1, hatta sıfır... Bilge bunu bilmiyor olamazdı...
Bilgenin tam tersi bir genç büyüyordu. Kötülüğü midesi kaldırıyordu. Acı çekmiyor, bunalmıyor, kusmuyordu. Yüzde 10’u etkiliyordu.
Etkilesin dedi Bilge... Yüzde 90’ı test edeceğiz böylece. Zoraki iyiler ortaya çıksın. Onlardaki etkimi azaltınca yüzde 10 kötülüğe kötülükle karşılık vermekten haz duyacaklardır.
Kötülük kaçkınları, tutsak kötüleri yendiler. Yüzde 5’e düştü tutsak kötüler. Bilge, iyilik müritlerinin içindeki sahte iyileri de elemiş oldu.
Genç çıldırdı yenilginin sonunda. Yenilgiden olmadığın düşünmemiz gerekir: Bilge, müritlerine yönelttiği motivasyonunu tamamen onun üzerine yöneltince kabuğunu delebildi: İyilik yapamayınca acı çekmesini sonunda sağlayabildi... Kötülük yapmayınca acı çeken bir ruh için bu çıldırmak demek.
Pazartesi, Mart 04, 2024
KADIN DAYANIŞMASI
-Hanginiz hanginizle geldiniz?
-Hangimiz hangimizle birlikte diye mi soruyorsun?
-Biz geldik ve onlar birlikte.
2 erkek, 2 kadın ve ben... Çok güzel ve biraz yaşlıca birinci kadın ve orta yaşlarda ve ortalama ikinci kadın. İki ve Üç numara iki erkek. İki, Ortalama ile gelmiş. Telefonlaşınca, zaten buluşmuş olan Üç ve Güzel’i davet etmişler rastgele. İlk gece akşam yemeğinde İki, Güzel’den çok hoşlanmış, âşık olmuş. Odalara çekilinmiş. Ortalama’yı da şaşırtan harika bir sevişme sonrası, İki, diğer çiftin odasına gitmiş. Güzel ayakta, Üç onun önünde diz çökmüş ve çıplaklarmış. Güzel, İki’ye gülümsemiş. Bu cesaretle içeri girmiş İki. Gel demiş, Güzel; bu fırsat kaçmaz... Bu sırada fark etmiş onu Üç. Birkaç saniyelik tereddütten sonra Üç, Güzel’i çevirmiş, İki ile aralarına getirmiş, işine devam etmiş. İki, arkadan yaklaşırken Güzel, Üç’ü bacak arasından uzaklaştırmış ve bir tokat atmış suratına... Yere düşmüş Üç. Bu kez daha az bir tereddütten sonra kalkıp odayı terk etmiş... Arkadan yaklaşmış İki, çıplak Güzel’e. Tam ellerini beline koyacak, boynundan öpecekken dönüp onu da itmiş Güzel, suratında bir nefret... Sabah kahvaltısında mutlu Ortalama hariç herkes suskunmuş. Üç, Ortalama ile ilgilenmeye başlamış. Ortalama, İki’den bir ilgi göremediğinden Üç’ün ilgisine cevap veriyormuş... İki’yi bir arkadaşı aramış ve herkesin duyacağı kısa bir konuşma yapmışlar telefonda... Güzel, çağırsana demiş, o da gelsin. Kalıyor muyuz ki demiş iki adam... Kafası karışık Ortalama, kalabiliriz tabii demiş; şehir dışındaki ev onunmuş çünkü... Böylece akşam yemeğinde onlara katıldım ve baştaki soruyu sordum.
Neden diye sordum Güzel’e... Beni paylaştığı için diye cevapladı... Ben düşkün müyüm? Hâlâ güzelim... Üç ise, bu fırsat kaçmaz demesinden dolayı iki adamla da birlikte olmak istediğini düşünmüş... Beni paylaşamamanızı isterdim halbuki dedi Güzel... Siz düşkün müsünüz! Beni neden ittin peki dedi İki... Beni düşünürken başkasıyla seviştiğin için, dedi Güzel. Üzerinde kokusu vardı...
Ortalama için her şeyi açıklayan bu hikaye çok fazlaydı. Ama sakinliğini korudu ve iki adamla da bir daha ilgilenmedi. Benle giderek daha fazla ilgilenen Güzel’in yanında oldu... Bir süre sonra iki adamdan şunları duyduk:
-Bir kadın eksik...
-Aslında, iki kadın eksik...
İki erkek fazla, dedim ben de.
-Hangimiz hangimizle birlikte diye mi soruyorsun?
-Biz geldik ve onlar birlikte.
2 erkek, 2 kadın ve ben... Çok güzel ve biraz yaşlıca birinci kadın ve orta yaşlarda ve ortalama ikinci kadın. İki ve Üç numara iki erkek. İki, Ortalama ile gelmiş. Telefonlaşınca, zaten buluşmuş olan Üç ve Güzel’i davet etmişler rastgele. İlk gece akşam yemeğinde İki, Güzel’den çok hoşlanmış, âşık olmuş. Odalara çekilinmiş. Ortalama’yı da şaşırtan harika bir sevişme sonrası, İki, diğer çiftin odasına gitmiş. Güzel ayakta, Üç onun önünde diz çökmüş ve çıplaklarmış. Güzel, İki’ye gülümsemiş. Bu cesaretle içeri girmiş İki. Gel demiş, Güzel; bu fırsat kaçmaz... Bu sırada fark etmiş onu Üç. Birkaç saniyelik tereddütten sonra Üç, Güzel’i çevirmiş, İki ile aralarına getirmiş, işine devam etmiş. İki, arkadan yaklaşırken Güzel, Üç’ü bacak arasından uzaklaştırmış ve bir tokat atmış suratına... Yere düşmüş Üç. Bu kez daha az bir tereddütten sonra kalkıp odayı terk etmiş... Arkadan yaklaşmış İki, çıplak Güzel’e. Tam ellerini beline koyacak, boynundan öpecekken dönüp onu da itmiş Güzel, suratında bir nefret... Sabah kahvaltısında mutlu Ortalama hariç herkes suskunmuş. Üç, Ortalama ile ilgilenmeye başlamış. Ortalama, İki’den bir ilgi göremediğinden Üç’ün ilgisine cevap veriyormuş... İki’yi bir arkadaşı aramış ve herkesin duyacağı kısa bir konuşma yapmışlar telefonda... Güzel, çağırsana demiş, o da gelsin. Kalıyor muyuz ki demiş iki adam... Kafası karışık Ortalama, kalabiliriz tabii demiş; şehir dışındaki ev onunmuş çünkü... Böylece akşam yemeğinde onlara katıldım ve baştaki soruyu sordum.
Neden diye sordum Güzel’e... Beni paylaştığı için diye cevapladı... Ben düşkün müyüm? Hâlâ güzelim... Üç ise, bu fırsat kaçmaz demesinden dolayı iki adamla da birlikte olmak istediğini düşünmüş... Beni paylaşamamanızı isterdim halbuki dedi Güzel... Siz düşkün müsünüz! Beni neden ittin peki dedi İki... Beni düşünürken başkasıyla seviştiğin için, dedi Güzel. Üzerinde kokusu vardı...
Ortalama için her şeyi açıklayan bu hikaye çok fazlaydı. Ama sakinliğini korudu ve iki adamla da bir daha ilgilenmedi. Benle giderek daha fazla ilgilenen Güzel’in yanında oldu... Bir süre sonra iki adamdan şunları duyduk:
-Bir kadın eksik...
-Aslında, iki kadın eksik...
İki erkek fazla, dedim ben de.
ON KOMPLEKS
-Neden konuşmuyorsun benle?
-On kompleks saysam, yedisini kendin için seçmeyeceğinden... Üçünde yanılabilirim, onlar yerine de üç tane söylemen lazım. Beni ancak böyle tanıyabilirsin.
-Sen beni tanıyorsun sanıyordum.
-Dedim ya: Sen de benim yazdıklarımdan birisin.
-On kompleks saysam, yedisini kendin için seçmeyeceğinden... Üçünde yanılabilirim, onlar yerine de üç tane söylemen lazım. Beni ancak böyle tanıyabilirsin.
-Sen beni tanıyorsun sanıyordum.
-Dedim ya: Sen de benim yazdıklarımdan birisin.
TOMBULUN YERİ
Rakısına buz koymaz
meşrubat dolabından alırdı
gizli soğuk
müşteriyle dalaşmasından
anlardık içtiğini
içmediğini bana selamından
küfreder gelirdi yanıma herkes tir
selam verir dönerdi
herkes pür
meşrubat dolabından alırdı
gizli soğuk
müşteriyle dalaşmasından
anlardık içtiğini
içmediğini bana selamından
küfreder gelirdi yanıma herkes tir
selam verir dönerdi
herkes pür
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)