Adamın teki yanıma geldi ve dedi ki: N’olur, beyim yok, sizden rica etsem? dedi kadın. Baktım şöyle bir. Genç de sayılmaz pek. İlgilendim ama, buyur bacım, dedim, varsa bir sorun... Yok, dedi, yaşlıca bir bey, yaklaştı, çekingen. Korkmuş tabii zavallı. Hanfendiciğim, dedi, affınıza sığınıyorum, ama daha fazla uzatmasak. Hayır, Allahın herifi, beni buldu muhatap, yanımda bitti, birşeyler geveliyor. Kabadayılığı her halinden belli bir –özür dileyerek onun kullandığı tabiri kullanacağım: Yarma! ‘Heeey’ diye bağırmış uzaktan; ‘uzatmayın’ demiş; pardon ‘lan!’ demiş; ‘gelmiyim oraya.’ O zaten dünden razıymış, peki abi, demiş, emrin olur, demiş. Anlattı anlattı. Tamam tamam, dedim, rica ederim uzatmayın. Olgun insanlarız hepimiz. Öyle değil mi hanfendiciğim? Uzatmaya ne gerek var? Bence de en iyisi bu beyfendi, dedim. Kavga çıkacak yoksa. Sizden ricam, efendi birisiniz belli, uzatmayalım n’olur! Nasıl istersen ablacım, dedim, sen bana bırak. Burdan yak abi! Hayır uzatsak n’olacak? Kavga çıksa n’olacak da... O anda karar verdim, en iyisi bu işi fazla uzatmamak. Olsun, dedim, hiç gerek yok uzatmaya. Kibarlık bizde kalsın. Yoksa daha da uzardı yani...*
*
Öykünün açıklaması:
Öyküyü iç içe geçmiş 4 bölüme ayırabiliriz, 4 katlı bir soğan gibi düşünülebilir. (Ya da iç içe 4 Matruşka)
1.BÖLÜM
Adamın teki yanıma geldi ve dedi ki:(2. BÖLÜM) O anda karar verdim, en iyisi bu işi fazla uzatmamak. Olsun, dedim, hiç gerek yok uzatmaya. Kibarlık bizde kalsın. Yoksa daha da uzardı yani...
(2. BÖLÜM)
N’olur, beyim yok, sizden rica etsem? dedi kadın. Baktım şöyle bir. Genç de sayılmaz pek. İlgilendim ama, buyur bacım, dedim, varsa bir sorun... (3. BÖLÜM) Nasıl istersen ablacım, dedim, sen bana bırak. Burdan yak abi! Hayır uzatsak n’olacak? Kavga çıksa n’olacak da...
(3. BÖLÜM)
Yok, dedi, yaşlıca bir bey, yaklaştı, çekingen. Korkmuş tabii zavallı. Hanfendiciğim, dedi, affınıza sığınıyorum, ama daha fazla uzatmasak.(4. BÖLÜM) Bence de en iyisi bu beyfendi, dedim. Kavga çıkacak yoksa. Sizden ricam, efendi birisiniz belli, uzatmayalım n’olur!
(4. BÖLÜM)
Hayır, Allahın herifi, beni buldu muhatap, yanımda bitti, birşeyler geveliyor. Kabadayılığı her halinden belli bir –özür dileyerek onun kullandığı tabiri kullanacağım: Yarma! ‘Heeey’ diye bağırmış uzaktan; ‘uzatmayın’ demiş; pardon ‘lan!’ demiş; ‘gelmiyim oraya.’ O zaten dünden razıymış, peki abi, demiş, emrin olur, demiş. Anlattı anlattı. Tamam tamam, dedim, rica ederim uzatmayın. Olgun insanlarız hepimiz. Öyle değil mi hanfendiciğim? Uzatmaya ne gerek var?
.........
Yukarıdaki ile birlikte toplam 3 öyküyü Özgür Edebiyat dergisine göndermiştim ve Metin Celal'den bir mail almıştım. İbrahim Yıldırım ile birlikte öyküleri incelemişler. Beni öykülerimden tanıyorlarmış zaten. Öykülerim tabii ki yayınlanabilirmiş ama tapaj hatası varmış!
Diğer iki öykü düz öykülerdi, yani bunda sandıkları gibi tapaj hatası denilebilecek bir "şey" yoktu!
Adamın Teki'ni açıklamasıyla birlikte tekrar gönderdim, ama bir cevap çıkmadı!
Bana yararı şu oldu, öykü dosyamda artık açıklamasıyla birlikte, blogumda yayınladım zaten ama bir kitap olarak çıkacaksa açıklamasıyla yayınlanır; bilmem ne hatası sanacak dikkatsiz okuyucunun dikkatini çekmek şart!
Cortazar falan yapsa el üstünde tutulurdu!
........
Bunu aklıma getiren de şunlar oldu:



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder