Bir facebook sitesinde şu yayınlanıyor:
[Levent Cantek > ]
//Kendisi de bunu kabul ederdi, ya da küfrederek reddederdi, Bukowski, “büyük” ya da “iyi” edebiyatın yetkin bir örneği sayılmıyor, pulp aurasına yakın bir basitlikte yazması, dilinden çok hikâyesinin çarpıcılığına dayanması, çok tekrara düşmesi, çok erkek olması filan bunun nedenleri olabilir. Okuyanların hatırlayacağı gibi argoya, cinselliğe, içkiye ve diğer yasak hazlara yükleniyor. Amerikan taşrası, beat kuşağının yolculuk fantezisi, underground edebiyatının ters-yüz edici edep teşhiri, erotik yazının cesur ve doğrudan dili var yazıp çizdiklerinde. Bukowski hepsini andırarak ve hepsinden beslenerek, erkek - ergen bir okura hitap ediyor.
Onun için aslolan-gerçek olanlar (kendisi gibi) harbi konuşan insanlar, yoksullar, ".rospular", ayyaşlar, barmenler ve diğer yoksullar olabiliyor. Gerisi palavradır falan filan inter milan. Zenginler, entelektüeller, siyasetçiler, polisler, patronlar, kısım şefleri, anneler ve babalar, bürokratlar iki yüzlüdür vs. Siyasetle, sınıfla, yoksullukla ilişkisi diğer pek çok şey gibi yüzeysel, sempatiden öteye gitmiyordur. Taklit ettiği Henry Miller ile karşılaştırnca bu fark daha açık görülebiliyor.
Rastlamış olabilirsiniz, sosyal medyada dolaşan bir epigraf var: Bukowski, ".rospuları" ve "çingeneleri" severmiş, çünkü biri namuslu numarası yapmazmış, diğeri milliyetçi ayağına yatmazmış. Sahiden söylemiş mi emin değilim, ama ona yakıştırılması bile önemli… Ergen zekasıyla sallandığı görülebiliyor. Bukowski, kimler kime oy veriyor, hayatını nasıl kodluyor, kime ve neye karşı neyin bekçisi kesiliyor bilse bu kadar rahat ve yukardan konuşmazdı. Büyük laflarla siyaset yürümüyor, içelim açılalım hasbihalinden anca alkol kardeşliği ve ortaokul solculuğu çıkıyor. Yanlış anlaşılmasın, iyi hikaye çıkmaz demiyorum, Bukowski'nin "çingeneleri" ve ".rospuları" gerçek hayatta milliyetçilere ve muhafazakarla oy verseler de, edebiyat ayrıksılıkla ilgili klişeleri seviyor . Beyefendi de bunu kullanmış, ergen muğlaklığında bu kadar net ve bağırarak konuşan birisi “iyi” ve farklı geliyor insanlara.
Yukarıda erkek-ergen okur dedim ama biraz daha açayım, kolay anlaşılırlığı, pulp ve erotik savrulmaları, şehrin kenarını sağan ve abartan yönü kimlerin hoşuna gidiyor diye düşünelim, onu farklı ve sahici gösteren anti entelektüelist tutumu kimler sahipleniyor diye soralım…//
Murat Sohtorik
Metni ortaokul öğrencisi bile 15 dakikada yarı uzunluğuna indirebilir. İnsan eleştirdiği metinden daha kötü yazmamalı.
Bir Yorumcu(En Çok Katkıda Bulunan)
(Önceki yoruma cevaben:) Yine de anafikir doğru! İtici bulurum bu tipolojiyi
Murat Sohtorik
Tipoloji olarak bakarsak Proust, Joyce, Beckett, Dostoyevski -10 tane daha sayabilirim- gibi yazarlardan daha yerinde tipi:) İnsana daha çok benziyor yani. Ki anafikir dediklerinizdeki bir dolu yön: Basit yazması (10 tane de bunun için yazar sayarım), tekrara düşmesi (bu eleştirilecek bir yön değildir), dilinden çok hikayenin çarpıcılığına dayanması (-neden yazarsın – neden sıçarsın... diye yazabilen birine getirilmeyecek eleştiri, Proust kabız mıydı ki), çok erkek olması (bir dolu yazar erkek bile olamamışlardır, yukarda saydıklarım da dahil)... Anlayamamış demekten başka yorum yapamıyorum. Eleştiren kişiyi de bildiğimden, 3 hocası itiraz etse yazdığına, hemen yön değiştirir söyledikleri:))
Bir Yorumcu (En Çok Katkıda Bulunan)
Kavram karmaşası olmasın ben tipolojinin şöyle tanımlandığını öğrenmiştim bin yıl önce:”the study of various traits and types, or the systematic classification of the types of something according to their common characteristics.” Burada sözü edilen yazarın tipolojisi derken kaşıgözü tipi demek istemedim. (Yoksa sizi yanlış mı anladım? Tipi derken kaşgöz tip kastetmiştiniz değil mi?) Onun özellklerinin bir bütün olarak ele alındığında ve onunla ortak özellikler gösterenler (erkekliği abartılı, özgüveni abartılı, ağızdolusu konuşan vs vs gibi özellkler bütünü) anlamında tipoloji dedim. Neyse, ben o bütünü itici buluyorum , bu benim kanaatim. Uslubunu da beğenmem bu nedenle paylaşılan yazının anafikrinin benim düşünceme yakın durduğunu düşündüm Uzun uzadıya bir Bukowski irdelemesi yapmaya zamanım ve gönlüm izin vermiyor. Buyrun siz dilediğnizce analiz ediniz Murat Bey. Selamlar
Murat Sohtorik
Tip derken sadece kaş göz kastetmedim tabii ki, yoksa niye andığım yazarları örnek vereyim:)) “Sinsi bir bakış” mesela tipolojiyi gayet güzel açıklıyor, hem tipini hem ahlakını; içten pazarlıklı bir tip diyebiliyoruz. İnsana benziyor derken de ahlaksız biri bence insan değildir; bu anlamda diğer yazarlar Buko’dan daha az insana benzerler, hepsi içten pazarlıklı bir ahlaksızdırlar, içten olan (yani olmayan) pazarlıkları ise edebiyatlarıdır. Birimiz beğenir birimiz beğenmez, kimse de karışmaz; ama diğerlerinden daha ahlaklıdır Buko dediğimde, daha iyi biridir, tipolojisi ve bir dolu şeyi onlardan daha doğrudur dediğimde, Bülent miydi Levent miydi, arkadaş hiçbir şey açıklayamaz ve dedikleri düşer (zaten teknik olarak da yazdığımda düşürüyorum dediklerini, başka yazarlarda da bu negatif eleştirdiğiniz özellikler var, Buko neden yetersiz, kötü, sığ geliyor size dediğimde yeni bir şey söylemiyor). Bildiği şeylerin dışına çıkamayan biridir Levent arkadaş, ben eleştirdiğimde de sizi tanımıyorum ki ben diyerek yerlerde sürünen “tipolojisini” açık etmiştir. Buko da seni tanımıyor neden eleştiriyorsun diye dalgamı da geçmiştim:)) Konu aslında Buko değildir yani ya da başka yazarlar, yazdığımız şeyler “tipolojimizi” açık eder. Üslup da bunu saklamanın en “derin” en “edebi” yoludur:)) Sevgiler.
Murat Sohtorik
Özgüveni abartılı ve ağız dolusu konuşan demenize de takıldım. Özgüvensiz hatta ezik biridir Buko. Ama bunu saklamaz dalgasını geçer ve belli bu bilgelikle taşır. Ağızdolusu konuşmak derken, mesela Celine ya da Thomas Bernhard da öyle konuşmaz mı:) Beğenmemek başka niye edebiyat dışı olduğunu (ya da neyi eksik buluyorsanız) açıklamak gerekmez mi. Levent arkadaş için söylüyorum. Ergen denmiş bir de, 55 yaşındayım ben de o zaman ergenim:)))
Buko'yu elestirmek yeni değil ve farkli da degil, dolu yandaş bulursunuz zaten. Bahsettigim yazarlarla ilgili soylenmemis bir sey soyleniyor mu. Levent arkadaş burayı okuyorsa bir murat sohtorik incelesin. Sizi tanımıyorum ki neden okuyayım diyeceğine kalıbımı basarım:)))
Pazartesi, Aralık 30, 2024
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder