Salı, Mart 11, 2008

Daha dünya

“La terre est une orange blue”

Dil, hangi Allahın kulunun buluşuysa…

Hangi Allahın kulu bana, est kelimesini, tere’yi benim niye anlamadığımı açıklayabilir, bakın yanlış da yazdım zaten, La ne demektir, une, one demektir her halde, orange neden orınç diye okunur, ki burada Fransızca, başka türlü okunuyordur, blue’yu kim bluemuş da ben kayblue…

Dünyanın en mantıklı komplo teorisidir her halde, Tanrının dillerimizi karıştırıp bizi anlaşamaz kıldığı düşüncesi; dünyanın en komple teorisi.

Neyse, geçelim.

Melih Cevdet Anday yazıyor:

“Dünya mavi bir portakaldır.”

“Mavi bir portakal olduğunu Eluard’dan duyduğum günden beri dünyamızı daha güzel buluyorum, daha seviyorum. Ama Aragon bakın ne yazdı da bu sevinci yarıda bıraktı. “Bu bir doğru sözdür” dedi. Çünkü portakal da yuvarlakmış, dünyamız da; sonra portakal hamken mavi olurmuş… Anlaşılmaz bir yanı yok diyordu Aragon bu dize için. Oysa bu dizenin doğru olup olmadığını araştırmak aklımın ucundan geçmemişti benim. Portakalın hamken mavi olduğunu bilmeden, düşünmeden de sevmiştim onu.”

Anday, sonra bir yanlışlık yaptığından söz ediyor: Eluard’ın dizesi de çevirisi de farklıymış. Doğrusu:

“Yeryüzü mavidir portakal gibi.”

Ben de bu çeviriyi biliyordum, ve bu bana daha şiirsel gelmişti -portakalın hamken mavi olduğunu bilmeden.

Dünya mavi bir portakaldır, demek, şeklen portakala benzeyen, ama mavi renkte olan bir şeyi tasvir ediyordu ve bu da çok özel durmuyordu.

Halbuki “Yeryüzü mavidir portakal gibi.” dendiğinde kafam alkol almışım sevişmişim çıplak yatıyormuşum ve bu ne yahu diye düşünüyormuşumdaki gibi oluyordu ve Eluard’ın -yani şair olarak kabul edilen birisinin- söylediği bir cümle olarak da kabul ettiğimden daha özel geliyordu bana.

Portakalın hamken mavi olduğunu da Anday’ı okurken öğrendiğimde, güzelliğin biraz yana çekilmiş, başka bir özelliği davet etmiş olduğunu düşünüyordum: Anlam...

Olmamıştır daha dünya, diyordur şair.

Güzel diyordu; doğruyu da kapsayan gerçek güzelden söz ediyorum.

Yani aslında Aragon’a katılıyordum, bu bir doğru sözdür diyen. Bazı şeylerin açıklanmasını sevmeyen şairlerin ve yazarların kadınsılıklarını düşünerek ve bunun da onların özelliği olduğunu unutmadan.

Deniz kabuğunu kulağımıza dayadığımızda duyduğumuz dalga seslerinin bedenimizdeki kan dolaşımının sesi olduğunu öğrendiğimde, dalgaları duyma mucizesinden birkaç kat daha müthiş bir mucizeyi duyduğumu düşündüğümü de asla unutamam.

Mantık, duyguların yokluğu değildir. Ne yazık ki bu ikisinin -mantığın ve duyguların- bir arada bulunmasına mucize olarak bakmaya “geriliyoruz” çoğu kez. Dünya mavi gerçekten de portakal gibi.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Mavi dünya fikri çok güzel..
denizin ve gökyüzünün sonsuzluğunu düşünüce özgür kılıyor insanı..