Bener “vahşi bir tarla” gibi bir şey söylemişti anılmıyorsam… “Yığın” kelimesiyle ifade edilen de aynı şey, ama nasıl olumlu çıkarım yapılabilir; ha, Hegel’e illa bağlayacaksın! Yalancı bir tarla olur mu arkadaş; hayır sohbet ediyoruz gevşek gevşek, ne kızıyorsun:)
...........
“Vüs’at O. Bener, Oğuz Atay için hazırlanmış bir belgeselde Tutunamayanlar’ı ilk okuduğunda hissettiklerini anlatıyordu. Kısaltmak lazım, diye düşünmüş. O kadar uzun, karmaşık ve dağınık gelmiş ki. Bana kalırsa bu üç kavram anlaşılma sevdasıyla yazar peşine düşmüş okur için çok cazip. Aşırı derli toplu, aşırı net ve kendinden emin metinlerin korkutuculuğu yanında Tutunamayanlar, sabaha dek süren bir arkadaş sohbeti izlenimi veriyor. Konuşuyor konuşuyor, içinden çıkamıyor; dertlendikçe dertleniyor; sabaha karşı da yaylar gevşedikçe kahkahalara boğuluyorsun ya, tam öyle bir şey. Bu “yığın” hissinin kendisi bana Hegel’i hatırlatıyor mesela. “Ne yaşandıysa yaşanmış” bulunan tarih, Tin onu değerlendirmek üzere eline aldığında işlenmemiş bir metin gibidir. Savaşlardan, açlıktan, tutkulardan, hırslardan, yanlış yahut doğru kararlardan, büyük adamlardan geçilmeyen bir yığın.”
*Here comes my girl / Tom Petty dinlerken yazıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder