Çarşamba, Temmuz 25, 2007

Basılmamış romanımdan bölümler 4

Netteki bir profilde kadın şöyle diyordu: “Beni anlayacak bir kişi yeterli. Gerisi mesaj atmasın lütfen. Ukalaları sevmem. Çünkü ben öyle değilim. Yalancı olmamalı. Ben yalan sevmem. Duygusal olmalı. Romantik olmalı. Çünkü ben pek değilim, bana öğretsin. İşi gücü iyi olmalı. Çünkü benimki iyi, eşit olmalıyız. İstediğini bilmeli ve almalı. Ne de olsa erkek. E başka ne isterim bilmem ki? Şişşt belanı mı demeyin sakın!”

Profile bakın: İsteyen ama ne vereceğini asla söylemeyen bir profil.

Duygusal olmalı çünkü ben değilim bana öğretir diyor. Ukala olmamalı çünkü ben değilim diyor; alçakgönüllü olmayı ona öğretirim demiyor, uğraşamaz bununla, doğrudan ukala olmayacak adam. İşi iyi olmalı çünkü benimki iyi, eşit olmalıyız diye de ekliyor. İşi iyi olmasa da olur, neyse ki benimki iyi ben ona bakarım çok seversem demiyor. Ne istediğini bilmeli ve almalı: Ne olsa erkek!

İstediğini bilmeli ve almalı!.. Oysa hayatta istediğini bilmek es geçiliyor ve almak yüceltiliyor. Böylece ne istediğini bilen değil ama birşeyler alan, almayı bilen, karakterli, ünlemli, dolu erkeğe rastlıyoruz. Aldıkları şey, istedikleri mi gerçekten? Ne önemi var, aldılar ya. Almak çok önemli. Almak! Onu istiyorum ve alacağım. Almak istediğim için istiyorum onu. Alınca daha iyi hissedeceğim için. Bu istek mi! Bu sevgi mi!

Birçok evlenme teklifi, teklifin kabul edilmesinden dolayı yaşanacak o üstünlük, hakimlik, becermişlik, isteğini onaylatmışlık, layık olduğu onaylanmışlık duygusuyla yapılır. Çoğu erkek, bu kadınla evlenmeli miyim? diye sormaz kendine. Bu kadınla evlenmeyi gerçekten istiyor muyum? Şu an yaşadığım hayatta en önemli amacım bu mu? Sormazlar erkekler böyle şeyleri kendilerine, onun yerine kadınlara sorarlar.

(Devam edecek)

Hiç yorum yok: