“Erkekler sıkılıyorlar!” diye açıklamıştı yeni tanıdığım bir kadın eski sevgilisinin onu neden bırakıp gittiğini. Durup duruken sıkılıyor erkekler! Birkaç kişi evindeydik, iki olay hepimizin dikkatini çekti. Sehpanın üzerinde içecek altlıkları vardı ve aramızdan biri bu altlıklara değil de sehpanın üzerine bıraktı içkisini bir an; uyarı aldı, tatlı sert.
Bir ara yerdeki karoların üzerinde şöyle bir durdu ev sahibimiz mutfaktan dönerken, burayı kim çizdi? dedi. Ben yaptım her halde dedim; bir şey demedi.
Sonra bir gün kızgın olduğu eski sevgilisini, karşılaştıkları bir sırada çekmiş kenara ve, söyle bakalım, demiş, neden terk ettin beni? Adam geçen hafta bir parti verdiğinden söz etmiş evinde. Gayet keyifli bir şekilde sürmüş ve aynı keyifle bitmiş parti. Sen olsaydın, demiş adam, hep diken üstünde olacaktım.
Otobüste önümde iki genç sevgili oturuyor. Genç adam tamamen kıza yönelmiş, kız ara sıra dönüyor onla konuşuyor çoğu kez yola bakıyor. Bazen başını koyuyor omzuna genç adamın. Genelde kız konuşuyor genç adam dinliyor. Bir ara kız şöyle diyor:
-Saçlarını bir daha böyle kestirme.
Erkek bir şey demiyor. Sakin. Konu geçiyor. Kız erkeğin omzuna başını koyuyor bir süre sonra yine.
Tolstoy açıklıyordu yine bu durumu kendince: Levin “Kiti’nin kendini aynı anda hem kocasının karısı, hem evin hanımı olacağı, hem de çocuklarını karnında taşıyacağı, onları besleyeceği, yetiştireceği o sıkı devreye hazırlandığını bilmiyordu. Kiti’nin bunu içgüdüsüyle sezinlediğini, bu korkunç çalışmaya hazırlanırken, şimdi yuvasını neşe içinde örüyor, bir yandan da mutluluk dolu, kaygısız aşk dakikaları yaşıyorken buna hakkı olduğunu düşündüğünü anlayamıyordu.”
Kendisini anlattığı Levin karakterinde Tolsoy, zamanında hatalarını anlamadığı için günah çıkartıyordu!
Günah çıkarma, ortada bir günah yokken gerçekleşiyorsa, bu, insanın kendine karşı işlediği bir günah değil midir…
Kadının evini kurarken ve çocuk doğuracakken gireceği streslere karşılık, erkeğin üzerine yine ev, çocuk ve dışarıdaki hayatta girdiği stresler yetmezmiş gibi bir de âşık olduğu, evinin kraliçesi, çocuklarının annesi yapmaya çalıştığı kadın tarafından da stresler getirilmesi… Bu bahis geçiliyor, önemsenmiyordu...
Kimse erkeklerin duygularından söz etmiyor. Kendileri dahil. Erkek egemen bir toplumda yaşadığımız söylencesi erkeklerin ağzına bir parmak bal çalmak için söylenmiş bir yalan değil mi…
Zaten Levin’in böyle hep alttan alır şekilde davranmasını başta açıklıyordu Tolstoy: “O günden sonra Levin kendini daha az değer görmeye başlamıştı Kiti’ye, ruhsal yönden onun önünde daha çok eğilmeye, hakkı olmayan mutluluğunu gözünde daha yüceltmeye başlamıştı.”
Sizin kadınınızı yüceltme nedeniniz ne?
Levin’inki şuydu: Kiti başka bir erkekten etkilenirken, o erkek kendisiyle ilgilenmeyince Levin’i iyi bir eş olacağı için seçiyordu…
Cuma, Temmuz 13, 2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder