Cumartesi, Temmuz 21, 2007

Basılmamış romanımdan bölümler 3

Marquez, Tolstoy gibi bir erkek değildi, en azından Kolera Günlerinde Aşk’ta… İlginç bir karı koca anlaşmazlığıydı sözünü ettiği. Erkek bir haftadır sabunsuz yıkandığından yakınır banyodan çıktığında. Kadın hatırlar, 3 gün önce sabun olmadığını fark etmiştir ama 3 gün boyunca koymayı ihmal etmiştir. Ama süre kocasının söylediği gibi 1 hafta değildir... “Ama bir haftadır ben her gün yıkanıyorum,” diye bağırdı kendinden geçerek, “sabun vardı.”

“Kocası onun savaş yöntemlerini çok iyi bildiği halde bu kez katlanamadı.”

Adam evde kalmamaya başlar, sadece giysisini değiştirmek için uğramaktadır... Kadın o geldiğinde işi varmış gibi yapmaktadır.

“Doktor Urbino, karısı banyoda sabun olmadığını itiraf etmedikçe eve dönmeye razı olmuyordu; karısı da ona eziyet olsun diye, bile bile yalan söylediğini kabul etmedikçe, onu eve almaya yanaşmıyordu.”

“Sonunda Doktor Urbino, başpiskoposa gidip birlikte günah çıkarmayı önerdi; çünkü banyodaki sabunlukta sabun olup olmadığına karar verecek son hakem Tanrıydı. O zaman, kendini tutmayı çok iyi bilen karısı, kendinden geçerek tarihsel bir çığlık attı:

“Başpiskoposun canı cehenneme!”


Tolstoy’unki gibi davranmayı çok denemiştim ama olmuyordu, kadın-erkek, yaşlı-genç ayırmayan o adalet duygumdan…

Mazoşizmi sadece yatakta sevebiliyor olmam gibi, kıç yalamayı da sadece yatakta ve kadınlar söz konusu olduğunda kendime yakıştırabiliyordum.

Marquez’in anlattığı erkek tavrı bile bana çok yakın değildi.

Benim tavrım tam olarak…

Ben hayvan gibi davranıyordum kadınlara...

Kundera’nın Şaka’sında sözünü ettiği türden bir hayvan gibi: “Kadın düşüncesini çekip çevirmenin sarsılmaz kuralları vardır; bir kadını inandırmayı, onun görüşlerini güçlü savlarla çürütmeyi aklına koyan bir erkeğin, bu amaca ulaşma şansı azdır. Kadının kendi hakkında, ilkeleri, inançları, idealleri konusunda vermek istediği imajı saptamak, sonra safsata yoluyla, bu söz konusu imajla, onun, bizim istediğimiz biçimde davranışı arasında uyumlu bir ilişki kurmayı denememiz çok daha yerinde olur. (...) Erkeğin bir kadından ne olursa olsun istemeye hakkı vardır ama, bir hayvan gibi davranmak istemiyorsa, öyle bir ortam hazırlamalıdır ki, kadın, en içten hayalleriyle uyum içinde davranabilsin.”

Şunu diyor bence: Kadına bir kraliçe gibi davran, senin krallığını kabul edene kadar; gerekirse bir soytarı gibi bile davranabilirsin. Bekle... Roller değişene kadar bekle ve o ne istiyorsa onu yap. O istediğini aldıktan sonra sen de istediğini alacaksın...

Bir kraliçe atayıp, onun da sizi kral seçmesi...

(Devam edecek)

Hiç yorum yok: