Cumartesi, Ocak 08, 2022

MONE

Rambraynt mı, dedi 8-10 yaşlarındaki kız.

Nerden biliyorsun dedim.

Bilmem, dedi.

Sonra diğer tabloya bakıp, Mone’ymiş dedi.

Ya bu dedim.

Zola dedi, arkasını dönmeden…

Bunları kitapta mı okudun, dedim; Zola’yı daha önce masanın üzerinde görmüş olmalıydı.

Okumam yok dedi. Öğrenmedim.

Böyle dehaların olabileceğini okumuştum; bir kitap çıkardım arkalardan altlardan, tozlu bir dilden.

Bunu da okuyamazsın o zaman dedim. Bu sefer döndü, baktı.

Kitabı özetlermiş gibi birkaç cümle söyledi. Tam doğru olmasa da tutarlıydı, bu sefer şaşırmıştım; sanki daha önce şaşırmamıştım.

Tam doğru değildi dedim.

Tam doğru mu, dedi bana şaşkın bakarak.

Anlattığı şey, diye başlayacaktım, kesti:

Yazarının kafasındakini diyorum, gerçek söylemeye çalıştığı şeyi, anlatamadığını yazmış…

Genel kabul edilen bir açıklama değildi yorumu; ama bunu söylemek istemiş olabilirdi yazarı…

Nasıl olabilir ki, dedim.

Söylüyorlar bana, dedi, duyuyorum.

Konuşuyor musun yani kitaplarla…

Tablolarla da dedi, konuşmuyorum. Nasıl konuşabilirim ki, bir şey bilmiyorum ben; söylüyorlar aktarıyorum…

Sustuk. Saçmaydı. Susmam.

Deprem olacak dedi.

Nerden biliyorsun, dedim.

Duyuyorum dedim ya, dedi.

Hiç yorum yok: