Çarşamba, Ocak 19, 2022

TAM GAZ

Kuzguncukta karşılaştık. Bir saniye geç çıksaydım pastaneden. Çıktım. Burun buruna geldik. Naberler nasılsınlar. Elinde pastayla geldi sevgilim, bana uzattı, ona bakış attı.

-Tanıştırırdım ama adlarınızı hatırlamıyorum dedim.

Adlarını söylediler.

-Sizin ortak bir yönünüz var.

Bana baktılar, bunu yazmıştım yahu diye gökyüzüne baktım, yazdığımda yere bakmıştım çünkü.

-Ben yalamam dedi sevgilim. Sarılırım okşarım ama yalamam.

-Senin burda evin vardı dedim eskisine.

Konuşarak yürüdük.

-Erkeğin yetersizliği işte diyordu sevgilim. Bir kadın iki erkekle de olabilir. Ağızı katarsak üç. Ağızı katmazsak erkek, tek.

Sustuğumuzu duyunca devam etti:

-Seni yaparken beni dilleyecek. Ya da tersi.

-Seni dillerken beni mi yapacak.

-İstemiyor musun?

-Alışamadım.

-Bittiğinde normal gelecek. Beni de yapmış olacak.

-Siz zaten yapışıyorsunuzdur.

-Gözlerinin önünde.

Yapmadığı bir şeyi tekrarlayabilir mi insan; işte konuşmuyordu yine.

-Hiç olmamasından iyidir, dedi sevgilim.

-Bu kadar mı değerli?

-Bu kadar mı değerli…

-Bedeline göre!

-Bedel olarak düşünme. İşin aslı bu. Buymuş. Budur belki de.

-İki erkek demiştin?

-Murat istemez.

-Sen ister misin? Yaptın mı?

-Fransa’da yaklaşmıştık. Orası yavşak dolu.

-Yavşakmıştık dedim, ağzım dolu, pastanın son yudumunu lüpletip.

Hiç yorum yok: