Adnan Benk: Siz şu şiirinizde şunu şunu söylemişsiniz.
Melih Cevdet Anday: Ben bunu hiç düşünmemiştim.
Benk’in çıkarımı gayet tatlı, mantıklı; zor da değil şiirden onu çıkarsamak. Ama Anday’ın düşüncesizliği, zor!
Benim bir metnim mesela; ve bir yorum üzerine ben bunu hiç düşünmemiştim diyorum; aklım almaz...
Şair, tabii ki şiirinde değil ama (o da olabilir) başka bir yerde, şiiri üzerine düşünebilir mi?
Hayır.
Şairler tersten zekidir, kafalarındaki boşluğu açıklamak istemezler...
Tanpınar şöyle diyor(muş Hikmet Yavuz:)’da yine): “Büyük edebiyatlar daima nesirle teşekkül eder. O arar, yoklar, keşfeder, insanı içinde ve dışında değiştirir. Eski şiirimiz nesrin bu yardımından mahrumdu.”
Şiir üzerine yazmaktan bahsetmiyorum ama ben, (bir-iki) şiiri üzerine yazmaktan bahsediyorum. “Eserimi anlatmam gerekse, virgülüne dokunmadan tekrar yazarım” türü liseli edebiyatını da artık geride bırakalım! Oğuz Atay -mesela- suratınıza tükürse yağmur sanacaksınız...
(Bakın şimdi yazdım:
O beylik megalomani
kalmayacak tabii!
Aforizma yazmayı da deneyebilirsiniz, gücünüz yeterse. Aforizma dünyanın en üstün sanatıdır.)
Gelelim gömmeye: Şair şiirini, kendine bile açıklayamıyorsa, bırakın yayınlamayı, neden yazıyor... Çünkü şair kalmazsa, şiir, kusursuz bir şey (bknz: Oruç Aruoba ve ona kızgın Orhan Veli arasını bulmuş Murat Sohtorik...)
kalmayacak tabii!
Aforizma yazmayı da deneyebilirsiniz, gücünüz yeterse. Aforizma dünyanın en üstün sanatıdır.)
Gelelim gömmeye: Şair şiirini, kendine bile açıklayamıyorsa, bırakın yayınlamayı, neden yazıyor... Çünkü şair kalmazsa, şiir, kusursuz bir şey (bknz: Oruç Aruoba ve ona kızgın Orhan Veli arasını bulmuş Murat Sohtorik...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder