Sözü edilen yazar diyor; ama yazar sözünü edebilen biridir, ondan da kim(se) söz eder!
“Mediyokrasi kavramı "medyum" ve "vasatlık" sözcüklerinden oluşmuş. Benim anladığım, aktarıcıların büyüyen önceliği. Yaratıcı ikinci plana geçtiği ölçüde, yorumcusu –yani eseri kamuya taşıyan– önem kazanıyor. Tiyatroyu ele alalım: Racine'in bir oyununu değil, Racine'i gösteren bir sahneye koyucunun oyunudur seyredeceğimiz. Ya da müziği ele alalım: Sahne ışıkları altında olan kişi besteci değil, orkestra şefi ya da solisttir. Ya da edebiyat. Edebiyat programının animatörü, sözünü ettiği yazardan çok daha önemli bir rol oynar. Böylece, hedefe yönelik yorumlarıyla politik olaylara müdahale eden gazeteciyle
aynı egemen konumu işgal eder.”
“Mediyokrasi kavramı "medyum" ve "vasatlık" sözcüklerinden oluşmuş. Benim anladığım, aktarıcıların büyüyen önceliği. Yaratıcı ikinci plana geçtiği ölçüde, yorumcusu –yani eseri kamuya taşıyan– önem kazanıyor. Tiyatroyu ele alalım: Racine'in bir oyununu değil, Racine'i gösteren bir sahneye koyucunun oyunudur seyredeceğimiz. Ya da müziği ele alalım: Sahne ışıkları altında olan kişi besteci değil, orkestra şefi ya da solisttir. Ya da edebiyat. Edebiyat programının animatörü, sözünü ettiği yazardan çok daha önemli bir rol oynar. Böylece, hedefe yönelik yorumlarıyla politik olaylara müdahale eden gazeteciyle
aynı egemen konumu işgal eder.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder